O zaman bu bölüm kaç yıllık kurgu In the Night'ı kelimenin tam anlamıyla hortlatan M4N34TER 'e ithafen olsun. Güzel yorumların için çok teşekkürler balım, senin sayende Ale ve Ney'le tekrar buluşmak, tekrar onları yazmak bana iyi geldi 🤍Not: Evet, profilimde bir Barış Alper Yılmaz kurgusu var. İlgileniyorsanız bir bakın derim 🌸
.Ne olduğunu anlaması da, anlatmaya çalışması da oldukça güç. Fakat elimden geldiğince çabalayayım.
O an belki birkaç saniyeliğine bilincimi kaybettiğimden, kaybetmesem de ne olduğunu asla hatırlamadığım bir tür hafıza kopukluğuyla başa çıkmak zorunda kaldığımdan, emindim. Bir süre sonra tekrar herhangi bir şeyler hissedebilmeye başladığımda fark ettiğim ilk şey vücudumun aşağı bırakılıyor olduğuydu. Sırtım ve dizlerimin arkasındaki baskının vücudumu bir yere bırakıyordu.
Ayaklarım buz gibi, taştan bir yüzeyle buluştu ve popom da onları takip etti. Henüz irkilmekten başka bir tepki veremediğim için sesim çıkmadı. Hışırtı ve sürüklenme sesleri uzunca bir tünelin öteki ucundan yankılanıyormuşcasına yükseliyordu.
Uyuşmuş haldeydim.
Bir an sonra dizlerimin ve sırtımın arkasından kaybolan baskı, vücudumun yanına sürtünüp benden ayrılınca iki el canlandı zihnimde. Biri beni buraya getirmiş olmalıydı.
Ellerin dokonduğu yerlerde sinir bozucu bir karıncalanma baş gösteriyordu. Gözlerimi açacak gücü bulamadım. Kılımı kıpırdatacak halim yoktu. Bu yüzden konuşamıyordum da. Hoş, konuşabilsem diyecek bir şeyim de olmazdı herhalde. Zihnimin içi pelteye dönmüştü çünkü. Boş, bomboş sonsuz bir alan gibiydi içerisi. İlk defa bu kadar sessiz olduğuna şahit oluyordum. Hiçbir şey düşünmüyordum. Düşünemiyordum.
Birden başımdan aşağı hayatımda hissettiğim en korkunç şeyin döküldüğünü hissettim.
Tüm sinirlerim, kaslarım, aklım, her şeyim, tüm benliğim bir bıçak keskinliğiyle sıçradı.
"Soğuk!"
Bağırmak için aldığım kocaman nefes ciğerlerime giren ilk canmış gibi geldi bana. Boğazımdan çıkan ses çıplak fayansların arasında samimiyetsizce yankılanıp kulaklarıma geri çarpmıştı. Tüm o uyuşukluk tuzla buz olup bilincimin dibine saçıldı, ardında ise sükunetten tek bir eser dahi bırakmadı sanki beni hiç ele geçirmemiş gibi. "Çok soğuk!"
Son birkaç dakikadır olanların hafızamdaki yerine balıklama bir dalış yapmıştım böylece. Her şey geri geldi. En son kimle olduğum, ne yaptığım... Etrafıma sardığım kollarım ve parmak uçlarımla tutuntuğum tenimin farkına vardım. Kendime sarılmıştım.
Sıkıca kapattığım gözlerimi araladım. Islak kirpiklerimin arkasında görmeyi beklediğim kişi, yanımdaydı.
Bir kez daha öfkeyle doldu tüm varlığım. Gözlerinde gördüğüm yeşil ormanlar benim öfkemle tutuşup alev alıyordu kendiğinden. Ağaçlar tutuşmaya başlıyordu. Çıtır çıtır bir ses yükseliyordu.
Son derece irite olmuş bir şekilde, konuşup konuşamayacağımdan emin bile değilken "Ilıştır biraz, daha da kötü olacağım." derken buldum kendimi. Hala yanımdaydı. Hala buradaydı.
Kızarmış gözlerimle onunkilere dik dik bakıyordum. O yakıcı öfke geçmiyordu. Tepemden damla damla dökülen ve omuzlarıma, başıma çarptıkça etrafa sıçrayan bu soğuk suyun altında dahi dinmiyordu. Kendi kendine tekrar kabararak büyüyor ve çenemin hemen altına kadar gelip taşma iznini vermem için tahrik ediyordu beni. Tutulduğum titreme nöbeti yüzünden kaslarımı kenetlendikleri yerden çözüp ona sataşmak için kolumu bile uzatamıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in the night. neymarjr
Fiksi PenggemarYine de sakin kalmaya çalışıp sesimi yükseltmeden ona sordum; "Bak, insanlıkla sorayım. Benden uzak durman için ne yapmam gerekiyor?" dedim. Sesim çatallanıyordu. Bana olması gerektiğinden daha fazla yaklaşıp, kafasını hafifçe yüzüme eğdi. Hayatım...