Alev
"Orman yolunu kullanmalıyız."
Handan ayrıldığımızdan bu yana günler geçmişti. Sarena'nın sınırlarına dayanmıştık. Gece olmadan kuytu bir yerde kamp kurmuştuk ve uzun süredir nereden gideceğimizi tartışıyorduk. Önümüzde üç yol ayrımı vardı. İkisi Sarena köylerinden birisi de ormandan geçiyordu."Kesinlikle katılmıyorum." dedi Raros. On seçilmiş komutan, Mars, ben ve Prens büyük çadırda bir haritanın başında toplanmıştık. Raros parmağıyla ormanın içini gösterdi.
"Barbarlar biz daha adımımızı atar atmaz başımıza üşüşürler."
Ormanda yaşayan ve vahşi yaşamda hayatlarını sürdüren devlete vergi vermek yerine ormandan geçen yol bilmez izcileri soyan eski Sarena halkına, medeniyetten uzak kabile hayatı yaşayan bir toplum oldukları için herkes barbar diye sesleniyordu.İşaret parmağımı köylerde gezdirdim. "Buralar işçi sınıfın köyleri. Tarlaların büyük bir kısmı bu köylere ait. Etrafta ağaç yok. Açık bir yol ve bir ova tarla arasında iki yüz kişiyle dikkat çekmeden geçmemiz imkansız. Bu insanların kaybedecek hiçbir şeyleri yok ve kralın soyundan birini gördükleri anda öldürmek için varlarını yoklarını ortaya koyarlar. Krala çalıştığımız için bile aynı şeyi bize de yapabilirler. Ve sayıca barbarların en az on katılar."
"Açlıktan çelimsiz düşmüş bir avuç insanı bertaraf edebiliriz." dedi başka bir komutan. Başımı onaylamaz şekilde salladım.
Bir avuç bile olsa çaresizliğin karşısında kimse duramazdı.
"Halk zaten açlıktan ölüyor. Eğer askerler de öldürmeye başlarsa ortada şehir falan kalmaz. Ayrıca gücümü ne olursa olsun çaresiz insanlar üzerinde kullanmam ve aynı tutumu size de tavsiye ederim komutan." adam açık kahverengi gözleriyle bir an düşünür gibi boşluğa daldı ve sonra hemen geri döndü."Barbarlar iki yüz kişilik bir orduyla baş edebilecek kadar kalabalık değiller. Kıtlık onları da vurdu ve onlar da nüfus kaybetti. Bu yüzden halktan daha az tehlike arz ediyorlar. Ayrıca orman yolunu kullanmazsak yol iki gün daha uzar ve bunun için yeterli erzak yok."
"Halkın silahı ve düzeni yok Gece. Barbarlarsa yıllardır bu yoldan geçenlere süikast düzenliyorlar ve ormanı bizden iyi biliyorlar. Askerleri tehlikeye atamazsın."
Raros hışımla parlayan mavi gözlerini üstüme dikmişti. İsteğinde ısrarcıydı ve anlaşılan diğer komutanlar da onunla aynı fikirdeydi ama köylerin içinden geçmek gözümde aptallıktan başka bir şey değildi. Tüm Sarena prensin geldiğini öğrenecek ve en iyi ihtimalle şatoya dayanacaklardı. Oysa Prens kimsenin haberi olmadan şatoya yerleşirse bir umut olabilirdi. Sarena'yı Zeus'un elinden kurtarmanın tek yolu babasından daha adil olduğuna inanmak istediğim oğlunun eline bırakmaktı ve eğer ona bir şey olursa bu insanlar için umut kalmazdı. On komutan aynı baskıyla bana bakıyordu ve anlaşılan hiçbiri benim gördüğümü görmüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece: Karanlığın Prensesi
FantasiTarihlerin öncesinde, zamanın gerisinde bir nefes kadar yakın bir nefes kadar uzak olan diyarda karanlık insanlığa kızını bağışladı. Kendi halinde yaşayan bir krallıkta karanlığın hediyesi, ayın ve yıldızların güçleriyle donanmış güzeller güzeli bir...