5.Bölüm

173 8 0
                                    

Yaşayanlar ve Yaşananlar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yaşayanlar ve Yaşananlar


"Hazırlıklar nasıl gidiyor?"
Ahırdan Hipnoz'un yanından çıkmıştık ve ana binaya doğru yürüyorduk.

"Askerler eşyalarını toplamak üzere asker ocağına gittiler. Hizmetliler Ares'in eşyalarını ve gerekli başka şeyleri topluyorlar. "
"Sen neden toplanmak yerine buralarda dolaşıyorsun." dedim ve koluna hafifçe vurdum.

"Ben her zaman gitmeye hazırım biliyorsun." dedi. Diğerlerinin aksine Mars'ın silahları daha küçük daha kolay taşınabilir silahlardı çünkü kralın muhafızı olmanın yanısıra o bir süikastçiydi. İşi kenarda köşede gizlenmek, kimsenin görmediklerini görmek, sinsice yaklaşmak ve sessizce işini halletmekti. Kralı da uzaktan takip eder arkasını kollar ve ona tuzak kurulup kurulmadığını kontrol ederdi. İşinde de oldukça iyi olduğunu kabul etmeliyim.

Burada tanıdığım süikastçi eğitimi alan tek kişi değildi ama tanıdığım tek süikastçiydi. Saklandığında bulamadığım ve sinsice yaklaştığında fark edemediğim tek kişiydi.

Her bir insan vücutlarından farklı boyutlarda farklı şekillerde enerjiler yayardı ve ben bunu hissedebiliyordum. Ay'ın ve Yıldızlar'ın hediyesinden sadece biri olan bu özelliğimi kullanmaktaysa yalnızca Mars üzerinde zorlanıyordum. Karşımda olduğunda enerjisi gayet açıktaydı. Ondan kıvrılarak havada dolaşıyor ve bana geliyordu. Tatlı yumuşak bir esinti sadeliğinde ama en kurak kışın sertliğindeydi. Enerjisi etrafına adeta kendisini korumak için bir kalkan örüyordu. İnsanların ona yaklaşmasını engelleyen, insanların ondan korkmasını ve geri çekilmesini sağlayan bir kalkan. Eğer çocukluğumuz beraber geçmiş olmasaydı belki benim bile kalkanın altından sızıp gelen tatlı meltemi farketmem mümkün olmazdı.

Mars bir şekilde enerjisini kontrol ediyordu. İnsanlara görmelerini istediğini gösterme gücüne sahipti ama bunu nasıl yaptığını o bile bilmiyordu. Ona bunu nasıl yaptığını sorduğumda "Ne enerjisi?" diyerek yüzüme delirmişim gibi bakmıştı. O gün bunu yalnızca benim görebildiğimi anlamıştım. Onun ise bunu bilmeden ve çocukluğundan gelen bir alışkanlık olarak yaptığına inanıyordum. Hayatı boyunca insanları kandırmanın, kandırmak zorunda kalmanın getirdiği doğal yeteneği olmalıydı. Ama yine de bir türlü nasıl olup da saklandığında belki de dibimde olmasına rağmen enerjisinin bana ulaşmasını engelleyip varlığını gizlediğini çözememiştim.

"Sen hazır mısın?"

"Eşyalarımı henüz toplamadım." dedim kısaca. Akşam bir kaç saatte halledemeyeceğim bir şey değildi.

"Hayır," dedi hemen. "Ondan bahsetmiyorum. Gitmeye hazır mısın?"

Yüzünü çevirip tepkimi görmek istermiş gibi dikkatlice yüzümü inceliyordu.

"Neden hazır olmayacakmışım." dedim geçiştirerek. Sorusunu da ana konusunu da anlamıştım ama bu hakkında konuşmak istediğim üzerinde durmak istediğim bir soru değildi.

Gece: Karanlığın PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin