Berzan Ağa

396 30 26
                                    


Evet boşanmıştık aramızda ki tek bağı da  tek bir çırpıda silip atmıştı. Şaşkın mıydım? Hayır değildim çünkü hiç sevmemişti benim sevgimi görmüş müydü bilmiyorum ama tek taraflı sevginin bir işe yaramadığını gayet iyi anlamıştım sayesinde.

   Şaşkın değildim üzgündüm kırgındım  herkesi sahiplenip beni hiçe saymasına kırgındım...

Yüzümde nasıl bir ifade vardı bilmiyorum Mîrza neden kaşları çatık bir şekilde bana bakıyordu bilmiyorum ama ben Evîndim hiç kimseye boyun eğmeyen yeri geldi mi çok sevdiğini bile silen Evîndim babamın yaşadığını öğrendiğim gün üzerimdeki ölü toprağını sirkelemiş hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde ayağa kalkmıştım.

Ben bugüne kadar hep ihanete uğramıştım kimseye güvenim sonsuz değildi. Yine şaşmamıştı ihanetin okları sırtımda yerini almıştı.

Daha fazla burda duramazdım çünkü artık ben dul bir kadındım eski kocamla aynı çatı altında beni istemeyen insanların içinde daha fazla duramazdım.

Mîrza hızlı adımlarla yanımdan geçip balkona çıkıp sigarasını yakmıştı bende aynı yerde kala kaldığımı yeni fark edip telefondan     araba getirmelerini isteyip kapatmıştım.
Bavullarımı toplayıp bir an önce gitmeliydim.

Banyoda elimi yüzümü yıkarken tanınmayan bir numaradan arama geldi. Tanımadık olmadığı için reddettim fakat iki saniye geçmeden  telefonumun ekranına öyle bir mesaj düştü ki   elim ayağım birbirine dolandı sanki.

  Araba gelmişti ama ben bavullarımı toplamamıştım ama  acelem yoktu yada var mıydı bilmiyorum ama heycanlıydım. Eşyalarımı apar topar toplayıp avluya indim.  Belimde olan babamın emanetini havaya kaldırıp gökyüzüne bir el ateş ettim.

Mîrza olduğu yerde bana bakarken konaktakiler dışarı çıkmıştı. Hepsinin yüzünde korku ve merak vardı.  Daha fazla beklemeden söze girdim.

" İlk geldiğim gün hepinizin yüzünde bi kin bi öfke vardı bana karşı benim gözümde hepiniz haklıydınız.  Taa ki ben Mîrzadan saatlerce dayak yediğim hiçbirinizin yardıma gelmemediği güne kadar bende size bayılmıyordum zaten aman  ne bileyim siz daha kendinize derman olamıyorsunuz kendiniz yara olmaktan başka bildiğiniz bişey yok  bana nasıl yardım edebilirsiniz ki neyse ki Mirza beni bundan kurtardı.
Eski ailem kendinize ister iyi ister kötü bakın ama siz siz olun bugünden sonra Mîrzaya sahip çıkın  çıkın ki bir kurşunda ona sıkmayayım sahip çıkın  ki bu konağıda kana bulamayayım."

Evet büyük konuşmuştum çünkü Mîrzayı seviyordum karşıma çıksa nasıl ona kıyabilirdim bilmiyorum ama o Ceylanı amcama sapa sağlam bırakmıştı amcamın yası az sürmüştü halbu ki benim yasım yıllarca sürmüştü.


Ha birde başka bir kızla olan fotoğrafları atılmıştı bana hemde o kız tarafından evet sevmeyebilirdi beni ama eski sevdiğiylede görüşmemeliydi bence ama artık bende eski karısıydım özgürdü her zaman olduğu gibi o özgürdü....


Yeni bir başlangıç yazmamın  vakti gelmişti belki de zor muydu değildi çünkü ben hep tek başıma ayaktaydım yine öyle olacaktı düştüğüm yerden kendim kalkacaktım.

Arabaya bavullarımı koyup yola çıkmamın vakti gelmişti. Bir hiç uğruna geçip gitmişti yıllar belki başka bir yerde başka bir şekilde tanışsaydık belki de çok güzel bir çift olabilirdik ama olmamıştı artık yıllarca gizli sevdiğim adamı tekrar içimden sevmeye devam edecektim belki birgün bu sevda yüreğimden kendiliğinden geçerdi.


Yazardan

Evîn çalıştırdığı arabaya binip çoktan konaktan uzaklaşmıştı. Mîrza ise hâla Evinin bakışlarındaki hayal kırıklığında takılı kalmıştı belki de ilk defa ona  öyle bakıyordu.


Mîrza Evînin gideceğini hiç düşünmemişti.  Gidişine şaşırmıştı ama en çok ailesine kendisine sahip çıkmasını eğer çıkmazlarsa bu konağı da kana bulayacağını söyleyerek tehdit etmesine şaşırmıştı.


   Evîn arabasını yol kenarında durdurup sigarasını yakmış yol ayrımına bakıyordu  biraz sonra Mardinden çıkıp Şanlıurfa'ya yol alacaktı. Orda onu özlemle  bekleyen  biri vardı yıllarca yasını tuttuğu adam vardı.


Geride bıraktığı ise canından çok sevdiği adamdı Evîn sınırdaydı kalbinin sınırında. Bazı şeylerin dönüşü yoktu. Ve Evîn o sınırı aşmıştı geride bırakmıştı sevdiği adamı çabalamayı bırakmıştı.


Evîn küllerinden yeniden doğmaya gidiyordu yarasını  sarmaya özlemini dindirmeye gidiyordu....

Kan Konağı

Evîn gideli saatler olmuştu Kan konağı Ceylan'ın gelişiyle Hasan Kan kızı için kurbanlar kesip aşiretleri çağırmıştı.
Aşiret liderleri  yavaş yavaş Kan konağına geliyor büyük salona geçip oturuyorlardı Hasan Kan kızı Ceylan'ı yanı başına oturtup bir yandan kızıyla ilgileniyor bir yandan ağalarla sohbet ediyorlardı


Kan konağının çalışanı Azra ise diğer çalışanlarla birlikte gelen misafirlere çay yetiştirmeye çalışıyor bir yandan da çalışanlarla dedikodu yapıyordu duyduğu dedikodu ile elinde ki çayları yere düşürmüştü...


Çünkü Mîrza Agirin Ceylan yüzünden Evîni boşadığını Kan konağında hiç kimse duymamıştı duyulursa eğer Hasan Kan'ın   Evîn'e acımayacağını biliyordu.  Kardeşine acımayan yeğenine acır mıydı?

Azra telefonunu cebinden çıkarıp bu konakta çalışmasını isteyen adama mesaj atmıştı. Normalde olsa arardı ama şuan o adam içeride Hasan Kan'ın yanında oturmuş  dik duruşuyla konuşmasıyla güçünü diğer ağalara göstermekle meşguldü.

O adam Şanlıurfanın  en güçlü ağalarından olan Berzan  Fırat idi. Yıllar önce bir mesele için Mardin'e gelmiş Teyzesi Songül Kan'ı Kan konağında ziyaret  ettiğinde Evîni görmüş. Saplantı haline getirmişti. Sırf Evînden dolayı sürekli kan konağını ziyarete gelmiş  hatta Kan konağına kendi konağında ki en güvendiği kişi olan Azrayı bu konağa çalışan olarak sokmuştu...


Berzan Evîn gönlünü alamamıştı ama ona karşı hiç bir zaman kötülüğüde dokunmamıştı saplantıydı ama kendi içindeydi. Onun saçının teline zarar gelsin istemezken Mîrzanın onu hastanelik ettiğini duyduğu zaman dayanamamış  Mîrzanın İstanbul'daki kumarhanelerine saldırmış yerle bir etmişti...

Ve şimdi de sevdiği kadının artık evli olmadığını ve şuan kendi topraklarına doğru yola çıktığını duymuştu. Bir umut yeşermişti içinde. O umuda güzel bir hayale dalmıştı ki onu o hayalden eden. Mirza Agirin gelmesi ve ağalardan birinin "Ooo Mîrza ağam  siz boşadığınız kadının ailesini ziyarete gelir miydiniz?"  Demesiydi.

Mîrzayı kan konağına Hasan Kan bizzat çağırmıştı çünkü Mîrza ağa yeğeni Evîn'e rağmen kızı Ceylan'ı sağ salim getirmişti. Fakat  Hasan Ağa'nın bilmediği birşey vardı ve onu şimdi öğrenirken yüzünde sinsi bir gülüş peyda olmuştu yüzünde.


Mîrza o gülüşün ne anlam olduğunu bilmediği o kadar ortadaydı ki konuya Berzan ağa girmişti.
"Hasan Ağa sen hiç uğraşma ben bulur sana teslim ederim bilirsin beni."

Berzan ağa yalan söylüyordu bunu Berzan Ağa'nın sevdasını bilen yakın dostu Umuttan  hariç kimse anlamamıştı.Hasan ağa kabul edip Mîrza ağaya hürmet ediyordu çünkü hem ona intikam için fırsat vermiş hemde kızını getirmişti....


Kan akacaktı ama o kan Berzan Ağa tarafından Evîn için akıtılacaktı....
Evîn için ilk defa biri birşey yapacaktı ve yapılan şey çok can yakacaktı ama o yanan canların içinde Evinde  vardı bilmeden de olsa onunda canı yanacaktı.








𝑴𝒊𝒓𝒛𝒂 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin