Yalan

141 13 74
                                    

*Okunma sayım beklediğimden fazla geldiği için bi bölüm daha yazmaya karar verdim. Okuyan herkese tişkürler. Ama neden oy vermiyo kimse. Bu azcık üzüyo ama olsundu. Bu arada yazdıklarımla ilgili yorumlarınızı da aşırı merak ediyorum. Yorum yazıp oy verirseniz çok mutlu olurum. Şimdiden tişkürler ve iyi okumalar.💜*

Magnus: Gözlerime gelen güneş ışığıyla gözlerimi kısarak etrafa bakındım. Revirdeydim. Doğrulmaya çalıştım ama canım yandığı için doğrulamadım. Üstümde birşey yoktu ve herhangi bir yara da görememiştim. Ama canım yanıyordu. Başım ağrıyordu. Kafamı tutarak olanları hatırlamaya çalıştım.

En son Alexander'ın kucağındaydım. O beni kurtarmıştı. Canım ne kadar yansa da ayağa kalkmaya çalıştım. Çünkü en son hatırladığıma göre o da yaralanmıştı. Başım dönüp gözlerim kararıyordu ama umrumda değildi. Etrafa bakınırken Maia'nın bana doğru koştuğunu gördüm.

"Magnus delirdin mi sen. Yaraların daha iyileşmedi. Neden ayağa kalktın?" dedi ve hemen bana destek oldu. "Maia Alex-" konuşamıyordum çünkü canım çok yanıyordu. "Alec iyi Magnus. Sakin ol yürü yatağına geri gidiyoruz." dedi itiraz etmek için ağzımı açtığımda beni susturarak yatağa doğru götürdü.

"İki dakika yalnız bırakmaya kalkmıyosun Magnus. Hemen uyanıp kocacığına koşuyosun." dedi gülerek. Bende gülümsemiştim. Yatağa geri uzandıktan sonra ben baygınken olanları anlatacağını söyledi ve konuşmaya başladı. "Alec seni kurtardıktan sonra yaralarını iyileştirmek için tüm gücünü kullandı ve güçsüz kaldığı için bayıldı. Ufak yaraları var ama iyi merak etme." dedi ve devam etti.

"Ayrıca seni kurtardıktan sonra tehlike geçtiği için öğrenci odaları tekrar mekan değiştirdi ve okula döndü gerçi sen bunu da bilmiyorsun." dedi. Zar zor konuşarak "Okulun öğrenci kurtarmak için kurduğu sistem. Saldırı anında öğrenci odaları farklı bir mekana ışınlanıyor. Bi kitapta okumuştum." dedim.

Maia bana bakarak "Klasik bay bilmiş Bane." dedi ve gülerek devam etti. "Okula yapılan bu saldırıdan dolayı okulu güvenlik önlemlerini arttırmak amacıyla ara verildi. Bu dönemde hepimiz staj yapacakmışız. Belirli enstitülere dağıtılarak eğitim görecekmişiz. Gerçekten çok havalı değil mi?" dedi. Heycandan yerinde duramıyordu. Çocukluğundan beri gizemli olayları araştırmaya bayılırdı.

"Profesör herkesin eşyalarını toplamasını istediği için hepimiz yanınızdan gitmek zorunda kaldık. Ve geri döndüğümde ne göreyim. Magnus ayaklanmış yürüyo." dedi son kısma baskı yaparak. Maia'nın dediklerine pek odaklanamamıştım. Çünkü aklım hala Alexander daydı.

Köşede bana doğru gelen diğerlerini görmemle yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. En arkadan gelen Alexander'a destek olan Izzy'i görmemle hızla kalkmaya çalıştım ama Maia izin vermemişti. "ALEXANDERR" diye bağırmamla revirde olduğumu hatırlayıp ağzımı kapattım. O ise bana kocaman gülümseyerek yanıma geliyordu.

Yanıma geldiğinde hemen sıkıca sarıldım. Onu o kadar çok özlemiştim ki. Birbirimize sıkıca sarılmıştık. Ona sonsuza kadar sarılabilirdim. "Özür dilerim Magnus hepsi benim hatam. Lütfen beni affet." diyip ağlamaya başlamasıyla benimde gözümden yaşlar akmaya başlamıştı. "Alexander bu senin suçun değil. Lütfen ağlama." diyip onun göz yaşlarını elimle sildim.

Daha sonra ona iyice yaklaştım ve "Seni çok seviyorum Alexander. Hiçbir şey bunu değiştiremez." dedim ve uzun zamandır çektiğim özlemle onu öpmeye başladım. Diğerlerinin öksürmesi ile yalnız olmadığımızı hatırlayıp ondan ayrıldım ve elini sıkıca tutup diğerlerine baktım.

Raphael bize bakıp gülerek"Aşkınızı böldüysek gidelim biz en iyisi. Belki yapacak işleriniz vardır." dedi imalı bakışlar atarak. Simon'nın onun karnına dirseğini geçirmesiyle gülmemek için zor durdum. "Üzgünüm Raphael biz senin gibi azgın bir çift değiliz." dediğimde Raphael umursamazca Simon'nın boynuna kolunu attı ve "Hepsi Simon'nın suçu. Beni azdıran o." demesiyle Simon bi kez daha Raphael'in karnına çaktı ve Raphael söylenmeye başladı.

O sırada Alexander'a baktığımda bana garip bir bakış atmıştı. Bi dakka? Yoksa o istiyor muydu? Utanarak önüme geri döndüm ve Jonathan'nın sesiyle ona döndüm. "Siz baygınken eşyalarınızı biz topladık. Ama profesör bizle konuşması gerektiğini bizim diğerleriyle gitmeyeceğimizi söyledi." dedikten sonra kafamızla onay verdikten sonra Alexander'ın eliyle yüzümü tutup kendine çevirdi.

"Sen iyi misin Magnus acın, ağrın var mı?" dedi. Ona gülümseyerek iyi olduğumu söyledim. Ne kadar canım yansada... Çünkü eğer doğruyu söyleseydim gücünü tekrar kullanmaya çalışıp daha kötü olacaktı. Buna izin veremezdim. Diğerleri Alexander ve bana tekrar geçmiş olsun dileyerek odadan ayrıldı. Alexander tekrar beni öpmeye kalkışcakken gelen hemşire ile tekrar yanımda oturur pozisyona geldi.

"Merhaba Bay Bane. Durumunuz nasıl? Herhangi bir terslik var mı?" dediğinde Alexander'a baktım ve tekrar hemşireye dönüp onada yalan söylemek zorunda kaldım. "Evet gayet iyiyim teşekkür ederim." dediğimde elindeki deftere birşeyler yazdıktan sonra "Gayet iyi. Peki o zaman sizi taburcu edebiliriz. Geçmiş olsun Bay Bane." dedi ve gülümseyerek odadan çıktı.

Odadan çıkmasıyla Alexander tekrar üstüme eğilip beni öpmeye başladı. Izzy'nin sesiyle Alexander hemen üstümden kalktı. Eliyle gözlerini kapatmış bir şekilde "Özür dilerim. Özür dilerim. Bölmek istemezdim ama profesör bizi çağırıyor." dedi ve arkasını dönüp hızla uzaklaştı.

Alexander dudağıma küçük bir öpücük kondurup elimi tutarak "Hadi Magnus gidelim. Zaten rahat vermiyolar." dedi ve ayağa kalkıp bana da yardım etti. Başımın dönmesiyle biraz sendeledim. "Magnus iyi olduğuna emin misin?" dedi. Telaşlandırmamak için ona doğru yalandan gülümsedim ve "İyiyim iyiyim. Sadece bir anda kalkınca başım döndü. Hadi gidelim. Bekletmeyelim diğerlerini" dedim ve kapıya doğru yöneldim.

Alexander biraz şüphelense de ilerlerken birden durdu. "Magnus biliyorsun senin bu haline bayılıyorum. Ama diğerlerinin seni böyle görmesini istemem." dediğinde anlamayarak ona baktığımda üstümü işaret etti. Ve gözlerimi açarak kendi üstüme baktım. Ah doğruya yarı çıplaktım...

Alexander gülümseyerek geri döndü ve yatağın yanındaki gömleği alıp bana giydirdi. Sonra dudağıma bi öpücük daha kondurup revirden çıktık. Kapının önünde bizi bekliyolardı.

Raphael bize bakıp gülümsedi ve "Ooo sonunda teşrif ettiniz Bay Bane. İşiniz uzun sürdü sanırım" dedi ve Izzy'e döndü. "Bu arada Izzy içkimi en kısa zamanda istiyorum." dedi. Biz garip bakışlar atarken Izzy Alexander'a döndü ve "Raphael içeri girdiğimde yiyişiyor olduğunuzu söyledi. Bende abim yapmaz diyip iddiaya girdim ve senin yüzünden kaybettim." dedi.

Alexander ensesini tutup mahcup bakışlar atarken gerçekten çok sevimliydi. Profesör'ün yanına gittikten sonra Alexander'ın herşeyi ona anlattığını ve beni gözetim altında tutması gerektiğini söylemişti. Sebebini sorduğumda ise söylememiş sadece önlem için demişti. Bir gariplik sezmiştim. Alexander'a baktığımda o da benden gözlerini kaçırmıştı. İşin içinde kesin bi gariplik vardı. Şuan için bu konuyu ertelemeye karar vermiştim. Çünkü artık mutlu olmak istiyordum.

Profesör konuşmaya devam etti. "Okulun hasarı giderildikten sonra kalkan güçlendirilmesi için bazı gönüllü öğrencilerden yardım isteyeceğiz. Aslında sizi çağırmayacaktım son yaşadıklarınızdan dolayı. Ama stajda daha çok yorulabilirsiniz. Bu yüzden sizleri tekrar okula çağırıp yardım isteyeceğiz. Pek fazla gücünüzü kullanmayacaksınız zaten." dedi bizde onaylayıp staja gitmek için beklemeye başladık.

Down World Waterfall (Malec) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin