Down World Waterfall (Malec)

Şişe Çevirmece

Boş bir şişeyi ortaya koydular ve etrafına dizildiler. Şişenin ucu kime gelirse seçtiği bir kişiye soru soracaktı.

Şişeyi çevirdiler ilk jace çıkmıştı. Claryden rujlu dudaklarıyla boynunu öpmesini istedi. Bunu zaten yapıyorlardı sürekli. Gerçekten gerek var mıydı?

Magnus kime gelirse söyleniyordu. İçkisini yudumlarken arada Alec alıyordu. Magnus Alec içki içerken ona bakıyordu. Gerçekten çok hoştu. Gülüşü çok güzeldi.

Onu izlemeye dalmışken Maia'nın seslendiğini duydu. "Magnus ordamısın duy beni." dedi. Magnus affalayarak Maia'a baktı.

Maia magnusa pis pis gülüyordu. Ve daha sonra "Magnus'a ne yaptırsam acaba. Hmm. Biriyle öpüşsün. Kim olabilir ki? Mmm Alexander." dedi. Magnus dona kalmıştı.

Maia gerçekten çok kötü olabiliyordu. Herkesten büyük bağırtılar geliyordu. Herkes öp, öp diye bağırıyordu. Magnus yapmayacağını söyledi. Ama kimse umursamadı.

Magnus elindeki içkiyi bıraktı. Ve Alec'in önüne geçti. Hala bağırıyolardı, ıslık çalıyorlardı.

Magnus Alec'in gözlerine baktı. Kalbi çok hızlı atıyordu ve ateş basmıştı. Magnus alece iyice yanaştı ve öpmeye başladı. Alec de ona karşılık veriyordu.

Bu ilk öpüşmesiydi. Ve gerçekten kendini çok garip hissediyordu. Onun dudaklarının sıcaklığını hissetmek mükemmel bir histi.

Öpüşmeye devam ediyorlardı ama Jace'in Magnus'ın üstüne kusmasıyla öpüşmeyi bıraktılar. Alec'in yüzündeki gülümsemeyi yakalamıştı.

Magnus Jace'e bağırmaya başlamıştı. Bunu planlamamıştı. Yanında giyecek pek birşeyi kalmamıştı. Tişörtü çıkarıp Jace'e fırlattı.

Magnus "Sayende bugün donarak öleceğim jace. Ayıldığında seni öldüreceğim" dedi sinirle. Arkasını döndüğünde Alec'i Magnus'ın vücuduna bakarken görmüştü. Yine...

Alec Magnus'a yaklaşmıştı. Sarhoş bir şekilde gülümseyerek "Eğer beni yine öpersen sana tüm gün sarılarak seni ısıtabilirim." dedi.

Magnus olduğu yerde kalmıştı. Bunu beklemiyordu. Ve koşarak çadırına girdi. Yanaklarının kızardığını hissedebiliyordu.

Çantasından eşofmanının üstünü çıkardı ve onu giydi. Maia gelmeden hemen kafasını yastığa koydu. Ama bir yandan da gelmesini bekliyordu.

Magnus'ın biraz karanlık korkusu vardı. Yalnız başına pek kalamıyordu. Işık açık uyurdu yada biriyle kalırdı.

Bu yüzden Maia'ı bekliyordu. Çadırın kapısının açıldığını duyunca rahatladı. "Magnus uyudun mu?". Bu ses... Bu Maia değildi. Magnus kafasını kaldırdı ve çadırda Alec'i gördü.

Alec ensesini tutarak "Maia Jordan ile Jonathan Izzy ile kalmaya karar verdi. Benide buraya gönderdiler." dedi.

Magnus'ın aklında birçok soru varken ağzından şunlar çıkmıştı. "İkizinin tanımadığın biri ile aynı çadırda kalması seni rahatsız etmiyor mu?" dedi.

Alec "Izzy kiminle istiyorsa onla yatabilir. Karışmaya kalkışmam bir şey değiştirmez. Kafasına koymuşsa yapar. Ben istediğim kişiyle yatıyorsam oda yatabilir." dedi Magnus'ın yanına bakarak.

Magnus kızardı ve kafasını geri yastığa koydu. Alec de Magnus'ın yanına yattı. Magnus Alec'e sırtını dönmüştü. Ve gülümsüyordu.

Asla inanamayacağı şeyler yapmıştı. Biri ile çarpışmıştı. Ve o kişiye galiba aşık olmaya başlamıştı. Kendine inanamıyordu.

Alec şuanda onunla yatıyordu ama Magnus yüzüne bile bakamıyordu. Magnus daha fazla dayanamadı ve arkasını döndü. Alecde onu izliyordu.

Birbirlerinin gözünün içine bakıyorlardı. Alec bir eliyle yavaşça Magnus'ın yanağını okşadı. Bu Magnus'ın hoşuna gitmişti. Daha önce hissetmediği duyguları hissediyordu.

Alec iyice Magnus'a yanaştı. Magnus nefes almak dışında pek bir şey yapmıyordu. Kalbi dışarı fırlayacak gibiydi. Magnusa yanaşıp onu öptü. Magnus dona kalmıştı ve karşılık verememişti.

Daha sonra Alec Magnus'a sarıldı ve gözlerini kapattı. Magnus Alec'in sıcak tenini hissediyordu. Aklında sadece bir soru vardı.

Bunları alkol yüzünden mi yapıyordu? Yoksa içinden geldiği için mi? Magnus alecin yanında kedi gibi kalmıştı.

Yapmasına engel olamıyordu. Belkide engel olmak istemiyordu. Bu olanlar hoşuna gidiyordu.

Daha fazla gözlerini açık tutamayan magnus son kez Alec'e baktı gülümsedi ve gözlerini kapattı.