Yıllar Sonra

1K 38 0
                                    

  Yıllar sonra sevgisini bana çok gören bu hale gelmeme sebep olan Dila Hanım ve hiç anlamadığım sebepten dolayı benden uzak duran görmeye tahammül edemeyen Azad Ağa vardı.

   Yüzsüzlüklerine kafamda şapka olsa onu çıkarırdım.

  Azad Ağa'dan
 
Yıllar sonra onu karşımda dik duruşuyla görüyordum. İçten içe hem gururlanmış hemde sinirlenmiştim.

  Mirza'nın evi terk edişiyle Dila için canını verecek çocuğun bir anda Dila'yı  ve beni silmesi biraz ağır gelmişti yıllar içinde  Mirza'nın acımasızlığı tüm Doğu ve Güneydoğu bölgesine yankılanmıştı.

  Ve bu acımasızlığa sebep olduğumu çok iyi biliyordum ve vicdanım beni hiç rahat bırakmıyordu.
 

  Evet o olaylardan sonra Mirza'yı silmiştim ama yüzünü gördüğümde sinirimi kontrol edemiyordum ve her seferinde daha fazla şiddet uyguluyordum ama Mirza sürekli   geceleri odama girir elbiselerimi koklar hiç hissettirmeden elimi öperdi.

  Yakalansa cezalandıracağımı bildiği hâlde yapardı. Bazen sesimi çıkarmazdım bende özlüyordum sonuçta ilk öğrendiğim gün  ben ona çok bağlanmıştım ilk çocuğum Mirza olacaktı. Taa ki 6. yaş gününe kadar onu canımdan bir parça bilmiştim.

   O zaman bana  bakan sevgi dolu o mavi hareleri şimdi düşmana bakar gibi öfke ve kinle kararıyordu.

  Canım yanıyor muydu?
Evet yanıyordu ama onu hayatımda sildiğim gün  evlatlıktan reddettiğim zaman benim için bitmişti. Peki şimdi neden canım acıyordu. Düşüncelerimden sıyrılmama sebep olan yanımda duran sinirden nefes alış verişi değişen karım Dilaydı

   Dila'ya dönüp bakmak gibi bir hatada bulunmuştum.

Mirza'ya hamileyken sürekli düşük olsun diye elinden geleni yapmıştı Dila o zaman çok üzülür ve tuhafıma giderdi çünkü Dila hep çocuklara çok merhametli olmuştu ve anne olmayı çok istiyordu Rabbim ona bir evlat nasip etmişti ama Dila onun dünyaya gelmemesi için elinden geleni yapıyordu.

   Dila'ya bakınca o günlerin anılarına daldım.

O günü tarlalarda ve çalışanlarla geçirmiştim çok yorgundum. Direk odama çıkıp kendimi sıcak suyun altına atmış banyodan çıktıktan sonrada da uyumuştum.

Yorulduğum zaman top atsalar uyanmazdım ve bugün çok yorgundum. Olan bitenden haberim yoktu.

Yazardan

Mirza su içmek için mutfağa inmiş Emineyi göremeyince kendisi su içmeye çalışmış boyu yetişmeyince sandalyeye çıkıp bardak almaya çalışmış ama dengesini koruyamayınca bardakları kırmış ve kendiside cam kırıklarının üstüne düşmüş her yerini kesmiş.

  Sesi duyan Dila da  koşarak aşağı inmiş Mirza'yı ve mutfağı o halde görünce cinnet geçirmiş yaralımı diye umursamadan dövmüştü.

Kaynanası Naze Hanım gelini Dila'yı durduramamış diğer gelini Esra'dan  onu durdurmasını istemiş kendisi de oğluna çağırmaya devam etmişti. "Azad!…Yetiş Dilanın elinden al şu sabiyi Azadd.! Kış uykusuna mı yattı be kurê min.(oğlum)"

Çağırmış ama oğlu Azad bir türlü gelmemişti. O an Mirza'nın
"
Dapîr nebêje bavê min bavê min ji diya min hêrs bûye. ( Babaanne babama söyleme babam anneme kızar)
"

Demesiyle Naze Hanım gözyaşlarını tutamamıştı çünkü o ufacık bedeni ile onu döven annesini korumaya çalışıyordu.

Dila Mirza'nın kolundan tutup ahıra doğru sürüklemeye başladı. Kaynanasının ve Eltisinin yalvarışlarını duymamazlıktan gelerek Mirza'yı ahıra kitlemiş anahtarı da uzağa fırlatmıştı.

Odasına çıkmak için merdivenlere yönelmişti ki eltisi Esra önünü kesip " O daha ufacık bir sabi Dila hiç mi merhametin yok sen böyle değildin noldu sana. Mirza'nın atlara düşkün olduğunu ve o ahırda bir tek  Dilanın deli atı olduğunu bilmez misin? Ver anahtarıda çıkaralım Mirza atın yanına gidip birşey olmadan." 

Dila Esrayı kenara iterek "  Olursa olsun Esra! Benim Mirza gibi bir oğlum sizinde ne öyle bir tornunuz nede yeğeniniz yoktur. Benim tek bir oğlum var Oda Kıvançtır. O kapı açılmayacak o orda geberene kadar o kapı açılmayacak."


Esra Dila'nın sözleriyle kas katı kesilmişti eltisi nasıl böyle birine dönüşmüştü.
  Esra Mirza'nın ağlamasına dayanamıyor kendiside ağlıyordu elinden hiç bir şey gelmiyor. Gelse bile Dila engel oluyordu.
Esra beş dakika da bir Mirza'ya " Mirzam yenge kurban sakın o atın yanına gitme tamam mı baban gelip alacak seni." Diyordu.

Azad Ağa

Uyandığımda biraz daha iyiydim odadan çıkıp Mirza'yı görmek için alt kata indim ama Mirza ortalıkta yoktu damın üstünde sedire oturan anneme doğru gidip yanına oturup "Dayê.. Mirzam nerdedir?"  diye sordum.

"Kurê min... Dila Mirza'yı ahıra deli atın yanına kitledi." dediğini anlamamıştım karım  gerçekten oğlumu deli atın yanına mı kitlemişti. Sedirden kalkıp koşarak ahıra gittim. İçimden dualar ediyor oğlumu bana bağışlasın diye Rabbime yalvarıyordum.

Ahırın kapısı kitliydi kilitle uğraşamazdım tahta kapıyı kırıp etrafıma bakındım gördüğüm manzarayla canımdan can gitmişti .

Mirza bir köşeye oturmuş hem ağlıyor hem  kendini avutuyordu " Babam gelecek" deyip o mavi boncuk gözleri kıpkırmızı olmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyordu beni görmesiyle " Babaa!!"  Deyip bana koşması bir oldu
Onun boyuna gelmek için yere çöktüm kollarımı açıp ona sıkıca sarıldım " Babam geldim korkma" diyebildim

Öyle içli içli ağlıyordu ki Dila'yı öldürebilirdim. Mirza sinirlendiğimi anlamış gibi "Annem' e kızma o beni sevmiyor yaramazlık yaptım diye bana kızdı baba ona kızma olur mu?"

   O haliyle bile annesini korumaya çalışıyordu....

  Anılardan sıyrılmama öfkesini yansıtan Mirza'nın gür sesi sebep olmuştu...

"Çıkın dışarı!"

Öyle gür bağırmıştı ki Dila sinirini bırakıp korkudan titremeye başlamıştı.

𝑴𝒊𝒓𝒛𝒂 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin