10. Bölüm: Maviler ve Siyahlar

856 33 1
                                    



İlk yayımlanma tarihi: 28 Eylül 2023

Mavinin her tonu güzeldir, Siyahın ise sadece koyusu.

Mavinin her tonu güzeldir, Siyahın ise sadece koyusu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Can'ın anlatımıyla)

"55, 56, 57, 58, 59, 60.." Onu izlemeye başlayalı bir saat olmuştu. Yaptığım saçmalıktı. Ama yapmadan duramıyordum. Kendime engel olamıyorum. Esra'yla son konuşmamızın üstünden dört gün geçti. Dört koca gün.. O gün dediklerim onu nasıl parçaladıysa beni iki katı parçalamıştı. Ben buydum. Sevdiklerimi kaybedecek korkusuyla onlardan uzak ve soğuk olan Can. Bir yanım Esra'ya koşup onu öpmek istiyordu, sarıp sarmalamak istiyordu bir yanım ona zarar verecek olmamla ona kötü, sert, soğuk davranmam gerektiğini söylüyordu. Ben ise ikisinin arasında kalmıştım. Ne yapmam gerekiyor bilmiyordum. O üç koca gün boyunca Esra'yı izlemiştim bugün dördüncü gündü ve ben gene onun camına bakan odamdan onu izliyordum. Yatağında oturmuş bir şeyler karalıyordu. Saçı yüzüne geliyordu. Kulağının arkasına sıkıştırsa da saçı inatla önüne düşüyordu. Kusursuz bir yüzü vardı. Fazla güzeldi! Bilmediğim bi duygunun girdabına çoktan kapılmıştım. Her ne kadar kendimi geri çekmeye çalışsamda becerememiştim. O duyguya yenilmiştim. Odada Esra'yı izlerken sigaramdan son nefes çekip kül tablasına bastırdım. Benim duvarlarım siyahtı. Simsiyah. Sadece karanlık. Onun duvarları ise maviydi. Mavi en çok ona yakışıyordu. Ben siyahımla onun mavilerini kirletmek istemiyordum. Elimden geldiğince siyahlığımı ona bulaştırmayacağım. Onun mavi duvarlarına siyahlığımı sürmeyeceğim. Derin bir nefes aldım tam o ara telefonumun çalmasıyla başımı cebimdeki telefona çevirdim ve elime alıp açtım.

"Efendim." Dedim gene soğuk bir tavırla.

"Heh nerdesin abi? Hadi gel." Deyince Akgün saate baktım. Saat 17:30'du, onlarla dışarıda bulaşacaktık ama ben gitmek istemiyordum. Kalıp Esra'yı doya doya izlemek istiyordum.

İstemeyerek, "Tamam geliyorum." Deyip telefonu kapattım. Son bir kez daha Esra'ya baktığımda onunda yatağından kalktığını gördüm. Çökmüştü. Göz altları hafif morarmıştı uyumamış mıydı o hiç? Yanakları içine göçmüştü, suratı kaşık kadar kalmıştı. Odasında çıktı. Nereye gidiyordu ki? Camın orda daha fazla durmadım ve istemeye istemeye oradan ayrıldım. Hızlıca odadan çıktım ve kapımı kapattım. Sokak kapısına geldim. Ayakkabılarımı giyip çıktım. Dışarıya çıkınca derin bir nefes verdim. Etrafta çocuklar koşturuyordu onlara gülümseyip çardağa doğru yürümeye başladım.

Bir süre sonra çardağa geldiğimde Akgün'lerin orda olduğunu gördüm ve yanlarına ilerledim. Akgün gene bir şeylere söyleniyordu. Mert onları izliyordu sessizce. Semih'de telefonuna bakıyordu.

"Selam." Deyip boş olan yere oturdum. Benim gelmemle hepsi bana döndü.

"Hoş geldin kardeşim." Dedi Semih telefonuna geri döndü.

"Hoş geldin." Dedi Mert.

"Ulan! Şu topu düzgün at ya! Ulan beceriksiz!" Diye söylendi Akgün.

"Akgüün! Yeter!" Dedi Semih bıkmış bir tavırla.

Mahalle AbisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin