Eve geldiğimde, garip bir his kapladı bedenimi. Neden bilmiyorum ama garip hissediyordum. Kafam bir dakika olsun dağılmamıştı. Direkt yatıp uyumak ve her şeyi bir süreliğine de olsa unutmak istiyordum.
Kapı girişindeki lambayı açtım ve ayakkabılarımı çıkardım. Tam içeri girecektim ki, salon girişinde eşim belirdi. Şokla bakakaldım yüzüne. Ne zaman gelmişti ve niye gelmişti? Neden şimdi? Daha gelmesine aylar vardı? Nereden çıkmıştı birden bire.
Ben içimde, kendi kendime bu sorularla cebelleşirken, ilk konuşan eşim oldu.
"Sevgilim. Beni gördüğünde sevinmedin mi?" dedi ve yanıma geldi. Şaşkınlığımı gizleyemeden cevap verdim.
"Sevindim tabi de çok da şaşırdım. Geleceğinden bahsetmedin." dedim. Gülümseyerek başını salladı önce. Ama daha sonra bir şey demeden bedenime sardı kollarını.
"Anlatacağım her şeyi." dedi ve boynuma öpücük bıraktı. Kendini geri çekti ve bedenimi süzdü. "Sen neredeydin? Hem de bu kıyafetle falan?" diye sordu.
"Kuzenine kız istemeye gideceklermiş de, annen beni de çağırmıştı. Beni bilirsin, kalabalıklardan hoşlanmam. Kendimi kötü hissettim ve geri geldim. Savaş getirdi işte az önce." dedim. Başıyla onayladı ve yanaklarımdan kavradı.
"Neyin var yavrum?" dedi yumuşak bir sesle. O bana böyle ilgili ve sevecen davrandıkça kötü hissediyordum. İçimde bir duygu filizlenmişti ve beni yiyip bitiriyordu.
Vicdan azabı...
Ona yaptıklarım yüzünden vicdan azabı çekiyordum. O burada yokken çok hissetmiyordum ama yüz yüze gelince hemen başlamıştı kendini hissettirmeye.
"Başım ağrıyor sadece." dedim ve kendimi geri çekip, odaya yatak odasına geçtim. O da peşimden geldi.
Aynanın karşısında takılarımı çıkarırken, eşim geldi ve elbisenin fermuarını açmaya başladı. Omuzlarımdan indirirken, yine geri çektim kendimi.
"Yapma Barış." dedim ve elbisemin askılarını omuzlarıma çektim geri.
"Ne oluyor sana Tutku? Özledim seni. Sen beni özlemedin mi?" dedi. Aslında konunun bununla alakası yoktu. Sadece kendimi suçlu hissediyordum. Şu an onunla birlikte olmaya hazır değildim.
"Özledim. Ama dedim ya işte, başım ağrıyor. Hem duşa gireceğim daha." dedim ve elimi eşimin yanağına koydum. "Ben duştayken bir şeyler alır mısın? Yemekten sonra ilaç alırım ve baş ağrım geçer belki?" dedim ve yanağına küçük bir öpücük bırakıp, odadaki ebeveyn banyosuna girdim. Elbisemi çıkarırken, eşimin sesini duydum kapının hemen ardından.
"Ne yemek istersin?" diye sorunca, elbisemi üstümden sıyırırken cevap verdim.
"Pizza olur. Ama sen gel al. Siparişle geç geliyor ve ben kurt gibi açım." dedikten sonra, eşimin onayladığını duydum. Daha sonra banyodan çıktım ve eşimin gidip gitmediğini kontrol ettim. Gitmişti.
Hemen çantamdan telefonumu aldım ve Uğur'la olan konuşmaları, arama kayıtlarını her şeyi sildim. Fotoğrafları da hafıza kartına aktarıp, hafıza kartını takı kutumdaki küçük bölmeye koydum. Daha sonra da Uğur'a eşimin geldiğini ve beni istediği zaman aramamasını yazdığım bir mesaj çekip, telefonu kapattım ve banyodaki dolaba koydum.
Rahatlamış bir şekilde duşa girdim ama aklıma akşamki anlar ve Uğur'la geçirdiğim güzel anlar geldi. Daha sonra da bu akşam belki de söz kesileceği geldi aklıma. Önce görüş açım bulanıklaştı. Daha sonra da ağlamaya başladım. Suyun altında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
Hem Uğur'un bana bu yaptığı hem de eşime yaptıklarımdan dolayı çektiğim vicdan azabı çok ağır geliyordu ruhuma.
Çok acı veriyordu bu ve geçmeyecekti. Bunu biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK TUTKU (+18)
Short Story+18 Kocası yurtdışına giden Tutku, kocasının kuzenine karşı koyamaz ve birden bire kendini kocasının kuzeniyle yasak bir ilişkinin içinde bulur. Peki bu ilişki nereye kadar sürecek? Aralarındaki tutku ve aşk bitecek mi yoksa daha da alevlenecek mi? ...
