Özür diliyorum, yeni bölüm çok geç kaldı. Fakat tatildeydim ve ben her ne kadar denesem de, mobilden asla yazamıyorum. Bu sırada hikayem zaten geride olduğu sıralamada oldukça geriledi. Lütfen bana yardımcı olun ve eğer beğendiyseniz oy ve yorum bırakın. Eleştirileriniz benim için değerli. Tatil boyunca gelen birkaç yorumu da gördüm ve inanın çok mutlu oldum. Bu bölüm şimdiye kadar yorum yapmış herkese ithafen. Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar!
---
Ekranda parmaklarımı kaydırmaya devam ederek etiketlendiğim çoğu fotoğrafı inceledim. Dün geceden kalma onlarca fotoğraf vardı. Fernando'nun hesabında paylaştığı ve açıklamasına "Bu gecenin date'i." yazdığı fotoğrafı beğendim. Kolunu omzuma atmış, yanağımı ısıracakmış gibi ağzını açmıştı. Ben de gülümsüyordum. Arkada dapdağınık bir kulis vardı.
Linda ve ben onun hesabındaki fotoğrafımızda ise düğmesini düzeltmeye çalıştığımız modelin arkasındaydık. Beatriz podyumda konukları selamlarken sürekli ileri geri gittiğim bir boomerang paylaşmıştı. Sosyal medyaya pek fotoğraf atma huyu olmayan Carlos ise Marco'nun üçüyle beraber yaptığı selfiede en arkada gülümsüyordu. Şovun başlamasını beklerken çekilmişlerdi.
Tam telefonu kapatıp sıkıcı hayatıma geri dönmeye hazırlanırken, parmağım ekranın sol üst köşesinde takılı kalmıştı. Etiketlendiğim fotoğraflarda bana benzeyen bir kız vardı. Kaşlarımı çatıp küçük kareye dokundum.
Bu bendim. Alberto'yla birlikte kahve içmeye gittiğimiz gün çekilmişti. Kameraya arkamı dönüktüm ve Fotoğrafı çeken Alberto'nun elinden tutmuş, onu çekiştiriyordum. Etrafımızı saran punkçılar vardı. Alberto'nun da tuttuğum eli kadrajdaydı. Bu, İnstagram'ın en klişe sevgili pozuydu, ne ara çektiğini bile bilmiyordum!
"Öğle yemeği başladı, çıkmayacak mısın?" Teyzem elinde bir kupa kahveyle her zamanki yerine otururken mutlu görünüyordu. Masanın üzerinde de en sevdiği tatlı çöreklerden vardı. Galiba öğlenini burada çalışarak geçirecekti.
"Sanmıyorum, dışarısı soğuk." dedim kollarımı göğsümün altında birleştirip. Camp Nou'nun dış bahçesine bakıyordum. Aşağıda stadı ziyarete gelmiş turistlerden oluşan küçük bir grup vardı.
Çıkmak istemememin esas nedeni, ne Alberto'yla, ne de Neymar'la karşılaşmaktan korkmamdı. Onların da burada olduğunu biliyordum. Alberto'ya benden izinsiz böyle bir fotoğraf paylaştığı ve dün beni öptüğü için sinirliydim. Sonuçta o fotoğrafı attığınız kişi otomatikman sevgiliniz oluyordu, kimse sorgulamazdı.
Ayrıca Neymar'ı bir daha görmeyi kaldırabileceğimi de düşünmüyordum. Şimdilik olabildiğince uzatacak, ve onunla karşılaşmamak için elimden geleni yapacaktım. Dün tüm dengemi alt üst etmişti. Önce benden hoşlanıyormuş gibi davranıp, sonra Bruna'yı izlemek için davete katılmıştı. Onun oynadığı oyunlardan, -ya da adı her neyse işte- kararsızlıklarından yorulmuştum. Etrafımda olmamasına ve mantıklı düşünebilmem için bana izin vermesine ihtiyacım vardı.
Birkaç dakikadır titreyen telefonum ise ona bakmam için yalvarıyordu sanki. Bakmamakla inat etmiştim ama Aya'nın ismi gözüme takıldığında yerimden fırlayarak ofisten çıktım.
Onu arayıp telefonu kulağıma götürdüğümde, çoktan açmıştı bile.
"O bir kız!" diye bağırdı heyecanla. "Bir kızımız oluyor Alé!"
Duyduklarımla kalbim daha hızlı atmaya başlamıştı. Heyecanlanmıştım ve galiba seviniyordum. Yani bebeğin gelişinden korksam da beni sevindirmişti. Teyzemin duymaması için koridordan uzaklaşıp nereye gittiğimi umursamadan yürümeye başladım.
![](https://img.wattpad.com/cover/75865615-288-k524119.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
in the night. neymarjr
Fiksi PenggemarYine de sakin kalmaya çalışıp sesimi yükseltmeden ona sordum; "Bak, insanlıkla sorayım. Benden uzak durman için ne yapmam gerekiyor?" dedim. Sesim çatallanıyordu. Bana olması gerektiğinden daha fazla yaklaşıp, kafasını hafifçe yüzüme eğdi. Hayatım...