23. Bölüm

2.8K 211 35
                                    

Merhaba, aylar sonunda nihayet gelebildim.

Hepinizden çok özür dilerim, gerçekten bu sözleri söylerken çok samimiyim ve büyük bir utanç içindeyim. Asla yapıma uygun bir durum değil habersizce bekletmek. Sadece hayat telaşı, aman diğer hikayeyi bitireyim vs derken süre sandığımın çok ilerisinde ilerledi ve bizi bu son duruma getirdi.

Bölümü okumadan önce geçmiş bölümlere göz atabilirsiniz. Karakterleri unutursanız ve sorarsanız size cevap vermek için burada olacağım. En son düğün yapılacaktı ve bölüm orada bitmişti. Şimdi düğünümüz var ve bu sayede katili de bileğindeki bıçak yarasından bulmaya çalışacağız.

Bu kadar uzun süre ara verdim fakat, şunu da belirtmek isterim. Hüküm'ün de çok fazla yolu kalmadı. Katil bulunacak bildiğiniz üzere, sonrasında yaşanılacak olaylar örgüsüne yer vereceğim ve bitecek. Bölüm sayısı biçmek istemiyorum fakat epey az kaldığını da bilelim.

Sizlere keyifli okumalar diliyorum.

⛓️

"Meva?"

Yiğit'in sesini duymak bakışlarımı gelinliğin üzerinden çekmemi sağladı. Betül ablaya tamda ona yaraşır cinsten; A kesim, omuzlarından ince bileklerine dek dantelli, dekoltesiz olmasına rağmen ince belini gözler önüne serecek oldukça şık bir gelinlik almıştık. Bugün onu giymek için hazırlanıyordu aşağıda ve ben kendimi birden bire onun odasında gardıropun kapağında asılı olan gelinliğine bakarken bulmuştum.

"Sevgilim," diyerek gelinliğe sırtımı döndüm. Bu eylem aslında oldukça sıradan olduğu halde gerçekte kendi gelinliğime sırtımı döndüğüm, buralardan çekip gittiğim bir kez daha yüzüme tokat gibi çarptı. Abimin heyecanını ve gerginliğini günlerdir onunla beraber paylaşıyorduk fakat ben; bu hissi Yiğit'in elinden söküp aldığım için kahroluyordum. "Gelsene," diye devam ettim ona gel dememe rağmen ona doğru adımlarken. "Ben de son hazırlıklara bakıyordum."

Geride bıraktığım gelinliğe bakış attı ardından yeşil gözleri gözlerimde durdu. Bakışlarından ne hissettiğini okuyordum ve ilk kez onu bu kadar tanıyor olmama bir değil bin kez lanet ediyordum. Zira gözlerinde gördüğüm acı bana fiziksel bir acının bin katını yaşatıyordu. Orada gördüğüm hayal kırıklığı, yarım kalmış hayeller benim nefes almamı zorlaştırıyordu.

"Kapı açıktı," dedi dalgın ses tonuyla. Sanki neden burada olduğunu unutmuş gibi yüzüme baktı bir süre. Başını önüne eğip sağ elini yüzüne doğru kaldırdı. Kaşının üstünü kaşırken kendine de zaman yaratmaya çalışıyordu. "Gidiyordum," dedi hâlâ başı önüne eğik durmaya devam ediyordu. "Seni görmeden gitmek istemedim."

Aramızda kalan son birkaç adımı hızlıca yok ettim. Elimi havalandırıp önce boynuna oradan da çenesine doğru hareket ettirdim avuç içimi. Gözleri kapanırken yüzü avuç içime sindi. Burnuna çektiği nefes benim avuç içimdi ve Yiğit bu kokuya bile hasretti.

"Her şey yoluna girecek," dedim büyük bir inançla. Onu kandırmıyordum ve asla kandırmazdım. Bu akşam her kimse bileğinde bıçak yarası olan o adam, bulacaktık. Yürekten inandığım bir durumu onunla paylaşmakta ve onu rahatlatmakta bir sakınca yoktu zannımca. "Bu gece bir defter kapanacak..." Gözlerinin kenarına dokundum baş parmağımla. Gözlerini aralarken ıssız yeşil gözleri kendine yuva ararmış gibi gözlerimde durdu. Benim gözlerim, bedenim, ruhum onundu. "Bizim için yeni bir defter açılacak." İçine çektiği nefes umut doluydu. Artık bizimde yarım bırakmak zorunda kaldığımız her şeyi tamamlamamız lazımdı.

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin