Evîn'den
Mîrza arabaya asacağı kokuya bakıp burnuna götürüyordu. Ben ise oturduğum tekli koltukta ne olacağını düşünüyordum.
Daha fazla dayanamayıp oturduğum koltuktan kalkıp Mîrza'nın verdiği sigaradan bir tane çıkarıp balkona çıktım.Balkondan aşağıya baktığımda Ceylan ile göz göze geldik öyle nefretle bakıyordu ki anlatamam. Sanki beni dövmemiş o kadar kinini kusmamış gibi hâlâ nefret doluydu. Daha fazla onunla göz göze gelmemek için kafamı başka tarafa çevirdim.
Balkondaki salıncağa oturduğumda içeriden Mîrza'nın da sigarasını yakıp bana taraf geldiğini gördüm karşıma gelip balkonun duvarına oturup aşağıya bakıp gülümsedi.
Neye güldüğünü merak ettiğim için yerimden kalkıp yanında durup onun baktığı tarafa baktım.Ceylan'ın nikahı kıyılıyordu. Mirza'ya dönmemle burun buruna geldik mutluydum beni bırakmıyordu sözünde durmuştu tek kaşını kaldırıp aramızdaki mesafeyi açarak
"Ben sözümde dururum Evîn hanım ve bu kendi gözleriniz ile gördüğünüze göre size yapacaklarımı siz düşünün" gülerek söylemişti ama gözlerindeki ciddiyeti görmüştüm.Ağzımı açıp konuşacağım sırada korumalardan Mirza'nın sağ kolu olan adını yeni öğrendiğim Kemal içeri girmiş " Ağam sizi bekliyorlar" dedikten sonra odadan çıkmııştı.
Mîrza'nın işaretiyle odadan çıkıp alt katta bizi bekleyenlerin arasına karıştık...
Nikahın üzerinden sadece yarım saat geçmişti. Yarım saat önce Mîrza Agir'in eşi olmuştum. Seviyordum ama korkum sevgimin önüne geçiyordu. Şimdi ne olacaktı...
Mîrza'dan
Yarım saat önce Allah katında Evîn karım olmuştu...
Sağımda oturan Evîn'e kafamı ağır ağır çevirdim. Bakışları yerdeydi kimseye bakmıyordu. Bu tavrı hoşuma gitmeye başlamıştı ne olursa olsun kimseyle göz teması kurmuyordu. Evîn'e bakarken gözüme nefret dolu bir bakış çarptı bu bakışlarda ki duygu nefretti zamanında çok görmüştüm.Bu bakışlar Evîn'in kuzeni Ceylan'a aitti. Niye öyle bakıyordu bilmiyorum ama bu hiç hoşuma gitmemişti.
Tekrar Evîn'e döndüğümde gözüme takılan birşey oldu Evîn'i oda da bıraktığımda boynunda kızarıklık olmadığına emindim kabarmıştı. Biraz daha eğilip yüzüne bakınca boynunda ki kabarıklar yüzünde de vardı. Ne olmuştu ki bunu öğrenmenin tek yolu yüzünü silmekti...
Evîn'in kolunu tutup arkamdan sürükleyecek şekilde banyoya doğru yürümeye başladım banyonun oraya gelince Evîn'in sesini yeni duymuştum.
"Canımı acıtıyorsun lütfen bırak. Korkuyorum!"
Sona doğru sesi kısılmıştı. Evîn ona birşey yapmamdan korkuyordu ama bu umrumda değildi. Şuan yüzü ve boynunun belirli yerleri kızarmış ve kabarmıştı. Makyajla kapatmaya çalışmıştı. Ama belli oluyordu dikkatli bakınca oluyordu.
Daha fazla kapının orada durmayıp içeri girdim Evîn'i duşakabinin içine katarak suyu açtım. Evîn'in çığlığı banyoda yankılanıyordu. "So-Soğuk hemde çok soğuk lütfen dur lütfen dur!"
Yüzüne suyu tutup elimle sildim ve korkusuna korku katacak şekilde bağırıp "Kes lan sesi-" cümlemi bitiremedim çünkü Evîn'in yüzü boynu çizilmişti hemde ufak çizikler değildi. Bunlar tırnak iziydi. Yüzüne dikkatli bakmadığım için anlamamıştım.
"Kim yaptı lan bunu sana!!" Dediğimde yerinden sıçradı ama şuan sinirden gözüm dönmüştü söylemez ise kimin yaptığını onu bu hale getireni de onu da komalık edecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑴𝒊𝒓𝒛𝒂
RandomAilesi yüzünden iki yaralı kalp birbirini sarmak yerine savaş başlattılar İhanetin 50 tonunu yaşayan Evîn sevdasını içine gömmüş Aşık olduğu adamın en büyük düşmanı olmuştu. " Benim içim soğuduğunda seninkine ateşler düşsün..."