namjoonseokjin'i kapıda bıraktıktan sonra biraz daha uyumaya karar vermiştim ama çalan kapı yüzünden yapamamıştım.
çünkü hoseok'un mandalinanın peşinden çıktığını unutmuştum.
kapıyı açtığımda otuz iki diş sırıtan bi' hoseok görmeyi beklemiyordum.
"n'oldu? pek bi' mutlusun."
turuncu saçlarını savurduktan sonra omuz silkti ve içeriye girdi. bir rüyada gibi görünüyordu.
"mutlu olmam için bir şey olmasına gerek yok ki."
"yaa, kesin öyledir."
son anda aklıma gelince kapının önünü kontrol etmiştim. seokjin son basamakta başını duvara yaslamış ve uyuyakalmıştı.
e bu kadar erken kalkmaya alışmamıştı herhalde.
"şşttt, uyansana sen. uyuma yeri mi burası?"
ayağımın ucuyla onu dürttüğümde irkilmiş ve hemen ayaklanmıştı. gözlerini kırpıştırdı. nerede olduğunu anlamaya çalışıyordu galiba.
"nerdeyim ben ya? başım çok ağrıyor."
tek elini başına götürmüştü. terlemiş görünüyordu ve yoğun bir şekilde feromon yaymaya başlamıştı.
rut döneminde miydi bu sapık alfa?
hemen içeriye girmiş ve kapıyı kapatmıştım. onun feromonlarından etkilenmem an meselesiydi. kapının arkasından ona seslenmeye çalıştım.
"hemen evine git! ruttasın ve dışarıya mı çıkmayı düşünüyorsun?!"
"rut mu? siktir, onu unutmuştum ben."
alnımı kapıya vurdum hafifçe.
"aferin sana salak! evine git artık, daha fazla feromon yayma burda!"
kokusunu solumak istediğim son şey bile değildi şu anda.
"bastırıcı alıp işe gelemez miyim yani?"
"asla olmaz! gelme, izinlisin sen! rut bitene kadar gelme, hadi git artık!"
indiğini duyabiliyordum. her ne kadar bastırıcı da alsa yan yana geldiğimizde işler değişiyordu.
hem başka bir omeganın etkilenmesini de istemezdim. elbette, tamamen onları düşündüğüm içindi.
içeri girdim ve hoseok'u sırıtarak tavanı izlerken buldum. kim bilir yine küçük alfa ne söylemişti de bu yanlış anlamıştı.
yanına çöktüm hızla.
"ne oldu aşağıda?"
"bi' şey olmadı canım. ne olsun?"
hülyalı hülyalı konuşuyordu ama bir şey olmamıştı öyle mi? pekala, kesinlikle kafayı yemişti.
"hadi kalk da kafeyi açalım bari, bu kadar erken kalkmamıza değsin. ben duş alıp geliyorum ve gidiyoruz tamam mı?"
"olur olur, gider açarız. kafe bir yere kaçmıyor ya."
bu aptal aşığı boğmamak için hızla banyoya ilerledim. etrafımda bir tane normal insan yoktu. bir tane yahu!
**
"ne yani, her rut döneminde işe gelmeyecek mi seninki?"
sinirle iç çektim ve hoseok'un suratına baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
flowers | namjin
Fanfictionalfalardan hazzetmeyen kim namjoon ve peşinden ayrılmayan kim seokjin •omegaverse