23| Özlem ve çocukluk anıları

10.9K 112 10
                                    

Kocam gideli iki hafta olmuştu. Yine yalnızları oynuyordum. Bu duruma alışmaya başlamıştım aslında. Bilmiyorum, yalnız olmak eskisi kadar korkutmuyor artık. Uğur'un da yeniden hayatımda olması da çok yalnız hissettirmiyor.

Yatağımda uzanırken, aklımdan geçenler bunlardı. Hem yalnızdım hem de değildim. İyi sayılırdı bu benim için. En azından daha duvarlardan cevap bekleme aşamasına gelecek kadar sıyırmamıştım. Evet duvarlarla konuşuyordum ama henüz cevap beklemiyordum...

Telefonu yastığın yanından aldım ve yattığım yerde bildirimlere bakmaya başladım. Eşim mesaj atmıştı. Ona cevap verdim ilk olarak. Daha sonra Uğur'un aradığını gördüm. Gece üçte beni aramıştı. Gece üçte...

Hemen doğruldum ve Uğur'un isminin üstüne dokunarak onu aradım. Telefon iki çalıştan sonra açıldı ve Uğur'un canlı sesi ulaştı kulaklarıma.

"Günaydın Tutku'm." dediğinde gülümsedim. Her şeye yeniden başladığımızdan beri bana daha bağlı olmuştu.

"Günaydın. Şey, ben yeni uyandım da, gece beni aramışsın. Bir şey mi oldu?" diye sordum. Arkadan sesler geliyordu. Sanırım hâlâ işteydi.

"Yok güzelim. O ara mola vermiştim. Seni özlediğimi farkettim ve aradım." dedikleriyle kalbim hızlanırken, gülümsemem de büyümüştü.

"Ben de seni özledim. İşin ne zaman bitiyor? İstersen bana gel işin bitince. Kaç gündür görüşemedik." dedim. Birkaç saniye gecikmeli cevap verdi.

"Yavrum gelirdim de Esma ile konuşmam gerekiyor. Hani sana demiştim ya bitireceğim bu işi diye." dediğinde, bu konu hakkında gerçekten de ciddi olduğunu anladım. Ayrılmaz sanıyordum oysa...

"Sen bunu yapmak istediğine emin misin Uğur?" diye sordum. Benim yüzümden mecbur mu hissediyordu bunu bilmem lazımdı. Onu hiçbir şeye mecbur bırakmak istemiyordum.

"Eminim. Artık yapamıyorum Tutku. Bu iş bitmeli. Her şey daha da ciddileşmeden bunu bitirmeliyim." dedi. Başımla onayladım görmeyeceğini bilerek.

"Esma çok üzülecek." dedim istemsizce. Aslında bunu demeyecektim. Ağzımdan kaçmıştı.

"Üzülecek. Ama ileride üzülmesinden iyidir. Eğer bu şekilde onunla evlenirsem mutsuz olacak. Bu işin hemen bitmesi en iyisi." dedi. Haklıydı aslında. Şimdiden bitirmek kolay ve daha iyiydi.

"Haklısın. O halde bugün gelemiyorsun yani." dedim üzgün bir şekilde. Gerçekten de moralim bozulmuştu onu göremeyeceğim için.

"Gelirim diye söz veremiyorum çünkü ayrıldıktan sonra hesap vermem gerekebilir bizimkilere. Ama gelebilirsem haber veririm zaten sana." dedi. Mırıldanarak onayladım.

"Şimdi gitmem gerekiyor bebeğim. Seni seviyorum." dediğinde, tekrar gülümseme belirdi yüzümde.

"Ben de seni seviyorum." dedim ve kapattık telefonu. Bedenimi yatağa tekrar bıraktım. Yapacak daha iyi bir işim yoktu. Duvardaki saate baktım. On olmak üzereydi. Bakışlarımı pencereye doğru çevirdim. Gökyüzüne bakmaya başladım. Küçükken yetimhanede geçirdiğim günler dolmaya başladı zihnime. Gözlerim dolarken, dudaklarımı birbirine bastırdım. Ağlamak istemiyordum şu an. Şu an olmaz. Gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım...

14 yıl önce
Tutku, yetimhanenin kapısından girdiğinde, burasının soğukluğu iliklerine kadar işlemişti. Aslında çok soğuk değildi ama o üşümüştü. Annesi ve babasını kaybetmenin buz gibi duygusuydu belki onu üşüten.

Henüz on yaşında küçük bir kız çocuğuydu ve ailesini elim bir kaza sonucu kaybetmişti. İlk kez anne ve babasından bu kadar uzun süre ayrı kalıyordu ve bundan sonra da böyle olacaktı.

Yetimhane görevlisi yardımcı kadın, Tutku'nun elinden tutmuş, yatakhaneye götürüyordu. Elini tuttuğu kadının eli, annesinin eli kadar sıcak değildi. Sevmemişti burayı Tutku.

Yatakhaneye girdiklerinde, kendi gibi küçük çocukları gördü Tutku. Ondan biraz büyüklerde vardı. Herkes susmuş, ona bakıyordu. Biraz korku biraz da utanç hissediyordu Tutku. Çekiniyordu daha çok.

Yardımcı kadın Zeliha'ya çocukların bazıları anne, bazıları da abla didiyordu. Zeliha, çocukları seven bir kadındı. Bu yüzden onlara şefkatli bir şekilde yaklaşıyor ve iyi davranıyordu.

"Hadi gel bakalım Tutku." dedi ve Tutku'yu yatacağı yatağa doğru götürdü. Tutku, Zeliha'nın peşinden giderek, yatağına geldi. Zeliha, Tutku'ya dolabını ve yatağını gösterdi. Diğer çocuklara da Tutku'yu tanıtarak, ayrıldı oradan.

Tutku, yatağına oturmuştu başı öne eğik bir şekilde. Ondan birkaç yaş büyük olan bir kız, yanına doğru gitti ve önünde durdu. Elini Tutku'nun çenesine koydu ve nazikçe kendine bakmasını sağladı. Tutku, neredeyse ağlamak üzereydi. Kız, elini çenesinden çekti ve konuşmaya başladı.

"Aramıza hoş geldin. Benim adım Gül. Üç yıldır buradayım. Başta zor. Ama alışırsın yakında." dedi ve gülümsedi. "Korkma. Ben yanında olacağım." dedi. Tutku, bir şey demeden başını eğdi tekrar. O da alışmayı umuyordu.

Yatağında uzandı ve camdan bakmaya başladı. Annesi ve babası melek olmuştu ve gökyüzündelerdi belki de. Gözlerinden yaşlar süzülürken, gözlerini kapattı ve uyumaya çalıştı.
...

Tutku, gözlerinden yaşlar süzülürken, çocukluğundaki gibi yaptı ve uyumaya çalıştı. Ne zaman korksa ya da üzülse, en iyi bildiği kaçış yolunu deniyordu. Şimdi yine aynısını yapıyordu. Uyku, bir şeyleri unutturuyordu. Kısa bir süre olsa da...

YASAK TUTKU (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin