12

249 34 75
                                    


namjoon

"kapıdakiler kimdi?"

kapının arkasından seokjin'e seslenmiştim.
öpüştükten sonra işler pek de normal gelişmemişti. daha doğrusu işlerin normal ilerlemesine engel olmuştum.

hiçbi' şey yaşanmamış gibi öylece sevişecek miydik yani? daha çok beklerdi o sapık.

"hoseok'tu, elinde de bastırıcı vardı senin için aldım ben de."

"biri daha vardı duydum, kimdi o?" 

tanıdık bir ses daha duymuştum ama kim olduğunu anlamamıştım. hem şu an kızgınlıktaydım ve kendimi bunun için yoramazdım.

"taehyung vardı bir de hem neyse ilacı sana vermemi-"

"taehyung mu, senin birkaç boy küçüğün olan mı? onun ne işi varmış burda? aa yoksa tekrardan bana bir şeyler iletmeye mi geldi, malum sen alışkınsındır onu yanıma yollamaya."

"namjoon, ne saçmalıyorsun tanrı aşkına? şu ilaçları alır mısın lütfen yoksa burada hiç hoş şeyler yaşanmayacak."

sesi oldukça yakınımdaydı ve zor durumda olduğu anlaşılıyordu. kapının diğer tarafında da o vardı sanırım.

bastırıcıyı almak istiyordum ama bir yandan istemiyordum da; kızgınlık yüzünden sağlıklı düşünemiyordum kesinlikle. 

yoksa seokjin'i arzulayacak değildim tabii ki.

bir dakika ne demişti o bana?

"saçmalıyor muyum yani ben, çok mu konuşuyorum? ne yaşanacakmış burada, hiç de bir şey yaşanmayacak! şimdi kapıyı açıyorum ve ilacı hemen bana veriyorsun. sakın ani bir hareket yapma anladın mı?"

"elbette çok konuşmuyorsun sen, olur mu hiç öyle şey? sen asla çok konuşmazsın ki."

benimle dalga geçiyordu ve bunun şu anda hoşuma gitmesi hiç iyi bir şey değildi.

ayağa kalktıktan sonra kapıyı açmış ve başımı uzatmıştım ama ortalıkta kimse yoktu, seokjin'in kokusu ise her yerdeydi.

"nereye gittin sen iki saniyede?"

mutfaktan gelen Seokjin ile kendimi biraz daha geriye çektim. "su getirdim sana, su. şunu alır mısın artık?"

uzattığı poşeti ve bardağı aldıktan sonra hızla kapıyı kapatmıştım. yere çömeldikten sonra bastırıcıyı hemen aldım ve etrafa göz attım.

pekâlâ, yatak odasında olmam zihnime pek iyi gelmemişti.

bir süre ikimiz de konuşmamıştık.

"namjoon?"

"hmm?"

"ne demek istedin anlamadım. taehyung'u yanına yollamak falan. ne diyorsun?"

kaşlarım havalanmıştı. bilmiyor gibi mi yapacaktı şimdi de?

"seokjin?"

"efendim?"

"biz neden ayrılmıştık?"

birkaç saniye sessizlikten sonra cevaplamıştı beni.

"çünkü sen öyle istemiştin."

ağzım açık kalmıştı duyduğum şeyle.

"ne?! ben mi istemiştim. ne zaman istemiştim?"

"annemle görüştükten sonra istemişsin. sana ne söylediğini öğrenememiştim bir türlü."

flowers | namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin