15| Yüzleşme ve Gerçekler

16.4K 178 4
                                    

Kaynım geldikten sonra direkt onlara gittik önce. Oradan hep birlikte kız evine gidilecekti. Herkes bir telaş içindeydi. Çok kalabalık olmayacaktı. Kaynanam zaten iki kardeşti. Biz olacaktık yakın akraba olarak.

Kaynanamlardan çıktıktan sonra, Uğur'ların eve gittik. Günler sonra onu göreceğim için heyecanlı hissediyordum aptal gibi. Bana yalanlar söylemişti ama yine de heyecanlı hissediyordum. Elimde değildi böyle hissetmek.

Yaklaşık on dakika kadar sonra, Uğur'lara geldik. Arabadan inip, eve geçtik. Ev apartman dairesi değil, sokak arasında, müstakil, bahçeli bir evdi.

Kaynanam zile bastığında, ben deli gibi atan kalbimin sesini bile duyuyordum.

Kısa sürede açıldı kapı. Kapıyı açan, Uğur'un kardeşi Utku'ydu. Bizi görünce gülümseyerek içeri davet etti. Biz de hepimiz girdik içeri. Kaynanamlar önden girdi. Ben en sondan girdim içeri. Onlar salona doğru geçtiler. Ben de koridordan geçerken, soldaki odanın kapısı açıldı ve Uğur'la karşılaştık.

Beni gördüğünde yüzündeki bakışı asla unutamam. Orada olmami beklemiyor gibiydi. Beni baştan aşağı süzdü bir şey demeden. Ben de güçlükle yutkundum ve kendime geldim. Gözlerimi kaçırıp, tam bir şey diyeceği sırada hızla salona yürüdüm. Eğer onunla konuşursam, kendimi tutamaz ağlardım.

Ben salona geçtiğimde herkes oradaydı. Kaynanamın abisinin ve yengesinin elini öptüm ve boş duran ikili koltuğa geçtim.

Evin kocaman bir salonu vardı. İki tane koltuk takımı ve tam karşımda büyük ekran bir televizyon vardı. Ortada da ahşap bir sehpa. Dekoru sevdiğimi söylemeliyim aslında. Krem renkli mobilyalar her zaman en iyisidir bence.

Ortada bir sohbet dönerken, ben oturduğum yerden evi süzüyordum. Benden kısa bir süre sonra, Uğur girdi odaya. Üstünde siyah bir takım elbise vardı. Ne kadar yakışıklı olmuştu...

O odaya girince, kaynım güldü ve ayağa kalktı.

"Ooo damat bey geldi sonunda." dedi ve iki kuzen sarıldılar.

Damat bey. Bu kelimeyi sevmemiştim. Daha doğrusu, bu kelimeden şu an nefret etmiştim. Çünkü burada damat bey Uğur'du.

Herkese hoş geldin dedikten sonra yanıma gelip, elini uzattı bana doğru.

"Sen de hoş geldin yenge." dediğinde, başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bakışlarında bir şeyler vardı. Bana her zaman aşkla bakardı ama şu an bir şey anlatmaya çalışır gibiydi. Elimi eline uzattım ve avucumu okşadı parmağıyla. Kısa bir tokalaşmadan sonra yanıma oturdu.

"Ne zaman gidilecek kız evine?" diye sordu kaynanam. Uğur'un annesi, saate baktıktan sonra cevap verdi.

"Sekizde geliriz dedik. Sekizde gideceğiz." dedi. Ben de saate baktığımda, daha bir saat olduğunu gördüm.

"Ee anlat bakalım Uğur bey." dedi kaynanam. "Kim bu kız?" diye sordu. Yanımdaki bedenin gerildiğini hissediyordum.

Tam cevap verecekti ki, telefonunun çalmasıyla sustu ve telefonunu çıkardı.

"Hemen geliyorum." dedi ve salondan çıktı. Kesinlikle o kız arıyordu. Sanki kalbimde bir taş var gibiydi. Ağırlık yapıyor, kalbimi acıtıyordu.

Saniyeler sonra kalktım ve su içeceğimi söyleyip, mutfağa gittim. Mutfağa girdiğimde balkonda, telefonla konuşan Uğur'u gördüm. Hiç bir şey demedim ve masanın üstünde duran sürahiden su doldurup biraz içtim. Tam arkamı dönmüş çıkıyordum ki, bileğimden tutulup geriye doğru çekilmem bir oldu.

Günler sonra çok yakındık. Kokusu burnuma geliyor, aklımı bulandırıyordu.

"Dur Tutku. Gitme." dediğinde, anca kendime gelebildim.

"Bırak beni." dedim elimi çekerken. Onunla konuşmak istemiyordum. Olur da beni ikna ederse, onu affetmek istemiyordum.

"Bırakmam. Gidemezsin. Konuşmamız lazım." dedi ve mutfağın kapısını kontrol etti. "Balkona gel." dedi ve bileğimi bırakmadan balkona yöneldi. Bileğim elinde olduğu için ben de onunla gitmek zorunda kaldım.

Balkona çıkınca, camekanın perdesini çekti ve bileğimi bıraktı. O bileğimi bırakınca, ondan uzaklaştım. Kokusu aklımı karıştırmaya yetiyordu çünkü. O kokudan uzak durmalıydım.

Bir şey demeden bana bakmaya devam ederken, utandığımı hissediyordum.

"Bir şey demeyeceksen içeri geçiyorum." dedim ve içeri geçeceğim sırada, kolunu kapının pervazına dayayarak, içeri girmemi engelledi.

"Dur Tutku. Gitme." dedi, fısıldar gibi çıkmıştı sesi. Yüzüne bakmadım ama durmadım da.

"Gideceğim. Burada durmamı gerektiren bir şey yok." dedim ve içeri girmeye yeltendim ama kolunu hâlâ çekmemişti.

"Kokunu çok özledim. Seni çok özledim." dedi ve boştaki elini yüzüme çıkardı. "Bugün yine çok güzelsin." dedi ve dudağımı öpecekken, başımı çevirdim. O kadar kolay değildi. Bana yalan söylemişti.

"Sana inanmıyorum. Artık benimle oynama. Bunu yapma. Zaten yeterince canım yandı. Oynama benimle." dedim. Benimle oynamasına izin vermemem gerekiyordu. İçim alev alev yanarken, onun hiçbir şey olmamış gibi davranmasına izin veremezdim. Kendimden taviz veremezdim.

"Seninle asla oynamadım Tutku. Ben seni gerçekten sevdim. Hâlâ daha seviyorum." dedi ve iki eliyle, kollarımı tuttu. "Yüzüme bak." dedi. Önce bakmadım ama bir kez daha üsteledi. "Tutku yüzüme bak." dediğinde, başımı kaldırıp yüzüne baktım. Ağlamak üzereydim. Zor tutuyordum kendimi.

"Tutku..." dedi ve bir elimi elleri arasına aldı. Gözlerime bakarak konuşmaya başladı. "İster inan ister inanma ama ben sana ilk görüşte aşık oldum. Seni o durakta gördüm ya, kalbim öyle bir atmaya başladı ki o anda. İşte dedim, benim hayatımın kadını bu kadın. Kuzenimin karısı olman, evli olman bile umurumda değil. Zaten kalbime de söz geçiremem ki. Tutku, ben seni çok seviyorum. Şu an, şu durumdayken dediklerim senin için bir şey ifade etmiyor olabilir. Evet, belki bugün bana birini istemeye gideceğiz ama yemin ederim ki kızı doğru dürüst tanımıyorum bile. Kalbim sadece senin için atıyor." dedi ve avucuma derin bir öpücük bıraktı.

"Orada olmak istemiyorum. Seni orada o kızın yaptığı kahveyi içerken görmek istemiyorum." dedim fısıltı gibi çıkan sesimle. Uğur tam bir şey diyecekti ki, kaynanamın sesini duyunca, hemen geri çektim kendimi. Hızla toparlandık.

Kaynanam mutfağa girdi ve balkon tarafına doğru gelince bizi gördü.

"Burda mıydınız? Ne konuşuyorsunuz?" diye sordu. Uğur, benim cevap vermemek kalmadan atıldı hemen.

"Yengemin midesi bulanmış biraz. Hava almak için balkona çıktı. Ben de telefonla konuşuyordum ya zaten. Telefonu kapatınca da yengemle lafladık havadan sudan." dedi. Kaynanam hemen yanıma geldi.

"Gerçekten de iyi görünmüyorsun. Betin benzin atmış." dedi. Bunu bahane edip, eve gitmek için kullanabilirdim aslında. Uğur'a kız istenirken o ortamda olmak istemiyordum.

"İyi değilim anne. Ben gelmesem ayıp olmaz değil mi?" dedim, dolu gözlerimle bakarak. Annem, ellerini yüzüme koydu ve şefkatle baktı yüzüme.

"Tamam kızım. Kötüysen gelme. Ben Savaş'a söyleyeyim de seni bir doktora götürsün." dedi.

"Doktora gerek yok. Eve gitmek istiyorum. Halim yok hiç." dedim. Annem, beklememiz söyleyip Savaş'ı çağırmaya gitti. Uğur'la yine yalnız kaldık balkonda ama bu kez bir şey söylemeden içeri girdim.

En azından bu akşam olanları görmek zorunda değildim. Bunun için mutluydum.

YASAK TUTKU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin