9. Bölüm

4.7K 338 52
                                    

Yeniden merhaba. İçime sinmedi, bir bölüm daha atmak istedim.

Keyifle okuyun.

⛓️

26 Eylül 2022

Geçmiş, bir kambur gibi insanın yükü olurmuş. Bu yük kimi zaman insanın sırtında, kimi zaman kalbinde olurmuş.

Öyle bir yük ki hem sırtım hem kalbim eziliyor. Öyle bir yük ki ne sırtımdan ne kalbimden atamıyorum. Öyle bir yük ki hem sırtımdakini hem kalbimdekini tüm ağrısına sızısına rağmen sevmeye devam ediyorum.

Köyün meydanına kurulan pazara giderken bakışlarım dalgındı. Düşünüyordum, her şeyi enine boyuna düşünüyordum.

Burada olduğumu nereden öğrenmişti bilmiyorum ama Koray abiyi mahallede komşulara beni tarif ederken duymuştum. Zaten şifacı denilince evimiz tarif edilirdi, buraya gelmesi de beni sorması da onu amacına ulaştırdı fakat ben ona bakarken onu dinlerken hep geçen seneye savruldum durdum.

Bana Yiğit'in babamı öldürtmek suçuyla hapiste olduğunu söylemese belki annem şu an yaşıyor olacaktı. Belki ailemden kalan son kişiyle aramızda böyle uçurumlar olmayacaktı. Koray abi bencillik yapmış beni kendime getirmek istersen beni kendime düşman etmişti.

Şimdi de köşe başında ayağını yere sürterek etrafına bakınması beni beklediğindendi. Onu eve almıyordum, onunla konuşmuyordum ama bazı otlar ve tozlar için pazara gittiğimi herkes biliyordu. Onun da bunu öğrenmesi ve şimdi de kullanması hiç şüphesiz bundandı.

Pazara gitmek için önünden geçmem lazımdı, ben başımı önüme çevirip yürürken beni fark etmesiyle duruşu değişti ve hızlıca yanıma gelerek benimle birlikte yürümeye başladı.

"Günaydın Meva," dedi gülümseyerek. "Nasılsın?"

Başımı sola çevirip sertçe gözlerine baktım. "Soruyor musun?" dedim kulaklarıma inanamaz gibi. Hata yapıyordum aslında cevap bile vermemem lazımdı ama duramıyordum cevap veriyordum. Başımı yeniden önüme çevirip bu defa kendimi tutmaya çalıştım. Ne derse desin tepki vermemem benim yararıma olacaktı.

"Mert seni görmek istiyor," dedi. "Nerede olduğunu bildiğimi söylemedim ama çok çaresiz."

Cevap vermedim ama içimin sızlamasının da önüne geçemedim. İnsan kendi kanına canına da küs kalamıyordu hiç. Esasen küslük değildi bu, abim acıdan diline gelen ne varsa söylüyordu ama o sözlerinin beni nasıl yaralandığını çok geç fark ediyordu.

"Korhan zor sakinleştiriyor Meva, izin ver seni ona götüreyim. Abin içinde kolay değil hiçbir şey, onu da anla."

"Onu anla, buna hak ver, şuna sus... Benmiyim ya herkesin hedef tahtası?" Adımlarım da durdu, ikimiz karşılıklı yolun ortasında durduk öyle. "Benimde babamdı, benimde annemdi, benimde sevdiğim adamdı," dedim duymaktan hoşlanmasa da söyledim. "Bende acı çektim, bende süründüm, bende yaşadım ya aynılarını üstelik ondan daha kötüsünü. Ben kendime suçlu aramazken abim bana bunu yaptı, beni suçladı." Yakamı silker gibi yaptım. "Ben artık suçlanmaktan bıktım. Kimseyle ne görüşmek ne konuşmak, istemiyorum Koray abi." Bazı şeyler değişse de benim ona abi demem hiç şüphesiz değişmeyecekti ve gözlerinde en çok bunun değişmesini istediğini görüyordum. "Bence sende artık sal abi, zaten hayatınızın ortasına yıldırım gibi düştük, artık bizi bırakın. Ben başımın çaresine bakıyorum, gayette iyiyim. Kimseye de ihtiyacım yok, söylersin."

Yanından geçip yürümeye devam ettim. Çok geçmeden yeniden hareketlendi yanıma yetişti ama bu defa daha sessizdi. Köy yolunda yürürken kaç kişi selam verdi, kaç kişi yanıma gelip derdini anlatmaya çalıştı. Ben alışmıştım ama Koray abinin şaşkınlığının farkındaydım.

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin