"stres altında kullanamıyorum"
"ben gücümü kullanarak seni hipnoz ederek rahatlatabilirim" denedi ve işe yaramadı.
"ah lanet olsun neden olmuyor?"
"kolye yüzünden, sanırım beni koruyor annem öyle demişti" dedim.
"daha fazla tutamayacağım Bora sana ihtiyacım var. Diğerlerinin de öyle hepimizin sana ihtiyacı var. Lütfen. Yapabilirsin"
Arkadaşlarımın bana ihtiyaçları vardı yapmak zorundaydım. Göğsümde biraz sıcaklık hissettim. Taşları yanmaya başladı ve beni sakinleştirdi. Durugörümü kullanmaya başladım.
"neler oldu ne gördün?"
"durum çok fena hemen sığınağa gitmeliyiz. Arkadaşlarımızın yardıma ihtiyacı var detayları yolda anlatırım. Ama senin şu yaratıkları kontrol etmen lazım"
"halledebilirim hadi yapalım şu işi"
Berna kapıdaki ucubeyi kontrol edip beynini patlattı. Peri klavuzu kitabı ona çok şey öğretmişti. Artık sadece odaklanarak yarım saniyede bir insanın beynine girebiliyordu. Merdivenlerden hızla iniyorduk karşımıza çıkan her yaratığı alt ediyordu ama o kadar fazlaydı ki bitmiyorlardı.
Sığınağa ulaştığımızda profesör Nil, Mabel ve arkadaşlarımız oradaydı. Nil bir kızdan kaçıyordu bu kızı hatırladım. Suratına kitap fırlattığım kızdı bu, diğer çocuksa açtığı portallardan yaratıklar getiriyordu. Bukre yerde baygın bir şekilde yatıyordu sonra başını kaldırdı ve sihirli sözcükleri söyledi
"Bora yardım et!"
"ha siktir gerçekten oldu! Berna ben Barkın'ın yanına gidiyorum onu öldürmeye çalışacaklar. Sen Bukre'ye yardım et."
Berna başını salladı ve ben koşarak oradan uzaklaştım. Canvarlara yem olmamaya çalışarak defalarca gördüğüm bu hatıradan Barkın'ı aradım ve hızla buldum. Hatırlamıştım Bukre eliyle Barkın'ı işaret ediyordu yani çaprazımızda kalıyordu Barkın. Tıpkı defalarca gördüğüm gibi zincirlenmiş ve elektrik veriliyordu.
"Barkın!"
"Bora bana yardım et daha fazla dayanamayacağım bu elektrik gücümü kullanmamı engelliyor"
"merak etme kurtaracağım seni" ama nasıl?
Arkamda kanatlı devasa yaratık üzerime doğru geliyordu. Tam ellerimle yüzüme siper almıştım ki, demir elleri olan bir çocuk suratına yumruğu yapıştırdı.
"dikkatli ol az daha ölüyordun!"
Barkın'a döndüğümde kendinden geçmişti. Yüzü gözü kan içindeydi.
"sa-nırım ölüyorum!"
"buna izin vermem"
"zincirleri sıkıca tuttum tüm gücümle çekiştirmeye başladım. Tam bu sırada tekrar elektrik dalgası yayılmaya başladı. Ama bırakmadım direndim
"ah"
"bırak Bora"
"asla"
Kolyemin yedi taşı da birden yanıp sönmeye başladı. Işık hızıyla yanıp sönüyorlardı. Kolyeden çıkan bir kıvılcım Barkın'ın bütün zincirlerini kırdı. Ardından görüşüm bulanıklaştı ve bilincimi kaybettim.
Kendime geldiğimde Barkın'ın kucağındaydım. Sanırım koşuyordu, bir şeyden kaçıyordu.
"hadi Bora uyan. Berna bir şeyler yap"
"deniyorum kaltak çok güçlü"
kız arkalarından kovalıyordu elindeki kırbaç gibi şeyler Berna'nın boğazına dolayıp yere yığdı
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİMÜLASYON
Sci-fiKuvars kentinin en iyi okulu. birinci sınıfların ve asilzadelerin okuduğu bu görkemli okulda her şey kusursuz değildi. okulun yönetimi değişir ve işler kontrolden çıkar. Ölüm oyunu başlar. Peki ölüm oyunundan kaçış mümkün müydü? bir sonraki leveli g...