0.5

141 8 2
                                        

Saçlarımı sıkıp suların akmasını sağlarken arkamdan kendi saçlarını havluyla kurulayan Çağrıya baktım. Bu garaj Utkuların garajıydı. Şimdi de onların evindeydik. Hepimiz kurulanıyorduk. Herkesin bu evde eşyaları vardı. Pırıl birkaç eşyasını giyineyim diye bana vermişti.

Şimdi banyoda sadece Çağrı ve ben kalmıştık. Aynadan göz göze geldiğimizde hemen bakışlarını çekip kendine bakmaya başladı. Kaşlarım çatılmaya başladığı sürede hızlıca düzeltip kurutma makinesini elime aldım. "Taramadan kurutursan sonra taramak zor olmaz mı?" dediğinde aynadan Çağrıya baktım. Sanki benle göz göze gelmemeye uğraşıyordu garajdaki o andan sonra. "Tarak yok" dediğimde banyodan çıkıp bir dakika sonra geldi. "Pırılın tarağı" kafamı sallayıp tarağı aldım. "Bu evde çok mu vakit geçirirsiniz?" kafasını salladı ama hala benle göz teması kurmuyordu. "Utkunun ailesi sık sık şehir dışında. Genelde burdayız o yüzden." kafamı sallladım. "Anladım" saçlarımı tararken çok karıştığı için hatır hutur ses çıkıyordu ve acıyordu. Yüzümü buruşturuyordum o yüzden. Bir el elimin üstünde durduğunda aynadan Çağrıya baktım. Tarağı alıp saçımı taramaya başladı. "Fazla hırçınsın" dediğinde yutkunsam da bir şey demeden aynada onu izlemeye devam ettim. "Fazla uzaksın" fısıldamıştı ama duymuştum. "Kendine kibar davran. Canını yakma" diyip tarağı lavaboya bıraktı ve kurutma makinesini eline alıp saçımı kurutmaya başladı. Bir şeyler diyordu ama sesten duymuyordum. Sadece dudaklarının hareket ettiğini görüyordum. Bu anı gerçekten yaşıyor muyduk? Çağrı benim saçlarımı kurutuyordu. Bugün yaşadıklarım gerçek miydi? Saçlarım kuruyunca kurutma makinesini fişten çekti.

"Hadi inelim aşağı" kafam karışıkken yürümeye başladım. O da arkamdan ilerliyordu. Aşağıdan gülüşme sesleri geliyordu. Biz garajdayken burada takılıyorlardı sanırım hep. "Sonunda inebildiniz" diyen Utku bize gülümsedi. Ama bakışlarımla karşılaşınca gülümsemesi bir soru işaretine dönüştü sanki ve bakışlarını Çağrıya çevirdi. Herkes bir şey hissetmiş gibi bize bakarken Pırıl birden ellerini çırptı. "Kumsal. Eğer zamanın varsa beraber pasta yapalım mı? Sonra derse geçersiniz" bana tatlı tatlı baktığında bakışlarımı Çağrıya çevirdim. Omuz silkti.. "Ben beklerim" Tugay Çağrının yanına geçip kolunu onun omzuna attı. "Bizde Ps oynayalım. Kızlar burda takılsın" erkekler ayaklanıp mutfaktan çıktığında bende gülerek Pırıla döndüm. "Ee? Neli yapıyoruz pastayı?" gülerek ellerini birbirine çarptı. "Harika. Hadi çikolatalı yapalım. Tugay bayılır" kafamı sallayıp saçlarımı topladım. Çağrının kuruttuğu saçlarımı...

Bir 15 dakika sonra Pırılla derin bir sıhbete dalmış keki fırına vermiş malzemeleri dilimliyorduk.. İçine çilek ve muz doğruyordum ben. Çikolatalı kremasını yapıyordu. Ben daha sonra üstü için sosu pişirecektim. "Hoşlandığın biri var mı?" dediğinde gülümsedim. "Var" bağırarak bana baktı. "Ne? KİM? Ay çok heyecanlı. Sevgili misiniz yoksa?" sırıtarak ona baktım. "Hahahah hayır. Aramızda hiçbir şey yok. Platonik biraz benimki" dudaklarını büzdü. "Söylemezsin o zaman sen kim olduğunu. Neyse olsun. Eee ne zamandır tanıyorsun onu?" gülümseyerek ona baktım. "Aslında 2 yıldır ama o kadar süredir tanışmıyoruz" kaşlarını çattı. "Yani sen 2 yıldır hoşlanıyorsun ama daha öncesinde arkadaştınız?" kıkırdadım.. Aslında 2 yıldır hoşlanıyorum 1 haftadır arkadaşız diyemedim.

"Öyle bir şey.. Eee sen Tugayla nasıl sevgili oldun?" kıkırdadı. Anlatmaya çok hevesliydi belli. Ama ben sorana kadar hiç övünüp hava atmamıştı sevgilisiyle ilgili. Okulda da bazen tenefüse beraber çıkmıştık. Sohbet etmiştik. Hiçbir zaman sınırını geçmemişti. Az önce bile hoşlandığım kişiyi söylemem için darlamamıştı beni. Çok tatlı bir kızdı. "Biz lisede tanıştık. Yani aslında onlar basketbol oynuyordu. 5'e 5'lerdi. Biri daha vardı takımlarında sonra nakille gitti o çocuk. Neyse bizimde bedenimiz o gündü. O ilk karşılaştığımız haftaydı. Sonra işte hep denk geldi beden derslerimiz. Birbirimizi kesmeye başladık. Bakışıyorduk yani. Sonra bir gün karşı takımlarından bir çocuk geldi işte benle konuşmaya çalıştı falan numaramı istedi. Bende nasıl kurtulsam da kaçsam çocuktan diye düşünüyordum.. Peşimden gelip duruyordu. Tugay geldi o sırada. Bana ceketiyle telefonunu verdi.  Maç yapacağız sende kalsın dedi. Çocuğa omuz atıp sahaya gitti. Çocukta aramızda bir şey olduğunu düşünüp gitti maç yaptı Tugayla. " kıkırdadı ve kremayı soğusun diye dolaba koydu. Bende dönüp sosu kaynatmaya başladım." Sonra işte o gün maçı bitti yanıma geldi. Tanıştık falan. Numaramı istemedi. İnstagramdan ekledi beni akşam. Ordan başladık konuşmaya. Ama görsen nasıl güzel konuşuyor. Böyle tenefüslerde falan yanıma gelmek için bana yazıyor. İzin istiyor. Başlarda görüşmek istemedim okulda. Yani popüler sonuçta. Laf söz olsun istemedim tüm lisede. Sonra sonra böyle okulda yan yana geldik. Öncesinde hep dışarda kafede falan oturduk." gülümsedim." Çok tatlı bir hikaye.. Keşke böyle bir hikayem olsaydı" gülümsedi. " Olur belki. Platonik olduğun çocukta sana platoniktir. Açılmaya falan karar verir" sırıttım. "O imkansız ama... Bakalım. Belki" sos kaynayınca soğuması için camın önüne bıraktım.

İkİ ŞekeRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin