Burada ne işim var?

384 45 118
                                    

Magnus gözlerini açtığında Alec hala ona sarılıyordu. İstemsizce gülümsedi. Onu incelemeye başladı.

Daha önce daha yakın oldukları da olmuştu ama onu inceleme fırsatı eline geçmemişti. Her zerresi çok mükemmeldi. Gözleri, kaşları burnu ve dudakları...

Ona dokunmak istiyordu. Ama dün gece olanların alkol yüzünden olabileceğinden korkuyordu. Elini yüzüne doğru uzattı ama geri çekti. Uyanıp ona kızmasından korkuyordu.

Magnus Alec'in kımıldadığını görünce gözlerini hemen kapattı.Ama çaktırmadan izlemeye çalışıyordu. Alec biraz kımıldadı daha sonra panikle doğruldu.

Çadıra gözlerini gezdirdi daha sonra Magnus'a baktı. Şaşırmış gibiydi. Magnus dün gece olanların alkol yüzünden olduğunu düşünmeye başlamıştı. Korktuğu başına gelmişti galiba.

Daha sonra Alec derin bir nefes verdi. Sonra yerine geri yatıp Magnus'ı süzmeye başladı. Eliyle Magnus'ın yanağını, saçını okşadı.

Magnus çok heycanlanmıştı. Kızartıp bozuntuya vermemek için kıpırdanıp arkasına döndü. Alec hemen elini çekmişti.

Magnus gerçekten çok mutluydu. Bu duyguları daha önce yaşamamıştı. Alec yavaşça Magnus'a iyice yanaşıp ona sarıldı. Ve kendine doğru çekti.

Magnusun kalbi çok hızlı bir şekilde atıyordu. Alec'in teninin sıcaklığının onu kavraması içinde garip hisler uyandırmıştı.

Magnus kalbinin atışının belli olmaması için biraz daha kıpırdandı ve Alec'e doğru geri döndü. Sonrasında gözlerini araladı.

Alec gülümseyerek onu izliyordu. Magnus gözlerini açtığında şaşırmış gibi etrafına bakındı. Ve ağzından çıkan cümle şu oldu.

"Burada ne işim var?". Magnus kendinden nefret etmişti. Bunu neden demişti? İçinden kendine hakaret ediyodu. Alec'in bir an gülümsemesi silindi ama sonra tekrar gülümsedi.

Sanki zorla gülüyor gibiydi. Magnus'a bakarak "Dün gece olanları hatırlamıyorsun galiba. Sarhoş olmuş olmalısın. Maia Jordan ile Izzy ise Jonathan ile kaldı bende buraya geldim." dedi.

Magnus başını tutarak "Başım ağrıyor pek bir şey hatırlamıyorum." dedi. Neden yalan söylüyordu? İçinden kendine kızıyordu. Alec gülümsedi ve eliyle Magnus'ın yanağını okşayarak "Sorun değil kahvaltıdan sonra ilaç içersin devam ederse ağrın." dedi.

Magnus kızarmıştı. Alec de fark etmiş olmalıydı. Eski gülümsemesi geri gelmişti. Getirdiği çantasına uzandı ve içinden kıyafetlerini çıkardı Magnus kaçamak bakışlarla onu izliyordu.

Alec görmesin diye başka taraflara bakıyordu. Alec Magnus'ın önüne oturdu ve üstünü çıkardı. Magnus elinde olmadan gözlerini kocaman açmıştı. Ve hemen kafasını çevirdi.

Kesinlikle kıpkırmızı olmuştu. Alec elinde tişörtü ile Magnus'a baktı. Gülümsedi ve "Hey kafanı çevirmene gerek yok soyunmuyorum ya sadece üstümü değiştiriyorum bunda utanılcak birşey yok. Gerçi diğerine de utanmamalısın." dedi sırıtarak.

Magnus'ın kafasını çevirdi ve devam etti "Ayrıca giyeceğin bir şey yok sanırım. Benimkilerden giyebilirsin. Sorun değil." dedi. Ve çantasından bir tişört daha çıkarıp Magnus'a attı.

Magnus tişörte bakarken Alec hala giyinmiyordu. Bunu bilerek mi yapıyordu acaba? Çünkü biraz daha böyle kalırsa Magnus bayılacaktı. Magnus'a bakarak "Hadi dene olacak mı merak ediyorum." dedi.

Magnus utanarak eşofmanını çıkardı. Alec'in vücudunu süzüp izlediğini fark etti. Ve Alec'in gözlerinin içine bakmaya başladı. Bunu fark eden Alec gözlerini kaçırdı ve tişörtünü giydi.

Magnus da Alec'in ona verdiği tişörtü giydi. Biraz bol olmuştu. Ama yakışmıştı. Utanarak şortunu da değiştirdi. Alec kafasını çevirmişti ama iki defa bakarken yakalamıştı.

Alec kendi kendine "Benim için giyinmene hiç gerek yoktu aslında." diye sessizce söylendi. Magnus da duymuştu utanarak arkasını döndü.

Alec de şortunu değiştirdi durum Magnus içinde geçerliydi. Kendine engel olamadan bakmaya çalışıyordu. Daha sonra birlikte çadırdan çıktılar.

Down World Waterfall (Malec) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin