47

319 34 8
                                    

15.01.2024

Bir anda gelen istekle yemek sırasında bölüm atıyorum.

Ve diğer bölümler de bekliyor ama aklıma yeni fikirler gelir diye şimdilik atmıyorum.

Yazım yanlışı varsa siktir edin sonra düzeltirim.

İyi okumalar

Öylece çimenlerin üstünde kaygısızca oturan omegaya baktı alfa. Jimin sırtını ağacın gövdesine vermiş, bacaklarını da göle doğru uzattıktan sonra gölü izlemeye başlamıştı.

Yavaş yavaş güneş batarken insanın aklını başından alan kızıllığı izlemek istediklerinden soluğu burada almışlardı. Nasıl olsa ikisinin de bir işi yoktu. Gerçi Yoongi abisine yardım etse de eskisi gibi yoğun değildi. Başta bu durumu yadırgamıştı elbette ama şimdi omegasıyla daha rahat vakit geçiriyor olmak hoşuna gidiyordu.

Tam yanında duran omeganın omzuna başını koyduktan sonra omega da yanağını alfanın başına yasladı. Bir süre hiç konuşmadılar çünkü artık kelimelere de ihtiyaçları yoktu. Şu an ortamın güzelliğini dile dökmeye gerek var mıydı ki? Her şey açıktı zaten. Alfa omegasıyla yan yanaydı ve mutluydu. Yeterdi işte, fazlasına lüzum yoktu.

Ardından Yoongi Jimin'in bileklikli elini kaldırıp öptü. Daha ilk hayatlarında birbirlerini bulup verdikleri bileklik şimdi yine ikisinin de bileğinde sallanıyordu. Jimin öpücükle yine içinde kıpırtılar hissettiğinde "Seni Seviyorum." diye fısıldadı. Alfaya bunu söylemekten hiç çekinmiyordu. Neden çekinsindi ki zaten? O eşinin yokluğunu bir kere tatmıştı. Şimdi her anlarında onu sevdiğini tereddüt bile etmeden söyleyecekti.

Alfa duyduğu sözlerle gülümsedi. Artık Jimin'in kimi sevdiğini biliyordu. Kafasında hiçbir kuruntu kalmamıştı. Bu yüzden de kendisini sevdiğini söyleyen omegaya karşı surat asmıyor ya da düşünceli bir tavır takınmıyordu. Onun yerine önce gülümseyip sonra da elini sımsıkı sarıyordu şimdi yaptığı gibi.

İkisinin elleri birbirinden ayrılmaması gereken iki parça gibiydi sanki ve ikisi de böyle düşünüyordu. Beraber oldukları her an parmakları iç içe geçiyor, onunla beraber birbirlerine temas etmeden de duramıyorlardı. Bu tene doymak falan değildi, Yoongi omegasının her an ruhuna dokunup oraya ulaşma umuduyla ellerini omegasının teninden ayırmıyordu. Jimin de bundan memnundu sonuçta. Bedenleri tutkalla yapışmış gibi bir gezmeleri oldukça hoşuna gidiyordu.

Biraz zaman geçtikten sonra Yoongi omeganın çenesini kendine çevirdi. Önce omeganın gözlerinin içine baktı. Orada kendisini ve omeganın gözlerinin içindeki parıltıları görmek öyle hoşuna gidiyordu ki. İyice yaklaştı Jimin'e, sonra onun heyecandan sıklaşan nefeslerini yüzünde hissettiğinde gülümsedi, durmadı, burunları birbirine değdi. Son kez karşısındaki güzel gözlere bakıp gözlerini kapattı. Ellerinin altındaki çeneyi yavaşça okşarken hafifçe gülümsedi yeniden. Jimin ise sıklaşan nefesini düzene koymaya çalışsa da Yoongi'nin dokunuşuyla daha da dağıldı. Kalbi hiç durmayacak gibi hızlanıp yanakları allandı. O da gözlerini kapattı karşısında heyecanlanan adam gibi.

Gözleri kapalıyken bile birbirlerini görebilmek öyle güzeldi ki. Her an çıkacak bir kıvılcımda ikisi de yanacaktı, ateş birisini teğet geçmeyecekti ki ikisi de zaten bunu istemezdi. Ateşte yanmak zorundalarsa beraber yanarlardı. Bir süre ayrı gayrı kalmışken artık buna tahammülleri yoktu.

Yoongi yavaşça kalkıp Jimin'in alnını öperken fısıldadı tekrar "Seni Seviyorum." diye. Öptüğü beden titredi ama sarsılmadı. İçinde bir deprem olsa da bu yıkımları beraberinde getirmiyordu. Bu deprem betonu yarıp çıkan bir tohumun sarsıntısı gibiydi. Yeniden doğuşu anımsatıyordu.

Anam Cara-[YOONMİN] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin