Yuva Yanarken

524 26 5
                                    

Şarkımız bittiğinde kapıya, Billy'e doğru çevirdim başımı.
Gözleri dolmuş bize bakıyordu, şarkı bittiğinde diğerlerinin alkışlarına eşlik etti.
Diğerleri gülüşürken ben ayaklanıp onun yanına gittim.
Gözlerindeki yaşları gizlemek istercesine gözlerini kapayıp başını silkeledi iki yana.
Kolunu okşayarak "İyi misin?" diye sordum.
"Çok özlüyorum..." diyebildi boğuk bir şekilde.
Sarılmak için ona yaklaştığımda alt kattan Molly'nin çığlığı duyuldu.
Endişeyle merdivenlere yöneldi Billy ben de hemen onun ardındaydım.
Molly'nin ve Tonks'un telaşlı sesleri yükselirken Arthur "Aşağı inin!" diye bağırıyordu.
Diğerleri ile birlikte aşağıya indiğimizde etrafımızı saran alevleri gördük.
Billy asasını çıkararak ardı ardına bir kaç büyü söyledi.
Alevler sönmüyordu aksine kızışıyorlardı.
Bill'in gözleri irice açıldı.
"Ne oluyor? Neden sönmüyor?!" diye korkuyla sordu Ron.
"Biri büyü ile bizi ateşe vermiş!" diye yanıtladı onu Hermione.

Billy, asasını çıkarmış dehşetle etrafına bakınan beni sıkıca kavrayıp alevlerin içine; kapıya doğru atıldı.
Beni dışarı çıkardığında yeniden içeri girdi.
Alevler daha da büyürken Ron ile Fred'in kolunu kapıp dışarı yanıma cisimlendi.

Kavuğun dışında dumanlardan bayılmış Molly'i gördüğümde korkuyla yanına attım kendimi.
Annem ile babam içeri dalarak Hermione ve Harry ile yeniden yanımıza cisimlendiler.
İçeri cisimlenerek giremiyorlardı çünkü kendilerini doğruca ateşlerin içinde bulabilirlerdi.
Molly'nin kendine gelmesi için gömleğinin düğmelerinin bir kaçını açarak nefes almasına yardımcı olmaya çalıştım.
Herkesi çıkarmaya başardıklarında aklım başıma yeni gelmişti.
Arthur, Remus ve Tonks ortada yoktu.
Kendine yeni gelebilmiş olan Molly'e dehşetle "Nerdeler?" diye sordum.
"Ölüm yiyenler- O tarafa gittiler." öksürüklere boğulan Molly yalnızca bunları söyleyebilmişti.
Parmağı ile sazlıkların orayı gösterdi.
Ayağa zorla kalkarak sazlıkların arasına doğru koşmaya başladım.
"Yn!" diye haykırdı Billy arkamdan.
George ile Fred anında peşime takıldı.

Sazlıkların içine dalmış koşarken birden Fenrir'e çarptım.
Boynumdan tutup beni havaya kaldırıp kısa bir süre pis pis güldü.
Ayaklarım yerden kesilmişti, deli gibi çırpınıyordum.
Bunu daha önce yaşadığımdan biri gelmeden onun elinden kurtulamayacağımı biliyordum.
Yavaş yavaş kapanmaya başlayan bilincim etrafı bulanık görmeme sebep olurken Fred'in acıyla haykırışını duydum, ardından Bellatrix'in o ürpertici kahkahasını.

George'u görebiliyordum.
Fred sağında ben ise solunda can çekişiyordum.
Kaskatı kesilmişti bütün vücudu yalnızca başı bir sağa bir sola gidip geliyordu.
Hangimize koşacağını bilemiyordu.
Asasını çıkarıp Fenrir'e lanet attığı anda Fenrir ile birlikte yere düştüm.
Hızlıca döndüğü Bellatrix'e de bir lanet atacakken bir anda arkasından gelen yabancıdan yediği lanetle yere serildi.
"George!" diye inledim.
Fenrir öfkeyle ayağa kalktığında dolunay tam tepeye gelmişti.
Git gide genişleyen omuzları, sivri köpek dişlerinin bir yanından akıttığı salyaları ile içime müthiş bir korku saldı.
Ay ışığı yüzünü aydınlatırken Fenrir git gide tüyleniyor, gözleri açlıkla açılıyordu.
Lezzetli bir yemekmişimcesine bana bakan o gözler irileşti.
Üzerime atlamak için gerindiğinde gözlerimi korkuyla kapattım.
Fredin çığlıkları ile kulağımın çınlaması karışmıştı.
Saniyeler geçmesine rağmen üstümde bir yük hissetmeyince gözümü açtım.
Billy, Fenrir beni öldürmek üzere üzerime atladığında araya atılmış onu yere sermişti.
Ancak şimdi Fenrir onun üzerindeydi ve pençeleriyle ardı ardına yüzüne çizikler atıyordu.
Onu ısırmak için eğildiğinde Tonks'un haykırışı kulaklarımızda yankılandı.

Tonks tam zamanında yetişmişti.
Attığı lanet ile Fenrir metrelerce öteye sürüklendi.
Kurt adama dönüşmüş olan Remus ise nerden çıktığı belirsiz bir şekilde Fenrir'in üstüne atladı.
Güçlükle ayağa kalkıp onu korumak istercesine birkaç adım attığımda babam kolumu kavradı.
"Remus şu an seni tanımaz!" dedi endişeyle.

Etrafıma baktığımda Bellatrix ile çarpışam Molly'i
Fred'in başında ağlayan Hermione ile Ron'u.
Öfkeyle tanımadığımız ölüm yiyene lanetler atan Ginny'i gördüm.
Billy nefes nefese yanıma geldi.
"İyi misin?" diye sordu omuzlarımdan tutarak.
Yüzündeki kesikleri titreyen ellerimle okşadım.
"Özür dilerim- Özür dilerim. Benim yüzümden..." diye sayıklıyordum.
Sıkıca bana sarıldı.
"Sakın bir daha öyle deme!" dedi titreyen sesiyle.

Olay yerine yeni varmış Fleur'un yüzünü yalnızca ayın ışığı ile yanan yuvamızın ateşleri aydınlatıyordu.
Bill ile bana kitlenmişti.
Onu gören Billy sendeleyerek ona doğru koştu.
Fleur dehşetle bakakalmıştı ancak bu uzun sürmedi.
Sevgilisinin yüzündeki kesikleri defalarca öptükten sonra çıkarttığı asasıyla Fenrir'in üstüne doğru emin adımlarla yürüdü.
Ardı ardına attığı lanetlerle sersemleyen Fenrir küçük bir köpek yavrusu gibi inleyerek uzaklaştı.

Dakikalar sonra ölüm yiyenler cisimlenerek ortadan kayboldu.
Geriye sadece yara bere içinde kalmış olan bizler kaldık.
Fred ile George yanıma gelip bana sıkıca sarıldılar.
İkisini uzunca öpüp kokladım.

"Yangını söndürmek için yardımınıza ihtiyaç var gençler!" diye bağırdı annem titreyen fakat cesur sesiyle.
Yanlarına gittiğimizde hepimiz ellerimizi havaya kaldırarak gözlerimizi kapayıp büyüleri ardı ardına söyledik.
Çok geçmeden alevler sönmüş ev eski haline gelmişti.
Tonks'u göremediğimde merakla etrafa bakındım.
Sazlıkların arasından Remus'un harap olmuş baygın bedenini taşırken gördüm onu.
Hızlıca yanına giderek Remus'un öteki koluna girdim.

Saatler geçti evin içinde derin bir seslik vardı.
Sessizliği Ginny elindeki bitki çayını Remus'a uzatarak "İyi gelir." dediğinde bozdu.
Fred baş ucumda saçlarımı okşuyordu.
George ise Hermione'nin onun yaralarına sürdüğü merhemle yayılan sızı ile inildiyordu.
Hepimiz bitik düşmüştük.
Ardından Molly'nin cırtlak sesi yükseldi.
"Onu sevmezsin sen artık, yüzünün haline bak!" diyordu.
Molly hiçbir zaman sevememişti Fleur'u.
O güzel kızın oğlunu yalnızca yakışıklı olduğu için sevdiğini sanıyordu.
Fleur dayanamayarak bağırdı.
"Ben onu yüzü için sevmiyorum! Onu sevmeyi yüzündeki kesikler yüzünden bırakmayacağım, anla artık bunu!"
Molly şokla kalakaldı.
Yakınında oturmuş beni seyireden annem ise ayağa fırlayarak Molly'nin yanına gitti.
"Karışma çocuklara, yeter!"
Molly annemin sözlerini dinledi ve homurdanarak yeniden mutfağa geçti.

"Yarın sizi erkenden okula bırakırım, uyumaya çıkın." dedi Arthur.
Gençler olarak bir süre birbirimize bakındıktan sonra merdivenlere doğru sıra sıra yürüdük.
En üst katta, ikizlerin odasına çıkmadan önce diğerlerine iyi geceler diledik.
İkizler ile üst kata çıktığımızda yere serdiğimiz büyük yatağın üstüne kendimizi adeta fırlattık.
"Size bir şey olacak diye ödüm koptu." dedi George titrek bir sesle.
"Fenrir'i senin üstünde gördüğümde-." konuşmaya devam edemedi Fred.
"İkinizi de hareketsiz gördüm bir an ben- çok korktum." dedim titreyen ellerimle yüzümü kapatarak.
İkisi aynı anda başımı öptüler.
Ortalarında ben, sağda ve solda ikizler; odaya Bill ile Fleur uyumak için girine kadar konuştuk.
Ranzanın altına sevgilisini yatırdıktan sonra üste tırmanan Fleur yorgunluktan hızlıca uykuya daldı.
Biz de öyle.

Astronomi Kulesinde||Draco Malfoy-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin