Etrafa bakındımğım da biraz ürperdim yavaşça Tae'ye yaklaştım . Burası'nın yasaklı bir orman olduğundan bahsettiler baya sessiz bir ormandı bu da beni korkutmak için yeterliydi.
Zaten gece olduğu içinde ayrı bir ürpertisi vardı şuan ben Tae birlikte yer altına açılan bir kapının önünde durmuşuz ve Jisoo'yu bekliyoruz .
Ağaç oldukça dikkat çekecek türde bir bitkiydi uzun , kıvrak dalları olan ve mavinin en güzel tonlarında biri olan , altın sarısı yapraklara sahipti gerçekten yer altına açılamayacak kadar güzel bir ağaçtı . Nasıl olurda böyle bir ağaç geçit olabilir ki . Birden duyduğum ürkütücü ses ile korkuyla Tae'nin yanına yaklaştım .
" Kesinlikle Jisoo gelmeden burda öleceğiz. Ormana bak birde yer altının geçidi olduğu ağaca bak . Bu nasıl mümkün olabilir ki kesinlikle birşeyler var bu işte Tae . "
Bana bakarak gözlerini devirdi ona ters ters baktım kendisi bir kurttu kolay kolay bir şeylerden korkmazdı . O yüzden kendisine hava hoştu elini belime attı ve kendine çekti. " Bebeğim korkma ben burdayım benim minik bebeğime kimse dokunamaz . " Bu hareketleri ile nerdeyse deliye dönecektim hiç birşey umrunda değildi.
Birden etrafta siyah dumanlar oluştu hissetiğim ani duygu değişimi ile kaşlarımı çattım . Bakışlarımı önümüzde duran ıssız yola çevirdim birden vücudumda ki tüm tüylerim hepsi diken diken oldu . Zorla yutkundum onlar burdaydı korkuyla Tae'ye baktım .
" Tae onlar Ruh emiciler acilen burdan gitmemiz lazım burda olduğumuzu biliyorlar. " Önüme geçti ve beni arkasına sakladı nerdeyse iri cüssesinden beni görmeleri mümkün değildi ama onlar zaten ruhları hissediyorlar . O yüzden her türlü burda olduğumu biliyorlardı .
Birden karşı taraftan gelen üç tane ruh emici ile dona kaldım bileğimde ki yılanlı bileklik hareket etmeye başladı. Sanki biri soluk boruma baskı yapıyormuş gibi hissetim nefesim kesilmeye başladı . Gözlerim kararmaya başlamıştı birden öksürük krizine girdim ve arka arkaya öksürmeye başladım.
Ne olduğunu anlamadan birden etrafa sert bir dalga yayıldı ve arka arkaya üç farklı ses duydum . Başımı kaldırdım karşımda gördüğüm iri cüsseli, neredeyse geceyle yarışacak kadar siyah rengi olan ve gri gözleri ile oldukça korkutucu duran ejdere baktım .
Korkudan göz bebeklerim yerinden çıkacaktı sol kolumda hissetiğim ağrı ile yüzümü ekşittim. Üç başlı ejder bana bakıp güldüler . Kaşlarımı çattım hissetiğim enerji ile donakaldım . Bu o ejderdi...
Birini beni kolumdan tutması ile ayağa kalktım daha ne olduğunu anlamadan etrafa bakınıyordum. " Hemen burdan gitmemiz lazım yoksa öleceğiz. " Gözlerimi arka arkaya kırpıştırdım ve yavaş yavaş kendime geliyordum. Tae'nin elini tuttum gülümseyerek ona döndüm .
" Korkma o yanımızda olduğu sürece kimse bize zarar vermez. " Bana anlamayarak baktı az önce Ejderi gördüğüm yere döndüğüm de orda olmadığını fark ettim. Şaşkınca etrafa baktım ama az önce burdaydı .
" Jungkook..." Sesin geldiği yere hızla döndüm gelen kişileri görünce rahat bir nefes aldım koşarak Jisoo'ya sarıldım. Sanki bilincim yavaş yavaş yerine geliyordu . Alnımda birikmiş olan boncuk boncuk terler yavaşça akmaya başladı . Az önce ne oldu öyle , ben ne yaşadım...
" Tamam canım merak etme ben burdayım. Geciktiğim için özür dilerim sizi burda yanlız bırakmamam gerekiyordu . " Derin derin nefesler almaya çalıştım gözlerim dolmaya başladı yavaşça ondan uzaklaştım ve gözlerinin en derinine baktım.
" Jisoo ben az önce bir ejder gördüm...yani evet bir ejderdi hatta kocaman ve bana bakıp gülüyordu . Ne olduğunu anlamadım en son bir ruh emici üzerime doğru geliyordu sonra..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Büyücü'nün Gizemli Mührü {TAEKOOK} B×B
Fantasy+18 sahneler vardır lütfen rahatsız olanlar varsa okumayınız :) Birbirleri için yaratılmış iki ruh Tanrı tarafından cezalandırılırsa ne olur . &&& Sevdiği adam kollarında ölürken son bir kez daha Tanrıya yalvardı ond...