(Bölüm şarkımız Cem özkan-olmayacak bir hayal🎶🎶)
Önümde duran su şişesini kafama dikip sıcak havanın hararetini üzerimden atmaya çalıştım. Öğle sıcağı yakıcı bir hal almıştı ve insanı fazlasıyla bunaltıyordu. Önümdeki saksıyı alıp güneşten korunsun diye dükkanın en serin ve gölge olan yerine doğru götürdüm.
"Nergis abla?" Dükkan kapısından başını uzatıp bana seslenen Mercan'a çevirdim başımı.
"Efendim Mercan"
"Abla, annemin ilaçlarını yazdıracaktıkta bugün, ben bi annemi sağlık ocağına götürüp gelsem olur mu?" Canım Mercan'ım, olmaz mı hiç. Mahçup duruşuna samimiyetle gülümsedim.
"Git tabi canım benim, sakın acelede etme geri gelmek için.Biraz annenle vakit geçir ben hallediyorum burayı."
Yüzünde güller açan çocuk bana teşekkür edip gitti. Annelerimiz söz konusu olunca dayanamıyordum işte.
Mercan gittikten sonra bende dükkandaki çiçeklerin bakımını yapmakla uğraştım. Bugün çok yoğun değildik ve sıkılmıştım boş boş oturmaktan. Önümdeki zambaklara su verdiğim esnada dükkana birinin girdiğini hissetsemde dönemedim arkamı. İşime devam ederek konuştum.
"Hoş geldiniz, ne bakmıştınız?"
"Nergis?" Adımın yabancı bir ses tarafından söylenmesi ile elimdeki sulama kabını bırakıp yönümü döndüm. Yabancı erkek siması daha önce görmediğim birisine aitti ama adımı nereden biliyor?
"Evet benim, siz kimsiniz?" Karşımdaki genç adam bana bir süre düz düz bakıp daha sonra dudaklarını gererek ısırdı. Gülmemeye çalıştığını anlamıştım.
"Emre ben, memnun oldum" bana uzattığı ele bön bön bakmıştım sadece. Tanımadığım birisi ile hemencik tanışıp tokalaşmaktan çekinirdim her zaman, heleki bir erkekse. Uzattığı eli sıkmadığımı fark ettiğinde bir süre sonra indirip omuz silkti yüzünde bu kez belli olan bir gülümseme ile.
"Aslında Nergis çiçeği bakmıştım." Nergis çiçeğimi? Ah rezillik! Adama şuan resmen rezil oldum inanmıyorum. Yanaklarım anında alev alıp ısınırken başımı eğip kendime kızdım. Ne kadar salaksın Nergis!
"Kusura bakmayın ben bir an boş bulundum da"
Çenesini kaşırken dudaklarındaki gülümsemeye hakim olamıyordu adam görebiliyorum. Hatta bıraksam kahkaha atardı bence ama benim utandığımı fark edip susuyordu.
"Nergis çiçeğini bu havada bulmak biraz zor"
"Ah öylemi. Önerdiğiniz başka bir çiçek var mı peki? "
"Papatya"
Sesim heyecanlı çıkmıştı bir anda. Çiçekler konusunda birisi ile konuşmak beni heyecanlandırırdı ve hevesli bir şekilde bıraksalar tüm gün bu dükkandaki çiçekleri bir bir anlatırdım. Bendeki bu heyecanı karşımdaki adamda fark etmiş olacak ki zor tuttuğu gülümsemesini bastıramadığı bir tonda gülerek konuştu
"Tamam o halde papatya olsun"
Utancım arttığından yanaklarım kızararak bakışlarımı yere eğdim. Utanma sebebim sergilediğim davranışım değilde bir adamın bana bu kadar fazla gülümseyerek dikkatle bakmasıydı.
"Ben size çiçekleri hazırlayayım en iyisi" yanından geçip camın önündeki kovalarda duran koca buket yığınlarından bir demet aldım. Adama bakmadan işime yoğunlaşmıştım ve hala utanıyordum."Not yazmak ister misiniz?" Göz ucuyla gördüğüm bedeni masanın önündeki sandalyelerden birine rahat bir tavırla oturmuş bana bakıyordu. Cevap vermeyince bakışlarım tamamen onu buldu. Bir dirseği sandalyenin kol kısmına dayanmış işaret parmağı çenesini sıvazlar halde dalgın dalgın bakıyordu bana. Rahatsızlık duyarak küçük bir öksürme ile dağıttım dikkatini. Hemen kendine gelip doğruldu oturduğu yerden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA DELİ (ARA VERİLDİ) (Mahalle HİKAYESi)
Novela Juvenil+18 ve cinsel ögeler içerir... Annemin söylediği sarmaları da alarak ayağıma terliklerimi giyip karşıdaki eve ilerledim. Bahçeyi geçerek evin kapısına vardığımda kapı açıktı, yinede bir iki kez tıklattım ama kimse açmadı. Neredeyse her gün geldiğim...