•Ahmet Kaya- Şiiri Gazele•
Bak!
Papatya mevsimi geldi.
Mevsimlerden papatyayı severim.
Sonra seni.
Sonra yine seni.
Ve hep seni...
Kim istemez mutlu olmayı
Ama mutsuzluğa da var mısın?
Çık gel bir kez daha
Beni bozguna uğrat
Ben güzel değil miyim?
Neden kuş koymuyorlar yoluma?Cemal Süreya
22 Kasım, 2016
Çankaya, Ankara
Karanlık bir kış gecesinin ortalarında, göğün bağrından kopan yağmur damlaların altında kalan meyhane duvarları arasındaki, kendine ayrılmış masasında dertli başıyla, elindeki yarısı boşalmış rakı bardağından bir yudum daha izledi çatlamış dudaklarından.
Elindeki tespihin kehribar habbelerinde dolandı nasırlı elleri ağır ağır.
"Fazla gidiyorsun yavaşla delikanlı". Dedi Fahri Dayı'nın uyaran sesi yayıldı masanın etrafına. Ardından yaşının verdiği sebeple buruşmuş elleri çektiği sandalyeyi buldu, ardından hafif kamburlaşmış sırtı Boyabatlı'nın karşısında.
Meynane'nin eskiyen duvarları arasında yıllardır çalışan, eskiyen meyhane ile kendi de yaşlanan Fahri Dayı, bu Meyhane'nin sahibiydi. Kenan ile sadece bu meyhane masalarında sohbeti geçen yaşlı adamın sıkıydı araları Kenan ile.
Cevap vermeden elindeki rakı kadehini masanın beyaz örtüsünün üzerine bırakıp, sırtını iyice sandalyeye yasladı.
Kahverengi hareleri, Fahri'nin kırışıklıklar sarmış mavi gözlerinde dolandı, hafif rakının verdiği asilik harmanlanmış gözleriyle.
" Yine ne dediğini bilmeyen dilimle kırdım onun narin yüreğini fark etmeksizin. Ne adım atmaya gururum ne de yüzüm kaldı. Elimde değil dayı uçan kuştan bile sakınıyor yüreğim onun o narin bedenini. Elimden kayıp gidecek diye aklım yerinden oynuyor bu düşünce dolandıkça zikrimde." Diyerek başladı konuşmaya Buhran çökmüş sesi ile Boyabatlı.
Kendine dert yanan genç adama karşı gerildi kırışıklık çökmüş zayıf yanakları yaşlı adamın.
" E be oğlum, kaçıncı vukuatın bu konuda kızın üstüne gideli. Kaçtır derim ben sana öfkeni dizginle diye sonra gelir yakarsın bu ağıtlarını rakı kadehlerine." Dedi Fahri Dayı.
Küllükte duran sigarasını aldı elleri, yaklaştırdı dudaklarına bir nefes aldı. Ardından usul usul dudaklarından dağılan sis dumanını izledi hareleri.
Kendini haksız hissettiği bir durumda kendini sessizliğe atan cesaretsiz bir adamdı bu konularda. Kendi kabuğuna çekilirdi fakat söz konusu yâreni olduğu zaman değişiyordu bu durum.
" Kaç gündür ulaşmaya çalıştığım tüm kapıları yüzüme kapattı. İnadından vazgeçmiyor. Şimdi ise belki kendi bana gelmeyi tercihler diye ben kapattım kapılarımı."
" Fahren kızım sana kıyamaz gelir o, buhran düşmesin o târumar olmuş zikrine."
Tam konuşmaya ağzı açılan Boyabatlı. Kapıdan giren Fahren'in güzel yüzünü görünce gözleri o noktaya sabitlenmişti
amansızca.Ardından öfke taşıyan Fahren'in yeşil hareleri fark etti masa başında yaşlı bir adamla karşılıklı oturan Boyabatlı'yı.
Acele adımlarla geçti Boyabatlı'nın karşısına Fahren.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•MÜBREM•
Teen Fiction"Elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi kaldım Yokluğunda... Yağmur yağar, kar yağar Günler kısalır, geceler uzar On parmağımın üstüne on mum yaktım. Gecesefalarının gündüz yalnızlığıydım Ateşböcekleri ışıtır gecemi. Hepsi bu Kanar bir yerlerim: Sev...