16. Bölüm

4.2K 278 60
                                    

Selammmm. Yeniden ben geldim. Beni bilen bilir, elimde stok varsa asla bitirmeden rahat edemem.

Çok kırgın bir yerde bitti, bir de bu bölüm için ekstra heyecanlıyım o yüzden hızlıca size atmak istedim.

Bugün size iki bölüm yolluyorum, ayrı kaldığımız iki ayın karşılığı olmaz belki ancak bunu yine de yapıyorum. Sizler de bol bol yorum yaparak beni motive edebilirsiniz. İstediğinizde neler yapabildiğinizi çok iyi biliyorum o yüzden beni kırmayın olur mu? Bu bölüm yorumlarla şenlensin.

Keyifle okumanız dileğiyle.

⛓️

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

⛓️

Arabanın içinde sessizliğimize devam ederken Yiğit yeniden beni şaşırtacak bir şey yaptı. Ne mahalleye döndü ne de evimize. Yiğit arabayı ikimizin sık sık geldiği ve ilk kez dudaklarımızın kavuştuğu bu yere bizi getirdi çünkü iyileşmemiz lazımdı. İyileşmek isterken de birbirimize dokunmamız, şifayı birbirimizde bulmamız. Ancak biz henüz dudaklarımızın arasına giren 2 yıl 4 ayın acısını bile çıkaramamıştık.

Arabayı durdurduğunda öne doğru kaydırdı bedenini ve kendine daha rahat bir pozisyon elde etti. Direksiyondan düşen elleri dizlerinin üzerinde konumlandığında boğazını temizleyerek gözlerini kapattı. Kendine gelmeye çalışır gibiydi tavrı.

Ona uyum sağlayarak bedenimi sola doğru döndürdüm. Koltuğa başımı yaslayıp onu izlerken parmak uçlarım karıncalanıyordu. O gözlerini kapatmış dinlenirken benim gözümün önünden geçen sayfalarla seneler öncesine savruldum.

Arabanın kapısını sertçe kapatıp indiğimde kıvırcık saçlarımı geriye doğru attım. Az daha yolup atacaktım sinirim tepemdeydi ve yanımdaki adam da sinirime sinir katmakta bir numaraydı.

"Ne bu tavırlar ya?" diyerek karşıma geçti. Bir elini kaldırmış beni işaret ederek kaşlarını çatıyor, aklına gelenlerle yüzü buruşuyordu.

"Yiğit git başımdan!" diye söylendim. Burnumdan aldığım nefes yetmiyor, ağzımı açsam ve içime kocaman bir nefes çeksem o bile yetersizmiş gibi hissettiriyordu. Üzerimdeki beyaz gömleği parçalayacaktım şimdi.

"Kızım senin kafan mı güzel?" dedi dik bir tavırla. Yaşının getirdiği bir delikanlılığı vardı ancak benimde ondan arta kalır yanımın olmadığını her daim unutuyordu. "Ne bu tavırlar, neye bu isyan?" dedi iyice çileden çıkarak. "Ben sana beni bekle demedim mi?"

"Otur dediğinde oturacak kalk dediğinde kalkacak bir kadın arıyorsan yanlış kapı!" diye bağırdım. Parmağımı üzerine doğru sallayarak kafasına kazır gibi devam ettim. "Ben senin bir adım arkanda duracak birisi değilim, Yiğit! Ya yanında dururum ya önünde, bana emir falan veremez kimse!"

HÜKÜM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin