14

252 35 50
                                    


namjoon

"iyi misin sen?"

hobi oldukça düşünceli duruyordu dünden beri.

dün seokjin ile biraz daha konuştuktan sonra eve gelmiştim ve hemen ilaç içip uyumuştum. sabah uyandığımda ise onu evde görememiştim, şimdi ise kafedeydik.

"gayet iyiyim ben, niye sordun?"

"pek iyi görünmüyorsun da."

elindeki bezi omzuna aldı ve ellerini beline yerleştirerek bana doğru döndü.

"iyiyim diyorsam iyiyimdir, yalan borcum mu var benim sana? hem asıl sen iyi misin? daha dün kızgınlıktaydın daha sonra bi' baktım ortalıkta yoksun. kesin o alfanın evindeydin sen, değil mi? nasıl böyle kolay kolay ona aldanırsın da evine gidersin anlamıyorum."

derin bir nefes aldım ve hobi'nin söylediklerini duymamış gibi yapmaya karar verdim.

"ben kasaya geçiyorum o zaman, sana kolay gelsin."

"kaç tabii kaç. doğrular bunlar ama yalan mı yani? nasıl gidersin o eve, akşam tüm bunları..."

hobi hâlâ kendi kendine konuşuyor olsa da arkamı dönmüş ve kasaya gelmiştim.

seokjin bugün gelir miydi bilmiyordum ama gelmesini istiyordum.

hem eğer gelirse işlerim kolaylaşırdı o yüzden yani.

bir süre gelen müşterilerle ilgilendim ve herhangi bir hasara sebep olmadan siparişlerini onlara ulaştırdım.

tekrardan açılan kapıyla bakışlarımı oraya diktim ve içeri giren jungkook'u görünce gülümseyip elimi kaldırarak yanıma çağırdım.

hobi beni onunla tanıştırdığından beri bana olan ilgisini biliyordum ve bugün bana yardım etmesini isteyecektim.

kesinlikle kötü bir niyetim yoktu, hem ben istemesem bile bunu yapacağını biliyordum.

"hyungie yardıma ihtiyacın var mı? hoseok hyungum yine yalnız bırakmış seni."

demiştim.

"birimizin de siparişleri hazırlaması gerekiyor, biliyorsun. istersen bana yardım edebilirsin-

"evet evet ederim! yani şey ne yapmam gerektiğini söylemen yeterli."

heyecanına karşı gülümsedim ve kalkan müşterilerin masalarını temizlemesi için gerekli malzemeleri ona verdim. hemen işe koyulmuştu, kesinlikle hobi ile alakaları yoktu.

bu sürede ben de dün yaşananları düşündüm. seokjin'e sonunda gerçekleri söylemek beni rahatlatmıştı ve düşündüğümden daha iyi karşılamıştı bunu; buna oldukça sevinmiştim.

açıkçası bunca zaman sonra onu tekrardan kaybetmek istemiyordum.

öpüşmelerimiz aklıma geldikçe gülümsememe ve yanaklarımın ısınmasına engel olamıyordum. bana karşı oldukça hassas davranmıştı hem de rutta olmasına rağmen.

bu özelliği hiç değişmemişti; hâlâ oldukça dikkatli davranıyordu tensel temaslarda.

"hyungie niye sırıtıyorsun?"

jungkook'un sesiyle kendime geldim. "ah kookie bir şey düşünüyordum da neyse. ne oldu bir şey mi söyleyecektin?"

ona "kookie" dediğim için hemen sırıtmaya başlamıştı. görünüşüne rağmen oldukça sevimliydi; yanağını sıkmadan edememiştim.

"çok tatlısın kookie."

"öyleyim değil mi?"

"hayır."

flowers | namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin