"En büyük korkularınla yüzleş bölümünü başarıyla geçtiniz, tebrikler. Yeni oyun, hayatta kal" cızırtılı ses kesildi.
Onun da bir oyun olduğunu biliyordum. Diğerlerini kandırmış olabilir ama beni kandıramazdı çünkü ben kahindim.Yanımdan boğuk bir ses yükseliverdi, sesin geldiği yere doğru döndüğümde Barkın ve Berna'nın karşımda durduğunu gördüm. Yanlarına gitmek için koştuğum sırada tam önümde görünmez bir kalkanın varolduğunu göremedim ve başımı sertçe kalkana çarptım. Çarpmanın şiddetiyle sendeledim.
Berna ve Barkın yanıma koşarak gelmeye çalıştılar fakat aynı şekilde onlar da kalkana tosladı."Bu da ne böyle" dedi Berna
"Geçmemizi engelleyen bir bariyer var"
Barkın, acı içinde sızlanmaya başladı. Sanki bir şey onu rahatsız edip duruyor gibiydi
"Barkın, iyi misin?" Dedi Berna
"Neler oluyor?" dedim hızla soluyarak
Barkın ayağa kalktı ve gözleri büyülenmiş gibiydi. Bir şey görüyordu bizim göremediğimiz bir şeydi. Bizim duyamadığımız bir şeyi duyuyor gibiydi.
Hızla ayağa kalkarak görünmez bariyere hışımla vurdum. Bariyerin kırıldığını gözümde canlandırıp bir kez daha vurdum ve bariyerler tamamen parçalanıp toza dönüştü.
Kolye öyle güçlü olmalıydı ki bu evrende bizi ayıran her bir bariyeri kırmıştım. Hemen Barkın'ın yanına gidip kenetlenmiş gözlerine baktım. Fakat o ne beni ne de başka bir şey görüyor gibiydi.Berna, Barkın'ı sarstı ama bu işe yaramadı. Barkın'ın omuzlarından tuttum ve öngörümü kullanmaya çalıştım.
Çığlıklar duymaya, grimsi dumanlar görmeye başladım. Hemen ellerimi çektim.
"Çocuklar, bunu görmeniz gerekiyor" dedi Berna.
Berna, benim babamla gittiğim o evi bulmuştu
"Hadi acele edersek buradan çıkabiliriz bütün malzemeler yanımda, tek eksiğimiz Basat" dedi"Basat'ı beklememize gerek yok. O öldü" dedi Barkın.
"N-ne sen ne diyorsun Barkın?" Dedim
"Bukre, öldüğünde" dedi ve devam etti
"Basat'ın en büyük korkusu Bukre'yi kaybetmekti. Fakat o Bukre'yi artık kaybetti böylelikle en büyük korkunla yüzleş oyunundan sağ çıkamadı" dediBerna bir yandan kitaba bakarak bir yandan malzemeleri çıkararak karışımı yapmaya başladı.
"Bora, kolyeni ver"
Kolyemi çıkarıp eline tutuşturdum. Üzerimdeki şoku hâlâ atlatmaya çalışıyordum. Berna pür dikkat işine odaklanmıştı."Üzgünüm buradan çıkmayı istiyorsak, işe duygularımızı katmanın sırası değil" dedi
Berna haklıydı. Basat'ı seviyorduk ama bu işe duygularımızı katmanın sırası değildi. Hem hiçbirimiz Basatla yakın değildik. Üçümüzün arasında olduğu gibi kuvvetli bir bağ yoktu ama yine de arkadaşımızdı ve çok üzülüyorduk. Her ne kadar belli etmesek de
"Tek ihtiyacımız olan asil kan, onu nereden bulacağız" dedi
"Kendi kanını dene büyüyü sen yaptığına göre bir büyücünün kanı olabilir" dedi Barkın
"Kırk yılın başı doğru bir şey söyledin barkın"
Berna, bıçakla eline çizik attı ve yere damlattı kanı.
Yaban otu beliriverdi"Çıkara çıkara ot mu çıkardın?" Dedi Barkın
"Senin beynini çıkardım işte" diye cevabı yapıştırdı Berna.
Kahkaha attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMÜLASYON
Science FictionKuvars kentinin en iyi okulu. birinci sınıfların ve asilzadelerin okuduğu bu görkemli okulda her şey kusursuz değildi. okulun yönetimi değişir ve işler kontrolden çıkar. Ölüm oyunu başlar. Peki ölüm oyunundan kaçış mümkün müydü? bir sonraki leveli g...