9. bölüm

19 4 2
                                    


Boyutun kapısı kapandı gözlerimizi açtık.

"neredeyiz?"

Etrafımıza baktım, kanlı gökyüzü, puslu yer yüzünden ödüm bokuma karışmıştı. Uzaklarda bir yerden kükreme sesi geldi.

"nereye getirdin bizi Bora?"

"ben bi- bilmiyorum"

Başka bir şey düşünürsem tekrardan başka bir yere gideriz sanmıştım tıpkı babamın beni okula getireceği günkü gibi.

Bütün evreni kaplayan bir siren sesi duyuldu adeta.

"dikkat dikkat kuvars kenti ölüm oyununa hoşgeldiniz. Dünyamız tehdit altında sadece gençlerin vücudunda üretilen adrenaline ihtiyacımız var. Kurallar oldukça basit üçyüz altmış beş gün ölüm oyununda kalacaksınız hepsi bu ve size verilen görevleri tamamlamalısınız. Ha bir de ölmemeye çalışın. Ölüm oyunu başlasın iyi şanslar"

Barkın'la birbirimize baktık. Korkmuş görünüyordu.

"korkma"

"sen korkmuyor musun?"

"hayır"

"neden?"

"çünkü yanımda sen varsın"

"o zaman korkmalısın çünkü benim ödüm patlıyor"

"kendine gel Barkın ben de seni korkusuz sanardım"

Siren sesi tekrardan çaldı

"ilk görev canavarı öldür" ses kayboldu

Canavarı öldür mü?

Arkamızdan bir öğürme sesi geldi vöeğ

"ha siktir"

"kaç Bora"

Ama ben adeta donup kalmıştım. Milyonlarca dişi, kıskaçları ve kocaman gövdesiyle karşımda duran bu yaratıktan nasıl kaçacağımı bilemedim. Beni yakalamak için üzerime atıldı ki, Barkın elimden tutup koşmaya başladı.

"neyin var senin ölmek mi istiyorsun?"

"b- ben ne yapacağımı bilemedim şoka girdim sanırım"

"sen benden de ödlek çıktın bir de bana korkak diyordun"

Pardon o koca ağızlı canavarı görmedin mi, milyonlarca dişi vardı hem sen benden de önce kaçtın!"

"kendimi öldürtmemeye çalışıyorum"

"tabi tab-" aniden taşa tökezlememle yerde yuvarlanmam bir oldu."

"kalk Bora bize yetişmek üzere!"

"kalkamıyorum sanırım ayağım kırıldı"

"has- kalkmaya çalış sana yardım edeceğim şu evlerden birinde saklanabiliriz"

Kolumdan tutup beni kaldırdı ayağımı burkmuştum neyse ki kırık yoktu ama kırık gibi ağrıyordu.

Canavar aniden önümüzde belirdi. Milyon tane dişini gösterip kükredi. Barkın aniden beni bıraktı ve koştu hızla yere yığıldım.

"allah belanı versin oç beni burada bırakma hüğ"

İşte şimdi bokumu yemiştim. Birkaç saniye sonra Barkın elinde lahmacun küreğiyle dönüp canavarın ağzına ağzına vurmaya başladı.

"ulan onu nereden buldun?"

"şu evlerden birinin içindeydi" sırıttı

"oğlum sen manyak mısın başka bir şey yok muydu?"

"ne yapsaydım tava mı alsaydım"

"keşke beyin alsaydın"

"bu daha sağlam hem onu aklar"

"lahmacun küreği mi?"

"evet"

Canavar bilmem kaçıncı dişiyle küreği sayısız parçaya böldü

"tabii efendim"

Barkın bedeninden ayrıldı ve canavarı boğmaya çalıştı. Ben de gözlerimi kapayıp odaklandım biraz önce yaptığım gibi canavara tekrardan yok olmasını defolup gitmesini söyledim ve yanarak kül oldu.

"nasıl oldu bu?"

"kolyem yaptı"

Bedenine geri döndü

Boyut kapısı açıldı

"gerçekten o kapıdan içeri girecek miyiz?" dedi Barkın

"başka çare yok burada kalırsak, bu evrenden çıkamayız"

"buradan çıkacağımıza inanıyor musun? Yani bu evrenden"

"bilmiyorum. Ama ilerlemezsek bunu öğrenemeyiz öyle değil mi?

"haklısın"

Elimi tutarak beni ayağa kaldırdı

"ayağın acıyor mu?"

"hayır. Her zaman böyle centilmen misin?" dedim gülümseyerek

"istisnalar olabiliyor. Her zaman değil" diyerek sırıttı

El ele boyut kapısından geçtik

SİMÜLASYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin