• Melike Şahin - Nasır •
Benim aklım fikrim sende,
Senin gelişinde,
Seni ne zaman göreceğim de,
Seni nasıl göreceğim de,
Beni görür görmez ne diyeceğinde.Nazım Hikmet Ran~
3 Temmuz, 2014
Gölyazı, Bursa
Ayın gökyüzüne pelesenklenmiş zifiri karanlığı aydınlatan sâfi ışığı vuruyordu , bu yaz ayına rağmen yumuşak bir tüy gibi dolanıyordu esinti yüzleri târumar ederek.
Kahvesini bitirir bitirmez inmişti aşağı Boyabatlı.
Fahren elinde tuttuğu bir takım ilaçlarla bekliyordu yaslandığı Çınar Ağacı'nın kıyısında.Tok adım seslerini duyan Fahren'in yeşil hareleri baktığı toprak zeminden adım adım tırmanarak çıktı Kenan'ın açık kahve harelerine.
Aralarında pek bir konuşma geçmeden beraber geçtiler Rüzgar'ın bulunduğu Hara'ya girdiler.
Fahren önden, Kenan arkadan ağır ağır takip ediyordu güçlü savurgan adımlarla Fahren'i.Birkaç at daha bulunuyordu, Kenan'ın fark ettiği kadarıyla her birinin adı kazınmıştı ahşap hara kapılarına.
Fahren'in narin uzun parmaklı elleri dolandı ahşap kapı'nın kilitinde başta açamayacağını düşünsede biraz zorladıktan sonra açılmıştı hara kapısı, kapıdan gelen iç gıcıklatıcı sesle beraber yayılmıştı atın ahenkli sesi etrafa.
İçeri Fahren'in adım atacağını fark eden Kenan'ın nasırlı kalın parmakları buldu Fahren'in narin bileğini.
"Bekle." Dedi Kenan'ın güç barındıran bariton pürüzlü sesi Fahren'in harelerinde dolanarak.
Fahren onaylar bir şekilde başını sallayıp geri çekildi hara kapısından geriye.
Neden bu kadar kasılıyordu ki Fahren bu adam'ın yanında. Daha önce hiç böyle hissetmemişti karşı cinsten bir adama karşı.
Bu adam onlardan farklı olduğunu bas bas bağırıyordu Fahren'in Süveydası yüz tutmuş kalbinin yoncalarına, çiçek açtıracakmış gibi.
O da onun hissettiğini hissediyor muydu? Adamla tanışalı birkaç saat olmuş veya olmamıştı daha birkaç saatlik sadece adını bildiği bu adama karşı bu sersemane hisler normal miydi?
Kenan'ın sesi böldü Fahren'in düşüncelerini.
"Yanıma gel dikkatliçe. Bana elindeki ince kabzalı kanca bıçağı ver." Dedi onaylamasını beklemeden ata bir elini yaslayarak diğer eli ile ayağını kaldırarak kendine doğru büktü hafifçe Boyabatlı.
Dikkatlice izledi kahveleri atın nalını. Tahmin ettiği gibiydi eskimiş nal hayvanın etine girmiş, o bölge yavaştan etrafını yeşermeye bırakmıştı.
Yanına gelen narin bedenin kendine uzanan elinden aldı kabzalı bıçağı.
Dikkat ederek birkaç dakika uğraştan sonra çıkardı nalı At'ın ayağından.
Seslendi yanındaki kadına çatılmış kaşları arasından Boyabatlı.
"Şimdilik çıkarıyorum nal'ı ayağından atın, yarın gelecek olan Nalbant yenisini dört ayağına da çakar diğerlerini de çıkararak." Dedi Boyabatlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•MÜBREM•
Teen Fiction"Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım Yokluğunda... Yağmur yağar, kar yağar Günler kısalır, geceler uzar On parmağımın üstüne on mum yaktım. Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu Kanar bir yerlerim: Sev...