Kabus

21 2 22
                                    

*Çok güzel fikirler uçuşuyor kafamda umarım yazmaya devam ederim. Ve umarım okunma alırım. Çünkü okunmayınca paylaşasım da gelmiyor hiç... İyi okumalar dilerim şimdiden.*

Magnus: Gözlerim kapandıktan sonra kendimi boş, beyaz, küp şeklinde bir odanın merkezinde buldum. Sanki oda sonsuzluğa uzanıyordu. Kimse var mı? diye seslensemde hiçbir cevap alamadım. Yavaş yavaş ileri doğru yürümeye başladığımda İleride bir parlaklık gördüm. Gözümü alan bu parıltıya doğru yürümeye başladım. Yaklaştıkça bunun kocaman bir ayna olduğunu fark ettim. İlerledim ve ilerledim. Tam aynanın önünde durup kendi yansımama baktım.

Ama bişeyler farklıydı. Yansımam farklıydı. Kendi yansımam yerine gördüğüm tek şey karanlık bir ruh oldu. Bana donuk bir şekilde bakan bir ruh. Geriye doğru adım atmaya başladım ve sırtım bir zemine çarptı. Arkama döndüğümde arkamda da bir aynanın olduğunu ve orda da karanlık başka vücut şeklinde bir ruh olduğunu gördüm. Hızla uzaklaşmaya çalıştım ama tüm çevrem bir anda bu ruhlarla dolmaya başladı aynaların arasında sıkışıp kalmıştım.

Adım atabilceğim bir yer kalmamıştı. "Siz gerçek değilsiniz. Bu bir rüya."diyerek kendimi sakinleştirmeye çalıştım. Daha sonra ruhlardan biri benimle konuştu. Kafasını yana doğru eğerek "Biz seniz. " ve diğer ruh devam etti. "Olman gereken kişiyi saklama." Sırayla ruhlar konuşmaya başladı. "Bizi yok sayamazsın." "Herkes yok olmalı." "Herkesi yok et." "Karanlığını ortaya çıkar." "Bizi besle." Hepsi bir ağızdan konuşmaya başladılar. Kulaklarımı kapatıp yere eğildim ve "SUSUN!!!" diye bağırdım. Sesler kesilmiyordu. Daha sonra gelen cam kırılması sesiyle kafamı düzelttim. Tüm Oda siyah renge dönüşürken ruhlar ise yerde sürünerek üstüme gelmeye çalışıyolardı.

Geriye doğru giderken bir tanesine çarptım ve ruh beni boynumdan tutarak yere bastırdı. Tüm ruhlar üstüme gelerek beni parçalamaya çalışıyordu adeta. Acıyla bağırdım ve onları üstümden itmeye çalıştım. Ruhlardan biri gözüme parmaklarıyla bastırmaya başladı ve acıyla bağırarak yataktan sıçradım.

Uyandığımda yatakta oturur haldeydim ve Alec ve Izzy yanımda duruyordu. Önüme baktığımda her yerimin siyah kan gibi birşey olduğunu gördüm ve vücudumdaki tüm kesikler geri gelmişti. Etrafa baktığımda ise her yerde uçuşan küller ve yarısı yok olmuş eşyalar gördüm.

Alec hemen beni kucağına alarak odadan çıkardı. Bana nasıl olduğumu sorup duruyordu ama ben konuşamıyordum. Hemen beni ana kata götürdükten sonra koltuğa yatırıp Lorenzo ve Ambrose'a bağırmaya başladı. Vücudumdaki kanlar asla durmadan akmaya devam ediyordu. Ama siyahtılar. Sadece karanlık vardı görünen. Kafamı çevirip aynaya baktığım zaman ise gözlerimin tamamının kara olduğunu ve gözlerimden bile bu karanlık sıvıdan aktığını gördüm.

Lorenzo hızla yanımıza gelip Alec'in üstündeki yanıklara ve bana bakarak ne olduğunu sordu ve bir yandan büyüyle yaraları kapatmaya çalışıyordu. Alec ise telaşla anlatmaya başladı. "Magnus uyuyordu. Bizde Izzy ile konuşuyorduk. Bir anda yatakta kıvranmaya başladı ilk. Ve yabancı dilde bişeyler söylemeye başladı. Daha sonra etraftaki nesneler havalanmaya başladı. Magnus'ı uyandırmaya çalıştım ama uyanmadı. Sonra vücudundan siyah sıvılar akmaya başladı. Tişörtünü kaldırdım ve vücudu kesiklerle doluydu. Büyüyle kanı durdurmaya çalıştım ama başaramadım. Ve bir anda uçan nesneler küle dönüşmeye başladı. Magnus'a tekrar dokunduğum anda ellerim yanmaya başladı. Ve sonra çığlık atarak sıçradı. Magnus'a baktığımda ise gözleri simsiyahtı. Ve kucağıma alıp buraya getirdim." dedi.

Lorenzo hiçbirşey anlamamış gibi bakıyordu. "Güçlerinin hepsini almıştım. Bu söylediklerin imkansız." dedi. Alec sinirle "Evet ben bunların hepsini uyduruyorum. Saçmalamayı kes ve lütfen yardım et." dedi. Etraf kararmaya başladı tekrar. Diğerlerini de etrafımda büyülü sözler söyleyerek beni kurtarmaya çalışırken gördüm. Alec elimi sımsıkı tutmuştu. Tekrar tüm gücünü beni iyileştirmek için kullanıyordu. Elinin yandığını gördüm ama asla bırakmıyordu. Tüm bu olanların Valentine ile bağlantısı olduğunu biliyordum. Üstümde yaptığı deney anında siyah sıvılı bir iğne yapmıştı bana. Şuan vücudumdan akan sıvı gibiydi. Gözlerimi daha fazla açık tutamıyordum. Ve son gücümle "Valentine." demeyi başardım. Kulağımda bir çınlama ile gözlerim kapandı.

Down World Waterfall (Malec) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin