4

1.1K 104 63
                                    

19.02.2023

Ben 8. bölüme kadar yazdım ama düzenlemek gerekiyor o yüzden bugün, yarın ve pazar birer bölüm atacağım. Unutmamak için de alarm kurmam gerek. Eğer unutursam da pazartesiye kayar gerekirse birkaç bölümü birden atarım.

İyi okumalar

İnsan bir melek midir? Çocuklar, yaşlılar, belki gençler? İnsanlar için melek kelimesini kullanmak biraz aşırı sanki. Yaşı küçük de olsa bir çocuk aklınıza gelmeyecek kötülükleri yapabilir, bir yetişkin o zamana kadar hiç yalan bile söylememiş olabilir. Yine de insan her şeye rağmen melek kadar saf, şeytan kadar kötü olamaz. Yani insan ne melek ne şeytandır, içinde iyiliği ve kötülüğü barındıran bir 'karışım'dır sadece. Bebekler, çocuklar, yetişkinler, yaşlılar da öyledir çünkü her biri 'yaş'ına rağmen insan kategorisinden ayrılmaz.

Jimin de hiçbir zaman melek olmadı, şeytan kadar kötü de değildi tabii ki. 'İyi' biri sayılabilirdi ama kalbi tamamen saf beyazdan oluşmadı. Tam orada küçük siyahlıklar da vardı.

Şimdi o kızla ilgili kafasında kurduğu vahşice planlar da kalbindeki siyah noktalardan ötürüydü. En azından abartmasını durduracak beyazlığı da içinde taşıyordu.

'Bayıltana kadar sikmiş' sözü onu o kadar sinirlendirmişti ki kalbi tamamen kararabilirdi. Yine de kendisini çok hızlı atan kalbine rağmen dizginledi. Kurduna kalsa onu şuracıkta parçalamıştı, kendisi ise sakinleşmek için derin nefesler almakla meşguldü krala ve kendisine ait olan odada.

Dışarıdaki sakinliğinden eser kalmamış bir haldeyken kıracak ve sinirlerini boşaltabileceği bir şeyler aradı. Bulamayınca elini iyice sıkıp tırnaklarını avcuna geçirdi. Yaşadığı acı onu tatmin edip sakinleştirmeye başlarken gülümsedi. Şu an biri onu görse deli diyebilirdi ama o sadece kendisini yatıştırıyordu. 'İyi ki Hoseok'a yalnız kalmak istediğimi söyledim, yoksa benden korkardı' derken kendi düşüncesine gülüyordu.

Eli sıkılı ne kadar kaldı bilmiyordu. Tırnakları hâla avcunu kanatırken kral içeri girdi. Kral dışarıdan oldukça sakin görünen omegaya baktı ama bunu tabii ki yememişti, biraz önce kalbinin yangın yeri gibi olduğunu hissettiği için bu duruşa inanması tamamen salak olduğunu gösterirdi.

"Ne söylediler de bu kadar kızdın?" diye sordu kral, sesi sadece meraklı geliyordu ve kesinlikle alaycı değildi. Onun kendisine açıkladılarına da kızmadığını düşündüğü için - Bu düşüncesinde kurdunun katkısı vardı- sormuştu bu soruyu. Omeganın ateşi ağırlayan gözlerinin içine bakarak cevabı bekledi.

"Bayıltana kadar sikmişsin beni." dedi Jimin. Biraz önce sakinleştiği için sesi daha normaldi hatta alaycı sayılabilirdi.

"Bunu takdir edersin ki hatırlayamıyorum." dedi Yoongi. Bu sefer Jimin gibi alaycıydı. "Ama istersen hatırlayabiliriz." dedi ve bir adım attığında Jimin'in rahat ifadesi kayboldu. Yoongi bunu Jimin'i sinirlendirmek için mi söyledi o an kimse bilemedi.

Jimin sakince konuştu.
"Gözünde onlar gibi görünüyorum yani."

Jimin biraz durdu ve aniden bağırdı.
"GÖZÜNDE ONLAR GİBİ GÖRÜNÜYORUM YANİ."

Kral genelde çoğu şeye şaşırmazdı ama bu omega geldiğinden beri çok şaşırır olmuştu. Bir insanın ruh hali nasıl bu kadar ani değişebilirdi? O bunu düşünürken Jimin ayağa kalktı ve kendisine cevap vermeyen kralın tam önüne yürüyüp tokat atmak için elini kaldırdı ama kalkan sol eli alfa tarafından durduruldu. İkisi de sinirliydi şimdi. Bir yandan dondurucu bir soğuk vardı aralarında, diğer yandan bir kıvılcım oluşmuştu.

Yoongi "Bu ne cüret?" diye bağırıp sinirini sesine de yansıtsa omeganın elini çok sıkmamak için kendiyle savaşıyordu.

Jimin o tokadı kendisine yaklaşmaya çalıştığı için atmaya çalışmıştı alfaya. O an bunun alay olma ihtimali bile umrunda olmamıştı. Sanki Suga'ya ihanet edecek gibi düşünmeye devam ediyordu. Karşısındaki alfanın ruh eşi olması umrunda değildi, alfanın düşündüğü, ima ettiği şeylerin yaşanma ihtimali imkansızdı.

Anam Cara-[YOONMİN] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin