Başladığınız tarihi ve saati buraya yazar mısınız? Benim için güzel bir hatıra olur🧚🏻♀️🧚🏻İclal'den...
Büyük tahtanın önünde duran profesörüme gözlerim iliştiğinde gür ses tonunu duydum."Bugünlük bu kadar arkadaşlar, çıkabilirsiniz."
Derin bir nefes vererek kafamı salladım. Ders sonunda bitmişti. İki buçuk saatlik dersin bir buçuk saattinde uyusam bile gene de oldukça yorulmuştum.
Çantamı toplayıp adımlarımı kapıya doğru attığım sıra da profesörün sesi kulağıma ilişti.
"İclal, derslerime biraz daha ilgi göstermeni istiyorum. Bunu yapamazsan, bu dersten geçmen çok zor olacak."
Duyduğum cümleler karşısında bıkkınlıkla iç çektim. Okulumu uzatmak istemiyordum. Diğer derslerimde oldukça başarılıydım ama bu dersi kesinlikle ve kesinlikle yapamıyordum. Karşımdaki adama birkaç şey söyledikten sonra sınıftan çıktım.
Üniversitenin bahçesine doğru ilerlediğim sıra da arkamdan çok tanıdık bir ses duydum.
"Bebeğim, sonunda çıkabildin."
Sesin sahibine doğru döndüm. Bir süredir ilişkim olan genç asama baktım. Hiçbir şey söylemeden ilerledim ve kollarının arasına girdim.
"O adamdan gerçekten nefret ediyorum."
Bunu söylediğimde Gökay'ın kıkırdayan ses tonu kulağıma ilişti. Kollarıyla beni daha çok sardı.
"Biliyorum, biliyorum..." Dedi.
Ardından konuşmaya devam etti,
"Vaktin varsa, bir kahve içelim mi?"
Sorduğu soruyla kafamı salladım. Bunu çok istiyordum.
Her zaman gittiğimiz cafeye doğru ilerlemeye başladık. Gökay'la yaklaşık altı aydır bir ilişkimiz vardı. O son sınıftı ben ise daha ikinci sınıftım. Ortak arkadaşlarımız sayesinde tanışmıştık. Tanıştığımızda daha önceki ilişkimi henüz atlamamış bir haldeydim. Şu ana kadar iki tane ilişkim olmuştu ve ilki beni gerçekten çok kötü etkilemişti. Gökay'la ise gerçekten çok mutluydum. Onunla çok güzel vakit geçirebiliyordum.
Kahvelerimiz geldiğinde gözlerim büyüdü. Bir an önce önümdeki kahveyi yudumlamak istiyordum. Fakat asla sıcaklığı gitmeden önce içemiyordum. Gökay, bu halime gülümsedi ve masanın üstündeki ellerimi ellerinin arasına alarak beni çok şaşırtacak bir cümle kurdu.
"Seni bugün ailemle tanıştırmak istiyorum."
Kurduğu cümleyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Paniklediğimde ellerim titrerdi ve şu anda titriyorlardı. Gökay, usulca ellerimi okşadı. Gökay'ın öz babası o daha bebekken ölmüştü ve onu üvey babası büyütmüştü.
"Seni gerçekten ailemle tanıştırmak istiyorum." Dedi.
Buna hazır değildim ki? Bunu yapamazdım. Gözümdeki korkuyu ve endişeyi görüp konuşmaya başladı.
"Ailem gerçekten endişelenmeni gerektirecek insanlar değil. Birkaç yıl önce boşandılar ama hala birbirleriyle gençler gibi şakalaşıp, her konu da birbirlerine yardımcı oluyorlar. Sana kesinlikle bayılırlar ve sen de onları çok seversin bundan eminim."
Duyduğum cümleler beni birazcık rahatlatsa da hala çok gerginim.
"Gökay... Yapabilir miyim bilmiyorum." Dedim.
Güven verici bakışlarıyla kafasını salladı.
"Yapabilirsin." Dedi.
*
Üzerime geçirdiğim deri ceketimden sonra dalgalı saçlarımı ellerimle düzeltim. Güzel gözüküyordum ama sevgilimin ailesiyle tanışmak için uygun bir kombin miydi bilmiyordum o yüzden deri ceketimi çıkararak yatağın üstünde duran beyaz ince montumu üstüme giydim. Çok daha iyi ve uygun gözüktüğümü düşündüğüm sıra da telefonum çaldı. Arayan kişi Gökay'dı...
Gökay, evimin aşağısında olduğunu söylediğinde ayakkabılarımı ayağıma geçirerek evden çıktım. Vücudumu şimdiden terler basmaya başlamıştı.
Gökay, arabayı durduğunda evlerine geldiğimizi anlamıştım. Kafamı aşağıya eğerek ellerime baktım. Bu sıra da ellerini, ellerime götürerek gülümsedi.
"Hazır olduğunda içeri gireriz, acele etmene gerek yok."
Beni çok iyi anlıyordu. Her zaman beni çok iyi anlamıştı. Bana kimsenin yaklaşmadığı kadar büyük bir sevgiyle yaklaşmıştı. Onun güven dolu çıkan sesi ve gözleriyle kafamı salladım.
"Girebiliriz, hazırım."
Gerçekten artık hazırdım. Endişemi ve heyecanımı bir kenara bırakmaya çalıştım. Sevgilimin elini tuttum ve evin kapısına doğru adımladım.
Gökay, kapıyı çaldıktan kısa bir süre sonra kapı açıldı. Karşımda çok güzel bir kadın duruyordu. Siyah saçları ve yeşil parıldayan gözleriyle gerçekten çok güzel bir kadındı.
"Sen İclal olmalısın, ben Gökay'ın annesiyim."
Kadın bana elini uzattığında kibarca elimi uzattım.
"İçeri gel lütfen."
Hep beraber içeriye girdik. Evleri gözümü kamaştıracak kadar büyüktü. Gökay'ın babası içeride bizi bekliyordu. Elimi sıkı sıkı tutuyordu ve bu bana güven veriyordu. Çok fazla güven veriyordu.
Salona doğru ilerlediğimizde bize sırtı dönük oturan bir adam gördüm.
"Geldiniz mi?"
Tanıdığım sesi duyduğumda kaşlarım çatıldı. Gökay'ın babası ayağa kalkıp bize doğru döndüğünde neredeyse düşecek gibi oldum. Bora...
*
Giriş bölümü olduğu için kısa tutmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bağlılık | Daddy İssues
Cerita PendekGördüğüm manzarayla olduğum yerde kala kaldım. Bu o muydu? Sevgilimin babası... #daddyissues