otuz beş- anne

549 59 28
                                    

Bir kadını ikiye bölerseniz yarısı annedir, yarısı
çocuk... Biliyordum.
Bir çocuk olarak bir çocuğun annesine duyduğu
sevgi ve hassasiyeti her zaman anlayabilirdim, ama
bir annenin çocuğuna duydudu o kocaman sevgi
anlamsız gelirdi. Ta ki anne olana kadar. Tamam,
daha doğurmamıştım belki. Yüzünü görememiştim
oğlumun. Küçük ellerini, ayaklarını öpememiştim.
Kokusunu içime doya doya çekmemiştim. Ama bu
anne olduğum gerçeğini değiştirmiyordu. Emin
olduğum iki sey vardı. Birincisi, onun sevgisini bu
dünyada hiçbir yere sığdıramazdım. Ikincisi, burnu
kesinlikle babasına benziyordu. O küçük fındık
kurdunun tekmelerini, içimde hissedene
kadar anneliği yalnızca bir kelime olarak
görürdüm. Ama kurtarmaya gittiğimiz o mağarada gördüğüm an deli gibi çekilmeme rağmen uzaklaşmaya çalıştığım o adam beni anne yapmıştı . Onunla bir olduğum zamanın devamında küçük bir çubuğun üzerinde gördüğüm iki çizgi, ve sonrasında hastanede aldığım haber benim hayatımı değiştirmişti. Eski hırçın, vurdumduymaz, arsız, gamsız o kadın değildim.
Songül Acarerk değildim. Anneydim işte. Bana
muhtaç, sevgime aç bir hayat vardı artık içimde.
İşte tam da o zaman anladım 'anne olunca anlarsın' cümlesini. İkinci defa hamile olduğumu ögrendigimde, endişe ve korkuyu trajikomik bir şekilde ayn anda
yaşadığımı hatırlıyorum. Karnımdaki o küçük
varlığın orada oluşunu garipseyişimi daha dün gibi
hatırlıyorum. Doktora gittiğimde bebeğimin
karnımda oluşumunu ilk defa gördüğümde ve kalp
atışları o kocaman odayı doldurduğunda huzurla kapatıp dinlemiştim o sesi.
Kişiliği ve öncelikleri değiştiren bir olguydu anne
olmak. Bunu öğrenmiştim. Kendinden bir insan
çıkarmak hiçbir anlamda kolay değildi,
farkındaydım. Ama ben her şeyi göze almıştım.
Oğlum ve kızım için tüm acıları çekecek, tüm dertleri
sırtlayacaktım. Onu benden koparmalarına izin vermeyecektim.

/Yağız için son bir kaç saat. /

•••

*Sadi kadını göğsüne bastırmışken eliyle kadının
bacağındaki kanları sildi. Alnına öpücükler
bırakırken gözyaşları akıyordu hâlâ.*

Sadi: Benim içimdeki aydınlığın sebebisin sensin. Sakın bırakma bizi oğlum. Sakın bunu bize yaşatma.

*Songül hafifçe öksürdüğünde zorla açtı gözlerini. *

Songül: (Yorgun bir sesle) Sadi?

Sadi: Sevgilim?
Dayan ambulans yolda.

* Yüksek bir ambulans sireni duyulmuştu. Araç, oturdukları yerde durduğunda kapısı hızla açıldı ve sağlık ekipleri sedyeyi indirdiler. Ambulanstaki görevlilerde indiler, Songül'ü sedyeyle kaldırıp ambulansa aldılar hemen. *

Sadi: H-hamile benim karım. (Elleri titrerken)
Oğluma dikkat edin.

*Sadi de karısının yamacına bindi elini bir saniyeline bile bırakmamıştı, bırakmayacaktı da. Hemşire ise o sırada Sadi'ye sorular sorup aynı anda da iğne yapıyordu Songül'e. *

Hemşire: Kaç aylık hamile eşiniz?

Sadi: 7,5 aylık aylık.

Hemşire: Kan grubu?

Sadi: 0 Rh+. Benim kanım da aynı şekilde 0 Rh+.

Hemşire: Hastaneye vardığımızda acil kan vermeniz gerekicek. Tanıdığınız başkaları da varsa aynı kandan, lütfen onlarda şimdiden kan versin.

Nevâ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin