Muggle gibi

1K 55 17
                                    

Bir saate yakın bir süredir uçuyorduk.
"Nereye gidiyoruz Draco?" diye sordum uykulu bir sesle.
"Herkesten çok uzaklara." dedi ve ardından ekledi;
"Döndüğümüzde bir sürü işimiz olucak, kafamızı toparlamamız gerekiyordu. Her şeyden uzaklaşmak iyi gelir diye düşündüm."
Cevaplamadan sadece yüzümü ona dönerek bir öpücük kondurdum.

Kuş yavaş yavaş inişe geçti.
Bir havaalanına geldiğimizi fark ettim.
"Uçakla mı gideceğiz?" dedim heyecan ve şaşkınlıkla.
"Evet. Tatilimiz boyunca muggle olucaz sarışın." dedi gülümsemeyle.

Kuş havaalanı yakınındaki boş bir araziye kondu.
Draco indi ardından beni indirmek için belimi kavradı.
Kuşun başını okşayıp cebinden çıkardığı patatesi verdikten sonra bana döndü.
Ceplerini biraz kurcaladıktan sonra iki bilet çıkardı.
"Uçağımıza daha var, bavul hazırlamalıyız." dedi ve bir şey söylememe müsade etmeden elimi tutup ana yola çıkardı.

Yakınlarda mağazalarla dolu bir sokak vardı, oraya gidip bir süre alışveriş yaptık.
Havaalanına geri döndüğümüzde;
"Cisimlensek ya" dedim uçağı beklerken.
"Büyü ile alakalı hiçbir şey duymak istemiyorum sarışın." dedi gülümseyerek.
"Peki, sustum."

Uçağa bindiğimizde ikimiz de uyuyakalmışız.
Gözümüzü açtığımızda inişe geçmiştik.
İndiğimizde havaalanından ana caddeye çıktık.
Geçen taksilerin hepsinin içi doluydu, Draco dayanamayarak;
"Bi kerecik cisimlenebiliriz sanırım." dedi.

Beni sıkıca kavrayarak cisimlendi.
Küçük bir kasabanın biraz ötesindeydik.
Gün batıyordu.
Uzaktan dalgaların sesi duyulabiliyordu.
Draco beni birden kucağına aldı.
Kıkırdayarak "Valizlerimizi unuttun!" dedim
Asasını çıkartıp valizlerimizi gideceğimiz yere gönderdi.
"Büyü ile alakalı hiçbir şey duymak istemiyordun ha?"
Bunu dememle birlikte kasabanın girişindeki süs havuzuna kafamı daldırıp çıkarttı.
"Benimle oynama sarışın." dedi dudağının kenarı ile sırıtarak.
Sırılsıklam bir halde yüzüne sert olmayam bir tokat attım.

Denize yakın bir evin önünde durduk.
İki katlı küçük, sevimli bir evdi.
Kapısında valizlerimiz bizi bekliyordu.
"Üstünü değiş denize girelim." dedi Draco beni kucağından indirip.

Dediğini yapmak için valizimi alıp hızlıca evi dolaştıktan sonra odaya çıktım.
Giyindikten sonra aşağı inmek için kapıya yöneldiğimde Draco kapıyı tıklatıp içeri girdi.
Beni gördüğünde yüzüne bir gülümseme yayıldı.
"Çıkayım rahatça giyin." dedim tebessüm ederek
ve odadan çıkmak için adım attım.
Başıma ufak bir öpücük kondurduktan sonra odaya girdi.

O hazırlanırken bahçeye indim.
Çiçek ve otların arasında kalmış, mutfağa açılan kapının hemen önünde olan yemek masasına oturdum.
Draco yanıma geldi ve omzumdan öptü.
Dönüp gülümsedim.
"Tanrım! Bu güzelliğini ne yapıcaz!" dedi sırıtarak.
Hafifçe itekleyip "Ah,defol!" dedim bir yandan kıkırdayarak.

Denize gittiğimizde üzerimdeki elbiseyi kumsala bırakıp denize girdim, su serin olduğundan yavaşça giriyordum ki Draco birden beni kavrayıp kendi ile birlikte suya gömdü.

Bir süre birbirimize su atıp, birbirimizi devirmeye çalıştık.
Nefes nefese kalmış bir şekilde kollarımı boynunun etrafına doladım ve yaklaşarak onu öptüm.
"Teşekkür ederim." diye fısıldadım ardından.
Cevap olarak yalnızca bana sarıldı.

Hava kararmaya başladığından denizden çıktık.
Kumsala bıraktığımız kıyafetlerimizi üzerimize geçirip kumsal boyunca yürüdük.
Uzaktan müzik ve insanların sesi geliyordu, sesin geldiği yöne gittiğimizde küçük bir kafenin önünde dans eden bir grup insan gördük.
Heyecandan büyümüş gözlerle onlara baktım.
"Git, katıl onlara." dedi Draco

İnsanların arasına dalıp dans etmeye başladım.
Draco oturduğu masadan gülümseyerek beni seyrediyordu.
Yeni şarkıya geçildiğinde Draco'ya gidip onu dansa kaldırdım.
Birlikte dans ettik, bir anlığına beni durdurup
"Seni seviyorum." dedi.
Bu ilk seni seviyorum diyişiydi ben daha cevap veremeden yeniden atıldı.
"Daha özel bir anda söyleyecektim ama... Fark ettim ki seninle her an özel."
Konuşmaya devam edecekti ki onu öperek sözünü kestim.
Kısa bir süreliğine geri çekilerek "Ben de seni seviyorum." diye yanıtladım.

Kafede bir süre daha oyalandık; bir şeyler arıştırdık ve içtik, dans ve sohbet ettik.
"Eve geçmeye ne dersin?" diye sordu Draco besbelli yorulmuş halde.
"Nasıl istersen." dedim ve elinden tutup ayağa kalktım.
Draco cebinden çıkarttığı parayı masaya bırakarak ayağa kalktı.
Kafeden uzaklaşırken müziğin sesi de git gide kısılıyordu.

"Bütün bunlar bitince ne yapmak istiyorsun?" diye sordum koluna girerek.
"Seninle olmak." dedi kısaca ama bunu müthiş bir ciddiyetle söylemişti.
"Peki ne olmak istiyorsun?" diye bir soru daha sordum.
"Kahraman- ama görünüşe bakılırsa canavardan başka bir şey değilim."
"Benim kahramanımsın hep de öyle kalacaksın." dedim.
"Beni kurtaran sensin sarışın ben nasıl kahramanın oluyorum?"
"Unuttuğum duyguları yeniden canlandırıyorsun." dedim.

Yürümeyi bıraktı, ne olduğunu anlamak için ona döndüm.
"Hiç geri dönmesek ya." dedi emin bir şekilde.
"Draco-."
Sözümü keserek ekledi;
"İmkansız farkındayım ama ben Dumbledore'u öldürmek istemiyorum- Geri dönmek istemiyorum." dedi sesi titreyerek.
Nefes alışları derinleşmişti bes belli panik atak geçirecekti.
Onu sakinleştirmek için yüzünü avuçlarımın içine aldım.
"Bana güveniyor musun?"
"Elbette yn."
"Onu öldürmen seni canavar yapmayacak."
"Ama Yn-."
"Bana güveniyor musun?" diye yineledim.
Başını evet anlamında salladı.
"Seni herkesin kahramanı yapıcağıma söz veriyorum, bunun için ne gerekirse yaparım."dedim net bir şekilde.
Gözleri dolarak gülümsedi.

Yeniden eve doğru yürümeye başladık.
Eve vardığımızda odaya çıktık, Draco tişörtünü çıkarttı.
"Çıkayım istersen." dedim bir yandan elbisemi çıkarırken.
Draco bir şey demeden bana doğru bir kaç adım attı.
"Senden çekinmem sarışın." dedi elini çeneme koyarak.
"Ama sen istersen çıkabilirim." diye ekledi.
"Ben de çekinmem." dedim net bir tavırla.
"Hm." diye homurdandı ardından kucağına alıp yatağa bıraktı ardından üstüme doğru eğilerek; "Ya şimdi?" diye sordu.
"Hiç o işlere girişme Malfoy." dedim ellerimi saçlarında gezdirerek.
"Senin için iyi olmaz." diye ekledim.
Daha da eğilerek öptü.

Astronomi Kulesinde||Draco Malfoy-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin