28| Bilinmeyen Belası

9K 112 3
                                    

Zaman çok çabuk geçiyordu. Öyle ki, yetişemiyordum hızına. Uğur'la iki günlük kaçamağımız da çok çabuk geçmişti. Hatta üstünden üç gün geçmişti ve bu üç gün içinde de iki kez görüşmüştük. Artık birbirimize o kadar çok bağlanmıştık ki, ayrı kalmak zor geliyordu.

Bu geçen günler içinde de bilinmeyen numara bir kez aradı. Bu kez sadece nefesini dinletip kapattı. Sıkıntılı bir tip olduğu kesindi. Numaramı değiştirmeyi düşünüyordum ama bir yandan da korkuyordum. Eğer gerçekten bana taktıysa belki de evimi de biliyordu ve eğer arayıp ulaşamazsa evime gelebilir. Bu sadece bir ihtimal ama beni korkutuyor.

Evde boş boş uzanıp tavanı seyrederken, aklımdan da bunlar geçiyordu. Sonra birden telefonumun sesi doldurdu odayı. Yanımda duran telefonumu aldım ve arayan kişiye baktım. Yine bilinmeyen arıyordu.

Yattığım yerden doğruldum ve telefona cevap verip, hoparlörü açtım. Aslında doğrusunu söylemek gerekirse, kendimi şu an korku filminde gibi hissediyordum. Sadece nefesi geliyordu ve ben korkmamaya çalışsam da korkuyordum.

Yine de, cesur olmam gerektiğini düşünüyordum. Bu yüzden sesimin titrememesine dikkat ederek konuşmaya başladım.

"Bak günlerdir beni arıyorsun ve ben kim olduğunu bilmiyorum? Tek kelime etmeden kapatıyorsun. Kimsin sen?" dedim. Sessizlik. Hiçbir şey demedi. Beni delirtmeye yemin etmiş biriydi bu kesin!

"Konuş artık Allah'ın belası konuşsana!" diye bağırdım bu kez. Ama yine bir şey demiyordu. "Allah belanı versin!" dedim ve telefonu duvara fırlattım sinirle. Birden ağlamaya başladım. Sinirlerim bozulmuştu. Biri benim sinirlerimle oynuyordu ama kim olduğunu bilmiyordum.

Orada oturup, uzun süre ağladım. Rahatlayana kadar...

...

Telefoncudan çıktığımda etrafıma baktım. Sanki biri beni izliyordu. Sabah telefonu duvara attığımda telefonum kırılmıştı. Şimdi yeni bir hat ve telefon aldım. Eşime durumu açıklamıştım internetten. Anlayışla karşılamıştı numara değişimini. Telefonum kırıldığı için, tabletten iletişim kurmuştum onunla.

Siteye girdiğimde, hâlâ izleniyor gibi hissediyordum. Arkama ve etrafa baktığımda, anormal bir durum görmedim ama hissediyordum. Biri beni ya takip ediyordu ya da izliyordu.

Hızlıca oturduğum binaya girdim. Asansörü çağırdım ve beklemeye başladım. Ben asansörü beklerken yanıma biri geldi. Yanımdaki adama baktığımda, üst komşum olduğunu anladım. Birkaç kez daha karşılaşmıştık çünkü. Açıkçası rahatladım epey.

Asansör gelince, önce bana yol verdi binmem için. Gülümsedim ve asansöre bindim. Arkamdan o da bindi. Ben kendi dairemin olduğunu katın düğmesine bastıktan sonra, o da kendi dairesinin olduğu katın düğmesine bastı ve yukarı doğru çıkmaya başladık. Sessizlik hakimdi aramızda.

"İyi misiniz Tutku Hanım?" dediğinde, ona doğru baktım ve başımı salladım onaylar şekilde.

"İyiyim evet. Ne oldu ki?" diye sordum.

"Yani biraz solgun görünüyorsunuz. Her zaman gördüğüm gibi değilsiniz bugün sanki." dediğinde, sessizce yutkundum. Bu bilinmeyen her kimse beni kötü etkilemeye başlamıştı.

"Yok iyiyim. Bu aralar çok özen göstermiyorum sanırım kendime." diye yalan söyledim. Herhalde bilinmeyenden bahsedemezdim. "Teşekkürler." diye ekledim ve asansör durunca, benim kata geldiğimi anladım. "İyi günler." dedim ve indim asansörden.

Daireme geldim ve hızla kapıyı açıp içeri girdim. Neyse ki eve sorunsuz girebilmiştim. Elimdeki torbayı salondaki masaya koyduğum sırada, zil çalmaya başladı. Saate baktığımda Uğur'un bu saatte işte olduğunu ve gelemeyeceğini düşündüm.

Kapıya gittim ve dürbünden baktım. Kapının ardındaki kadın da direkt dürbüne bakıyordu. Korkuyla geri çekildim. Zil bir kez daha çalarken, korkudan yutkundum. Kapıyı açsa mıydım?

YASAK TUTKU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin