beş- bir derdim var

812 56 52
                                    

"Sevmek, ikimizin de taşıyabileceği bir yük, sevelim."

"Ekibe hoşgeldiniz arkadaşlar."

"Hoşbulduk" dedi diğerleri. Ve odadan çıkmak için kapıyı açtıklarında Fırat Yarbay söze girdi.

"Sadi ve Songül siz kalın." dedi Yarbay Fırat Öztürk

Ekibin diğer kısmı odadan çıktığında Fırat devam etti.

Fırat: Bu ekibi ikiniz yöneteceksiniz!

Sadi: Siz komutanım?

Fırat: Benim Ankara'ya dönmem gerek evlat. Bu kat size ait asayiş şubeye özel ayarlandı. Ben durumunuzu takip edeceğim uzaktan, koordinasyonları da Ankara'dan yöneteceğiz. Siz sadece emirlere uyup, ekibi yönlendireceksiniz. Size güvenim sonsuz..

Songül: Sağolun komutanım.

Fırat: Hadi bakalım odalarınızı ziyaret edin.

"Emredersiniz komutanım." diyip ikili Fırat'ın yanından ayrılıp kendi odalarına geçerler. Karşı karşı masaları vardı, hemen girişte karşıda da Türkiye haritası, dosyalar düzenlenmiş bir rafa kaldırılmışlardı.

*Sonunda İstanbul'a neden geldiklerini ve nasıl bir işin içinde olduklarını anlayan ekip şubedeki odalarına dağıldılar. Sadi ve Songül aynı odada ekibi onlar yönetiyordu. Diğerleri ise Fethi, Eylem ve Poyraz müdürün odasının önünde duran masaya geçmişlerdi. Dosyaları kontrol edip zamanlarının çoğunu dışarda geçirmeleri gerekecekti o yüzden karakolla çok içli dışlı olmamaya özen gösteriyorlardı. Karakolun ve Yarbay'ın en gözde ekibi onlardı.*

Songül: Aynı odada kalacağız sanırım.

Sadi: Yani bir sorun yoksa..

Songül: Yok ne sorunu. Öyle demek istemedim, hem böyle olması iyi olmuş.

Sadi: (kendince bir şeyler anlamıştı) Aynen böyle güzel oldu.

Songül: En azından acil bir durumda hızlıca karar alırız.

Sadi: Doğru.. Ee o zaman burada işimiz bittiğine göre bugünlük, Ankâ'yı görmeye gidebiliriz.

Songül: (gülümsedi) Gidelim. Çok özledim zaten.

Hastaneye gitmek için arabalarına bindiler. Ankâ'yı göreceklerdi o yüzden ikisininde gülümsemeleri eksik olmuyordu. Ne Songül ne de Sadi farkında değillerdi fakat aileleri daha da büyüyecek ve yıllar görmedikleri aile üyeleriyle karşılaşacaklardı.

Pendik Özel Hastane

İkili hastaneye vardıklarında indiler arabadan ve hastanenin 5. katına çıktılar. O sırada Eylül askılıktan beyaz önlüğünü alıp üzerine giydi. Masanın üzerinde duran stetoskopu da boynuna taktı. Ani bir hamle ile kapı açıldığında Eylül bakışlarını karşısında duran adama çevirdi.

"Eylül hocam!"

Eylül genç adama bakmaya devam ederken sorusunu sordu.

Eylül: Bir şey mi oldu? Ne bu telaş?

"Hocam baş hekim sizi çağırmamı istedi, yeni gelen cerrahla tanışmanız için." hızlı hızlı nefes alıp veriyordu genç adam.

Elinde tuttuğu kahve bardağından bir yudum alıp
çocuğun omzuna hafifçe vurdu.

Eylül: Tamam. Gidelim tanışalım, bakalım kimmiş.

Nevâ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin