17

549 60 14
                                    

18.03.2023

İyi okumalar

Yoongi son bir haftayı düşündü. Geçen günleri, takvimden eksilen zamanlar birbir aklına geldi. Jimin geleli bir ay geçmişti artık ama ilerleme yoktu aralarında.

Yoongi o gün kriz geçirmişti ama öyle böyle değildi. Sonra da Jimin sayesinde yatağa yatıp uyumuştu. Diğer günler ise bunun çok sözü edilmemişti. Jimin de daha çok ondan kaçıyor, boyun bölgesini de saklamayı unutmuyordu.

"Bu sana güvenmiyorum." deme şekliydi ve alfayı üzüyodu.

Jimin haklıydı. Kral bile olsa birini zorla mühürleme hakkı mı vardı? Hayır. Peki alkol aldı diye suçsuz muydu? Elbette hayır. Makamı ya da kendi iradesine bağlı sarhoşluğundan sonra yaptıkları da onun sorumluluğundaydı. Yine de özür dilemek istemiyordu Yoongi, dileyemezdi işte.

İnsan bazen suçlu olsa da özür kelimesini ağzına alamazdı. Diline zehir damlayacakmış gibi bu kelimeden kaçınır zehirden korunurdu. Ama asıl zehir özürde değil özür dilemeni gerektiren eylemindeydi. Ellerin günaha bulanır, belki dilini de suçuna ortak edersin, kirlenirsin baştan aşağı ama bir özür sarsar seni. En kötü şeyleri yapanlar bir özürden korkarlar işte. Bu korku mevki, yaş, cinsiyet fark etmeden herkese işleyebilir.

O korku Yoongi'nin damarlarında dolanıyordu. O korku sanki özür dilerse tüm itibarını kaybedecekmiş gibi zannettiren bir duyguydu. Hatanı kabul etme yüceliğini gösterirdin aslında da hata yaptığını kendi yüzüne vuracak olmak o yüceliği gölgede bırakırdı.

Yoongi bu yüzden özür dilemiyordu. Dilemezse dilemesindi. Jimin onun ağzından çıkacak iki kelimeyi beklemiyordu. O kelimeleri de duyamazdı zaten çünkü kendisini zorla mühürleyecek alfaya karşı kulaklarını sağır etmişti.

***

Kırmızılar içinde parlayan omega aynaya baktığı zaman görüntüsünden memnun oldu. İçindeki burukluğu dışa yansıtan gülümsemesiyle aynaya bakıp gözünden düşen yaşı takip etti. Elini hızla yanağına getirip ıslaklığı sildi ve biraz sesli bir şekilde burnunu çekti. Çıkan sese gülesi gelmişti sanki ama gülecek halde olmadığından mütevellit gülüşünü soldurup arkasında duran Hoseok'a baktı.

"Çok güzelsiniz."

"Sağ ol Hoseok."

"Ben nasıl olmuşum?" diye araya girdi Seokjin.

" Sen daima harikasın. Bunu biliyorsun zaten. "

" Elbettte biliyorum ama başkalarından duymak hoşuma gidiyor. "

Jimin kıkırdadı. Seokjin ona gülümsedi ama gülümserken Jimin'in yüzündeki tüm mimikleri inceliyordu.

Birden Jimin'e sarıldı. Biraz öyle kaldılar.

" Ne oldu Seokjin? "

Seokjin kulağına fısıldadı Jimin'in.

" Üzgünsün ama neden bilmiyorum. Anlatamayacak da gibisin, sormayacağım. Sadece yanındayım bunu bil yeterli. Başkalarının arasındaki durum bizi ilgilendirmiyor. Yardıma ihtiyacın olursa bana gelebilirsin. "

" Teşekkür ederim." dedi Jimin. Mutsuz olduğunu inkar etmedi. Neden edecekti ki? Gözleri tüm her şeyi açık ediyordu zaten.

"Gidelim artık efendim, bizi bekliyorlar."

Jimin odadan dışarı adım attı, Yoongi'yi gördü. Koluna girdi onun, sonra tören başladı.

Önemli kişilerin olduğu salona doğru yavaşça adımladıklarında ikisinde de bir heyecan vardı. Ama bu  heyecan içlerini kıpırdatmıyordu maalesef.

Anam Cara-[YOONMİN] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin