19.Bölüm

152 7 0
                                    

Hırsız

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hırsız


Hipnoz'u yularından tutup terzinin girişinde uygun bir yere bağladım. Dün geceden sonra buraya tekrar gelmek bu sefer garip hissetmemi sağlamıştı. Leo zindanda sorgulanmayı beklerken halasını selamlamalı ve hiçbir şey yokmuş gibi davranmalıydım.

Prensten kalan siyah pelerinle, prensin bu sabah verdiği yeni siyah elbisenin önünü kapattım ve içeriye girdim. Marisa yine eski yerinde oturmuş elindeki kumaşı dikiyordu. İçeri girdiğimi farkedince başını kaldırdı ve elinden geldiğince gülümsedi ama pek mutlu gibi durmuyordu.

"Günaydın, erkencisin."

Sabah güneşiyle birlikte şehre inmiştim. Bu gün yapılacak bir sürü işim vardı ve bu kıyafetleri çabucak almam gerekiyordu. Açıkçası dükkanın açık olduğundan bile emin değildim ama neyse ki şansım yaver gitmişti.

"Gemiye yetişmem gerek." dedim mahçup gibi davranarak. Kapıdan girdiğim anda sanki tekrar o uzun yoldan gelen Sarkovian kız olmuştum.

"Ah, elbette." dedi alelacele. Sanki acelem olduğunu yeni farketmiş gibiydi. Oturduğu yerden kalktı ve ince kollarıyla uzanıp diğer masasına koyduğu çantamı ve yanında başka bir çantayı uzattı.

"Yolculukta kullanmayı sevmediğini söylemiştin ama yine de sana çok yakışacaklarına eminim. Sana benim hediyem olsunlar lütfen kabul et."

Neyden bahsettiğini anlamak için çantanın içine baktım. Bir kaç tane elbise vardı. Başımı kaldırıp Marisa'ya baktım ve itiraz etmek istedim ama çantayı kabul etmem için gözlerimin içine bakıyordu. Bir şey söylemedim ve giymeyeceğimi bile bile kabul ettim.

"Teşekkür ederim Marisa. Peki borcum ne kadar?"

"Buralarda paranın pek değeri yok güzel kızım. Bunları benim hediyem olarak kabul et."

Elbette yoktu. Külçe külçe altınları bile olsa alabilecekleri yiyecek hiçbir şey yoktu. Yalnızca belki biraz şarap ya da karın doyurmayan eşyalar vardı ama bu insanların ihtiyacı olan tek şey yoktu. Şimdilik...

"Senden tek bir şey isteyebilirim. Biliyorsan Leo'nun nerede olduğunu söyleyebilir misin?"

Bir anlığına duraksayarak ona baktım.

"Leo seninle gittikten sonra bir daha geri gelmedi. Akşamları dışarısı tehlikeli olur. Başının belaya girmesinden korkuyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?"

Leo belanın ta kendisi Marisa.
"İlk kez mi böyle yapıyor?"

Beni başıyla onayladı. "Her sabah gün doğmadan gelir kahvaltıya katılırdı ama bu gün gelmedi. Kızıma evini de kontrol ettirdim ama orada da yokmuş."

Uzanıp çantamdan yavaşça altın kesesini çıkardım. "Dün akşam yanımdan ayrıldıktan sonra onu bir daha görmedim. Senin yanına gideceğini söyledi."

Gece: Karanlığın PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin