Astronomi Kulesinde||Draco Malfoy-

Final

*Bu hikaye Harry Potter serisiyle olan bağımın yeniden güçlenmesine yarımcı oldu.
Benim için yeri hep çok özel olacak bu yüzden.
Yazarken kendimi o evrenin içinde hissettim, umarım sizin de bunu hissetmenizi sağlayabilmişimdir.
Hatalarım olduysa af ola, bu hikaye şekillenirken bölümleri heyecanla beklediğiniz için teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum ♥️*

Savaşın başladığı haberini alan sarışın oğlan, kardeşlerini ne pahasına olursa olsun koruması gerektiğini biliyordu.
George'un ensesini kavrayıp telaşla "Fred nerede?" diye sordu.
George, Harry ile Hermione'ye kaçamak bir bakış attı.
"Gidin, biz iyi oluruz." dedi Hermione.
Draco ile George ayağa kalkarak kısaca birbirlerine baktılar.
"Dikkatli olun." dedi Draco sesi titreyerek ardından George'un omzuna hafifçe vurarak "Hadi." dedi.

Çok geçmeden Fred'i buldular kulenin tepsinde asasına sıkıca sarılmış bekliyordu.
Kardeşlerinin içeri girdiğini gördüğünde derin bir oh çekti.
"Aklım çıktı!" diyerek iki oğlana sıkıca sarıldı.
"Başladı." dedi aşağıda ardı ardına birbirlerine büyü atan kalabalığa göz ucuyla bakarak.
"Babam kuleyi korumamızı söyledi, buradan girebilirlermiş..." dedi usulca.
Üç oğlan günün sonunda kimin sağ çıkıp çıkmayacağını bilmediklerinden durgunlardı.

Arthur Weasley'in dediği oldu.
Bellatrix ile birlikte iki ölüm yiyen kulenin başında belirdi.
"Draco?" dedi Bellatrix şaşkınlıkla.
Fred attığı lanetle bir ölüm yiyenin kuleden düşmesine sebep oldu.
Bellatrix olup biteni anladığında asasını çıkarıp Draco'nun boynuna yapıştı.
George ile Fred müdahale edecekti ki Draco eliyle durmalarını işaret etti.
"Senin yüzünden sevdiğimi ellerimle öldürdüm ben!" diye bağırdı Draco ve teyzesini yere fırlattı.
Asasını çıkartıp doğruluğu teyzesi yerde sinir bozucu kahkahasını atıyordu.
Draco ardı ardına lanetler söyledi ancak bunların hiçbiri öldürmek için değildi, yalnızca acı çekmesine sebep oluyordu.
Fred, Draco'nun teyzesini onca şeye rağmen öldüremediğini fark ettiğinde yerde yatan kadını yakasından tutarak kaldırdı.
Kulenin parmaklıklarına yasladığı kadın, bıraksa düşecekti.
"Seni burdan aşağı atmamam için bi sebep söyle!" diye bağırdı Fred.
Bellatrix yalnızca gülmekle yetindi.
Fred elini kadının yakasından çektiğinde Bellatrix aşağı düştü.
Gözleri irice açılmış Draco'yu gördüğünde özür dileyecekti ki sarışın oğlan kendisine sarılarak "Teşekkür ederim..." diye fısıldadı.
George ise öldürdüğü ölüm yiyenin başında titriyordu.
"Oğlum birini öldürdüm lan!" dedi dehşete düşmüş bir şekilde.
"Kulübe hoşgeldin kardeşim." dedi Draco dalgaya vurarak.
Savaş devam ederken üst taraftan büyüler atıyordu üç oğlan.
Kendilerini durdurmak için yukarı gelen ölüm yiyenleri ise teker teker öldürüyorlardı.
Sonrasında aşağıdan bir ses duyuldu.
"Harry Potter öldü!"
ardından kopan kahkalar kulaklarını tırmalarken sarışın oğlan telaşla parmaklıklara koştu.
Hagridin kollarında yatan gözlüklü çocuğu gördüğünde kendini tutmayarak hızlıca aşağı indi, ikizler de onun peşinden gidiyorlardı.
"Bi delilik yapma Draco!" diye haykırdı Fred.

Draco koşarak meydana çıktığında Neville konuşma yapıyordu.
Onu geçerek Voldermort'a yaklaştı.
Herkes nefesini tutmuş onun ne yapacağını merakla izliyorlardı.
"Harry!" diye haykırdı sarışın oğlan.
Gözlüklü çocuk kendini Hagrid'in kucağından yere attığında Draco asasını Harry'e fırlattı.
Harry söylediği lanetle bir kaç ölüm yiyeni yerle bir etti.
Herkes şaşkınlıkla onlara bakarken Draco savunmasız kalmıştı.
Sarışının üstüne yürüyen babasını gören George, öfkeyle atıldı uzun saçlı adamın üzerine.
Ardı ardına yumruklar attı.
"Kaç Draco!" diye haykırdı yediği lanetle yere serilmeden önce.
"George!" diye bağırdı Fred.
Lucius'a attığı lanet ile adam adete havalanarak yere çakıldı.
Draco koşarak George'un yanına gitti ve kızıl oğlanın başını çarptığından yarılan kaşından akan kanları temizledi.
"Yaşıyor." dedi korkuyla kendisine bakan Fred'e
Draco kardeşini kucağına aldı.
"İçeri götürelim!" dedi ve kapıya doğru hızlıca ilerledi.
Draco'nun kucağındayken kendine gelen George "İyiyim ben, savaşmaya devam edelim." dedi
"Sakin şampiyon, önce bi gözünü tam aç." dedi Fred gülümseyerek.

Merdivenlere geldiklerinde George'u yere bıraktılar.
Fred ikizinin yanına çökmüş başındaki yaraya bakarken, Draco dehşete düşmüş bir şekilde kendine yaklaşan Nagini'yi gördü.
Yılan yavaş yavaş ağzını açarak Draco'nun üstüne atılırken, Neville elinde tuttuğu Gryffindor'un kılıcını Draco'ya fırlattı.
Draco Slytherin olduğundan kılıç elini yakıyordu ancak sıkıca kavradığı kılıcı bir an bile tereddüt etmeden Nagini'nin başını uçurmak için kullandı.
Dışarıda kopan gürültü yüzünden henüz kendi canını kurtarmanın sevincini yaşayamadan dışarıya baktı.
Voldermort ölmüştü.
Sevinçle ayaklanan George, Draco'nun üstüne atıldı.
Elini yakmasına rağmen bırakmadığı kılıcı, George'un atılmasıyla yere düşüren sarışın oğlan yüzünde tatlı bir şaşkınlıkla, ağzı açık bir şekilde Voldermort'un toz olan bedenine baktı.
Kardeşleri iki yandan heyecanla gülüyor bir yandam da sarışın çocuğu sarsıyorlardı.
Draco yüzündeki şaşkınlık ifadesini gülümsemeye çevirerek koşmaya başladı.
İkizler peşine takılıp koştular.
"Vuhuuu!" diye bağırdı Draco, uzun köprüden geçip ormanlık alana doğru dalarken.
Gözlerinden mutluluk göz yaşları dökülüyordu sevgilisinin mezarına doğru hızla koşarken.
"Öldü!" diye haykırdı Fred daha da hızlanırken.

Ve üç oğlan en değerlilerinin mezarı başına vardılar.
"Başardık! Başardık sevgilim!" diye bağırdı Draco mezarın yanıbaşına çökerek.
İkizler ise mezarın diğer ucuna çökmüş toprağı okşuyorlardı.
"Başardık sarışın!" dedi George haykırarak.
Draco yerinden kalkıp kızıl kardeşlerinin başına bir öpücük kondurdu ve dolu gözlerle sevgilisinin güzel fotoğrafına baktı.
"Kahraman olduk, kurtarıcım..." diye mırıldandı.

*Yıllar Sonrası;
Draco bir daha kimseye aşık olmadı, kimseyle bir ilişki yaşamadı.
Fred ile George ise kendilerine aile kurdular.
George'un en küçük kızı sarışın doğdu, Yn'nin küçük bir kopyası gibiydi.
Draco yeğenlerinin hepsini tüm kalbiyle sevse de bu küçük kızın yeri bambaşkaydı.
Draco, kendi ailesiyle görüşmeyi tamamen bıraktıktan sonra Diggory ailesi çok yakınlaştılar.