0.5

9 1 0
                                    

Herkese merhaba. Bölümler çok koşa olabiliyor, diğer bölümün gelmesi de biraz uzun sürüyor ama artık bölümleri hem uzun hem de daha koşa sürede yayınlamaya çalışacağım.

Sevgilerle💕

  Rüya görmek için uyumak mı gerekir? Gerçekler bazen bir masaldan farkız olamaz mı? Hani kabus gördükten sonra su içince düzelirdi, geçerdi korkumuz? Yoksa tüm korkulara rağmen rüya mı, kabus mu anlamayacığına rağmen, uykuya aşık aptal bir prensesi bir bardak su ile kaldırabilen bir prens mi gerekir?

  Üç gündür uyuyan bir güzelden farksızdım, tek eksiğim beni öperek uyandıran bir prensim yoktu.
Gözlerimi öylece tavana sabitlemiş, hayatımı sorguluyordum. Yediğim kazık, beni hırslandırmıştı. Kendi aptallığıma yanıyordum ama, içimde bitmek bilmeyen bir ateş yanıyordu, intikam almak, beni bu duruma sokan herkesten acısını fazlasıyla çıkaracağımı biliyordum. Çünkü ben Dora Saral'ım.

  Peki gerçekten öyle miyim? Dora Saral mıyım ben?

  Vural'ın sözlerinin aklımın derinliklerinde yer edinmesini hiç istemezdim, ama en hassas olduğum noktadan vurmuştu beni. Tek ailemden. Babamdan.

  Elbette gerçek ailemi merak ediyordum, araştırıyordum. Ama beni sormayan, merak etmeyen biri için daha fazla efor harcamamam gerektiğini kabulleneli çok olmuştu.

  Başımı sağa döndürdüğümde babamın yatağımın yanındaki küçük koltukta uyuya kaldığını gördüm. En son ben küçükken, beni yanına ilk aldığı zamanlar birlikte uyurduk. Aradan yıllar geçmişti, ama benim için olan sevgisi asla değişmemişti. Beni kurtaracağını da elbette biliyordum.

  Odamın kapısı aniden açıldığında gözlerimi kapıdan ayırmadım. Merih içeriye girer girmez bağırmaya başladı. "Dora uyandı! Dora uyandı!"
  Babam refleks olarak hızlıca oturduğu yerden kalktı, önce ellerini saçlarımda gezdirdi ardından ateşime baktı sonra da derin bir nefes aldı.

Onu ilk defa bu kadar endişeli ve korkmuş görüyordum.

Merih'in bağırmasıyla herkes odama gelmişti. "Bi an hiç uyanmazsın sandım!" Dedi Ayza yanıma gelip bana sarılarak. Ayza'nın sıkı sarılması kemiklerimin sızlamasına neden olmuştu.

"Gerçekten sana bir şey olucak diye çok korktuk." Dedi Ayza sarılmaya devam ederek.
"Genelleme yapmadan konuşsak daha iyi olur Ayza'cığım!" Dedi Bige kollarını göğsünde birleştirerek. "En çokta Bige korktu ölüceksin diye, sen uyurken o dua ediyordu uyanasın diye."

Bige koltuğun üstündeki yastığı Ayza'ya fırlatmıştı. "Bir daha benden izinsiz sakın düşüncelerimi okuma!" Bige'nin bile benim için endişeleneceğini tahmin etmemiştim.

"Hani bana teşekkür?" Dedi Merih yanıma gelerek, yatağımın kenarına oturup. "Ne teşekkürü?" Diye sordum Merih'e. "Seni ben kurtardım, ben olmasam şimdi çoktan tahtalı köyde can alıyordun!"

"Sen uyurken başımızı yedi, 'onu ben buldum kurtulacak' diye." Dedi Kutay. "Aramıza dönmene çok sevindim, sevindik. Bir an önce toparlanman lazım ayrıca, çünkü büyük bir kaosun ortasına çadır kurmuş durumdayız. Alev almamız an meselesi." Diye devam etti Kutay.

Tam ağzımı açmış neyin kaosu olduğunu sorucaktım ki Yenal lafımı bölmüştü. "Verda, elbette onu iyileştirdiğin için ondan teşekkür beklemiyorduk. Ama babasını öldürdüğümüz için o da bize saldırıyor. Gönenç abi ne kadar destek adam varsa herkesi kapıya dikti. Sen kendini toparlayana kadar da tedbiri aksatmıcaz."

Vural'ı öldürmüşlerdi. Peki ya Ateş? Umarım onu öldürememişlerdir. Çünkü ona uygulayacağım bir intikamım var. Beni bu hale getirdiği için elbette kolay yoldan ölemezdi.

Melekler ve ŞeytanlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin