12. bölüm

20 5 1
                                    




Herkes bana bakıyordu ve ne dediğimi anlamlandırmaya çalışıyorlardı.

"peki öyleyse oraya nasıl gideceğiz?" dedi Berna

"biz gitmeyeceğiz. Portal bizi oraya götürecek"

"bundan emin misin?" dedi Basat

"güçlerimi hafife alma. Berna, çıkış biletimizin o ev olduğunu söylemiştim. Aslında çıkış biletimizin kaynağı sensin"

"nasıl yani?"

"gördüm onu, sen yapıyordun nasıl çıkacağımızı biliyor gibiydin. Elinde çeşitli bitkiler vardı ve kan gördüm. Nasıl çıkacağımızı sen biliyordun"

"ama ben nasıl çıkacağımızı bilmiyorum ki?"

"sorun değil içgüdülerini kullan. Bunu yapıyordun, düşün sence çıkışı nasıl öğrenmiş olabilirsin?"

"kitap! Peri klavuzunda çeşitli ritüeller görmüştüm ama anlamlandıramamıştım. Şimdi anlıyorum kitap bize yapmamız gerekenleri söylüyor"

"bu oldukça mantıklı özellikle iki kitap bize çıkış biletimizin nerede olduğunu söylediyse" dedi Basat

"öhö öhö"

"ne oldu Barkın?" dedim

"sizce de biraz benim sayemde olmadı mı?" dedi

"kitabımı yırttığın için bu işten yırtmaya çalışıyorsan yanılıyorsun Barkın!" dedi Berna ve ekledi,

"ama teşekkür ederim senin sayende oldu"

"biliyorum" diyerek sırıttı

"eh zararın neresinden dönersen kârdır" dedi Bukre

Berna peri klavuzun sayfalarını çevirdi.

"buralarda bir yerde olması gerekiyor, bunu daha önce görmüştüm. Hah işte buldum"

"harika, hadi gidelim" dedi Barkın gülmesini bastırarak

Berna ters bir bakış atarak Barkın'ın yüzündeki ifadesini anında sildi.

"ama burada gerekli malzemeleri nereden bulabileceğimi bilemiyorum"

"malzemeler ne?" diye sordu Bukre

"ökse otu, kurumuş yaban gülü, üvez külü, ay taşı ve asil kan"

"kurumuş yaban gülü mü, o ben de var!" dedi Bukre

"sahi mi?" dedi Basat

"evet sen vermiştin unuttun mu? Tabi verdiğinde kuru değildi ama onu defter içinde kurutmuştum"

"bu harika, fakat diğerleri eksik" dedi Berna

"aslında, ökse otu sanırım ben de olabilir" dedi Barkın

"ne?" dedik bir ağızdan

"babam vermişti, sinirlerimi yatıştırması açısından"

"ökse otu asalak bir bitkidir. Senin neden böyle olduğun anlaşıldı" dedi Berna

"ha ha çok komik Berna, benimle dalga geçmeye devam edecek misin?"

"ökse otu nerede acaba yanında mı? Ve evet dalga geçmeye devam edeceğim"

Barkın yüzüğünü çıkarıp Berna'ya attı.

"ökse otu bu yüzük, estetik açısından güzel durması ve anlaşılmaması için onu büyülemiştim"

"Barkın okul sınırları dışında büyü yapmak yasak!" dedi Berna

"bu kurallara uyan var mı gerçekten?" dedi

"evet" dedi herkes bir ağızdan. Ben hariç

"Bora susuyorsun, kesin bir şey saklıyorsun" dedi Barkın

Berna inanamaz gözlerle bana baktı. Sanki hayal kırıklığı gibiydi, benden beklemediği bir bakıştı.

"bu konuda konuşmak istemiyorum. Bundan daha önemli ve öncelikli işimiz var"

"Bora haklı hem bu okul sınırları dışında büyü yapsak ne oluyor? Bakın, geldiğimiz yer burası ve ayrıca Berna ben de bunu sana vermek istiyorum" dedi Basat ve bileğindeki bilekliği çıkardı.

"tamamen üvez külünden yapıldı" diye ekledi.

"taşlar yerine oturmaya başladı, taş demişken sanırım şu kolyemdeki on iki taşın birinde ay taşı olabilir" dedim gülümseyerek

"siz şaka mısınız" diye çığlık attı Berna ve Bukre'yle ufak bir kutlama dansı yaptılar.

"daha büyük bir sorunumuz var. Kurban vermek" dedi Barkın

"bunun üzerine de düşünmeliyiz" dedi Bukre

"bunun üzerine düşünmeyeceğiz!" dedim ve devam ettim.

"biliyorum belki bana kızacaksınız ama" Barkın bana hayal kırıklığıyla baktı. Ona aldıramadan devam ettim.

"sekiz günümüz kaldı ve biz bu lanet yerden nasıl çıkacağımızı çözmüş durumdayız. Kurtuluş için küçük tamam düzeltiyorum büyük bir bedel ödememiz gerekiyor. Ama sizce de bunlar bir tesadüf mü? Basat, Bukre'ye yaban gülü hediye ediyor ve Bukre onu defterinde kurutuyor, Barkın'ın babası ona ökse otu veriyor, Basat kolunda üvez külünden bileklik taşıyor ve benim ailem bana içinde ay taşı bulunan bir kolye veriyor. Sizce bunların hepsi tesadüf mü?" dedim.

"sen böyle söyleyince korkutucu oldu" dedi Basat

"evet korkunç biliyorum ama sizce de evren bu yerden kaçıp gitmemiz için uğraşmıyor mu?"

"yani birilerini öldürmemiz gerektiğini mi düşünüyorsun?" dedi Berna

"evet öyle istiyor!" dedi Barkın

"buna inanamıyorum" dedi Berna

"bakın bu bölümü geçmezsek ne olacak biliyor musunuz? Biz öleceğiz! Barkın o vampirin dediklerini sen de duydun. Gerçekten burada kalıp ya öleceğiz, ya da kurban verip bu yerden defolup gideceğiz. Eğer gitmezsek eminim diğer görevler daha da kötüdür çünkü git gide zorlaşıyor ve biz gidemiyoruz"

"Bora haklı. Çocuk keyfinden gidip birilerini öldürelim demiyor, kurtulmamız için diyor yoksa o da en az bizim gibi buradan çıkmamız için uğraşıyor hatta bizden daha fazla uğraşıyor. O sadece hepimizin içten içe düşündüğü şeyi dışa vurdu. Karar sizin ölelim mi, öldürelim mi?" dedi Basat.

"hadi bu lanet olası yerden çıkalım" dedi Berna.

SİMÜLASYONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin