0.6

120 3 2
                                    

"Off sınavlar geliyor ve ben hiçbir şey bilmiyorum" kaşlarımı çattım. "Ben de. Çağrıya odaklanmaktan hiçbir şey yapamadım" Sanem bana baktı. "En azından senin ulvi bir amacın var. Benim o da yok." sırıttım. "Ne ulvi ne ulvi. Neyse bu hafta ders yapmayız. Ben ders çalışırım. Tüm dikkatim dağılıyor. Pazar görüşüyoruz.. Salıya kadar aklıma o var. Pazar günü yaşananı düşünüp duruyorum. İyice mala bağladım" sırıttı. "Öf neyse ben uyuyacağım. Sen not alırsın" gözlerimi devirdim. "Az önce ders çalışmıyorum diye yakınan kişiye bak sen" omuz silkti. "Sen varsııın. İyi ki varsın. Canım benim" sonra kafasını sıraya gömüp uyudu. Gülerek kafamı iki yana salladım. Bu kız iflah olmaz bir uykucuydu.

Okul çıkışı Sanemle kapıya ilerlerken Pırılda bize katıldı. "Selam" Sanemle ikisini tanıştırmıştım. İyi anlaşabileceklerini de düşünüyordum açıkcası.. "Bak ne diyeceğim. İkiniz de haftaya canlı müziğe gelin. Eğleniriz" kafamı salladım. "Bana uyar" Sanemde onayladı. "Orda görüşürüz..ben sizden burda ayrılıyorum" sarılıp vedalaşınca biz de Pırılla kol kola diğer tarafa ilerledik. O sırada karşıdan Tugay ve Çağrı geliyordu. Kaşlarım havalanırken Pırıl kolumdan çıkıp Tugaya koştu. Tugay her zamanki gibi onu kollarına alıp bir tur döndürdü. "Sürpriz mi yaptınız bizeee" gülümseyerek sevgilisiyle kıkırdarken ben de hafifçe gülümsedim.

Çağrı elleri cebinde ona yaklaşmamı bekliyordu. "Selam" dediğinde kafamı yana yatırıp suratına baktım. "Selam? Ama suratında-" gülümsemesi yok olduğunda daha dikkatli bir şekilde parmak uçlarında yükselip yüzüne baktım. "Ne oldu?" elimi uzatıp gözüne dokunduğumda gözünü kapattı. "Çarptım bir yere" kaşlarım çatıldı. "Birinin yumruğuna çarptın sanırım. Bu baya yumruk yemiş bir göz" sırıttı. "Öyle denebilir. Elimi tutup indirerek gözlerini açtı. " Önemli değil. Acımıyor. " moralim bozulmuştu. " Nasıl oldu? Biriyle kavga mı ettin? " Tugay ve Pırıl ilerlemeye başlamıştı bile ama biz olduğumuz yerde durmuş konuşuyorduk. Çağrı hala elimi bırakmamıştı. "Önemsiz gerçekten. Acımıyor artık" kafamı salladım. "Peki.. Anlatmak istemiyorsan.." elimi çekip ceplerime koyduğumda eline birkaç saniye bakıp o da kendi cebine koydu.. "Anlatmak istemediğimden değil. Anlatacak bir şey yok. Bir süredir bana dalaşan biri vardı. Geçen karşılaştık. Öyle bir şeyler işte." kafamı salladım. "Anladım" durup çenemden tutarak kafamı kaldırdı. "Kumsal.." dediğinde yüzüne baktım. "Böyle yapma" kaşlarımı kaldırdım. "Ne yapıyorum?" omuz silkerken çenemi bırakıp yürümeye devam etti. "Bilmiyorum ama böyle yapma. Garip bir şey oluyor sonra içimde." gülümsememeye çalışarak yürüdüm. "Nasıl garip bir şey?" bir şey demeden devam etti. "Yetişelim bizimkilere" hızlandığında ben de hızlandım ve Pırılla Tugaya yetiştik. "Bir an hiç gelmeyeceksiniz sandım" diyen Pırılla gülümsedim. "Yetiştik"

Yaklaşık 45 dakika sonra dersi bitirdiğimizde Çağrıyla kahverengi koltuğa oturmuş kendimize kahve ısmarlamıştık.. Bitirdikten sonra kalkacaktım ama önce Çağrıyla konuşmam gerekiyordu. "Çağrı" dediğimde bana döndü. "Efendim" yutkunup bedenimi de ona döndürünce o da bedeniyle bana doğru dönük oturdu. "Bir iki hafta derslere ara versek olur mu?" dediğimde kaşları çatıldı ve yaslandığı yerden çekildi. "Neden?" iki elimle kupayı tutarak içindeki kahveye baktım. "Sınavlarım başlıyor ve ben pek ders çalışamıyorum. Odaklanmam gerekiyor" dediğimde boğazını temizledi. "Olmaz demek istiyorum.." kafamı kaldırıp ona baktım. "Ama bana başka şansta vermiyorsun. Bir-iki hafta mı?" kafamı salladım. "Bir iki hafta.. Belki üç" kafasını olumsuz anlamda sallarken güldü ve ayağa kalktı. "Üç. Üç olmaz" kafamı kaldırıp suratına baktım. "Üç çok" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Neye çoktu? "Elim soğur" dedi. Gülümsedim. "Keman sende kalır. Çalışırsın" kahve bardağından bir yudum alırken ileri geri yürüdü ve sonra tekrar koltuğa oturdu. "Şöyle yapalım. Sonuçta ikimizin de sınav senesi. Beraber ders çalışalım. Kütüphanede. Böyle dersten sıkılınca da keman çalarız" gülümsedim. "Güzel plan-" gülümsediğinde devam ettim. "Ama olmaz" suratı tekrar düzleşti. "Neden?" omuz silktim. "Ben başkasıyla çalışamıyorum. Yani dikkatimi toplayamam" kaşlarını çatıp bardağına baktı. "Peki o zaman bir kere dene. Eğer olmazsa öyle yaparız. Ama tamamen değil. Haftada 3 değil de 2 kere çalarız. 1 kere?" o kadar içten bir şekilde bakıyordu ki gözlerime... Kafamı salladım. "Tamam deneyelim" derin bir nefes verip arkasına yaslandı. "Kahveni bitirde eve bırakayım seni"

🎻🎻🎻

Tugay'ın ağzından

"Eee anlat bakalım" dediğimde Çağrı kafasını kaldırıp bana baktı. Utkuların evindeydik. İkimizde uyumamıştık. "Neyi anlatayım?" dediğinde kaşlarımı kaldırıp suratına baktım. "Kumsalı" derken sırıttı. "Bir şey yok. Öğretmen öğrenci ilişkisi" ama sırıtıyordu. "Ben salak mıyım?" dediğimde göz devirip elindeki oyun kolunu masaya bıraktı. "Salak değilsin de.. Her boş kaldığımızda bana böyle bakıp beni sorgulamasan çok hoş olacak kardeşim" sırıtıp elimdeki kolu bende masaya bıraktım.

Belliydi. Anlatası vardı. Heveslenmişti. Kolu bırakması büyük bir işaretiydi anlatmak için yanıp tutuştuğunun. Ben de Pırıl için, ona açılmadığım sıralar böyleydim.

"Ben bir garip hissediyorum. Bak dün mesela yüzüme baktı ya.. Lan dedim içimden. Lan tut..." devam etmeden susunca yüzüne baktım. "Mesela yumruk yediğimi farkedince anlatamadığım için suratı düştü. Lan duramadım anlatmadan. Siktir et dedim ya. Neyi kimden saklıyorsun. Bilsin dedim ne olduğunu. Abi ben hangi kızla böyle konuştum. Hangi kıza ne anlattım sen biliyorsun beni" başımı salladım.

Kendi duygularını sorguluyordu baya baya. Çağrı gibi bir çapkın için büyük değişimdi. "Lan hafif suratı düşüyor. Ya diyorum göğüs kafesimi nasıl açarım? Böyle içime sokayım onu hiç çıkmasın ordan. Çıkmasın benden anladın mı? Üzülmesin lan."  sırıtıp arkama yaslandım. Derin bir nefes verip koltuğun arkasına kafasını yasladı ve tavanı izledi. "Bana bir iki hafta ders olmasın dedi. Bak bunu dedi... Kalbim böyle sıkıştı. Ben nasıl görmeyim bu kızı iki hafta. İki gün zor dayanıyorum. Koşa koşa okula gidiyorum okuldan alayım da biraz daha fazla göreyim" kafasını bana çevirdi. "Ne yapacağımı şaşırdım. Görmek için bir sürü fikir ürettim. Kabul etti ama.. Ya benleyken ders çalışmaya zorlanırda sonra odaklanamadım derse?"

Çağrının içinde kopan fırtınayı o an farkettim. Ben nasıl beden derslerini Pırılı görmek için heyecanla bekliyorsam o da keman derslerini öyle bekliyordu. "Tugay." dediğinde ona baktım. "Ben aşık mı oldum lan?"

Sen aşığğğsın arkadaş.
Ehehhehe.
Nasıl bölümdü?
Hızlı mı oldu ya?
Neyse daha kavuşamaz bu iki salak zaten. Yani bence daha var vakti.
Ne dersiniz?

İkİ ŞekeRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin