Kayıp

128 13 7
                                    

*İki aya yakın bir zaman sonra tekrardan merhaba. Burayı çok fazla aksattım. Sanırım beklediğimden daha erken bir final verip yeni bir çalışmaya başlayacağım. Şimdilik bu kadar. Hepinize iyi okumalar.💜*

Alec: "Magnus hayır dedim. Burda kal hemen geleceğim." dedim. Ve portal açıp hızla gittim. Onu burda yalnız bırakmak istemiyordum ama odada daha güvende olacağını düşünmüştüm.

Hızla Izzy'nin odasına gittiğimde onu Jonathanla birlikte telaşlı bir şekilde camdan dışarı baktığını gördüm. Jonathan'ın tişörtünü ters giydiğini fark ettiğim zaman ne kadar çıldırsam da patlama sesleriyle kendime geldim. Hemen yanlarına gidip Jonathan'a pis bir bakış atıp iyi olup olmadıklarını sordum.

İyi olduklarını söylediklerinden sonra diğerlerini bulmak için portal açmaya çalıştığımda portal açılmamıştı. Birbirimize bakış attıktan sonra hemen Izzy ve Jonathan da denedi. Ama başaramadılar.

Ne yapacağımızı bilmiyordum. Ama bizi bu durumdan sadece Magnus'ın özel portalı kurtarabilirdi. Keşke onu orada bırakmasaydım. Kendime çok kızmıştım.

Izzy bize göz devirdi ve kapıya doğru gitti. "Eskisi gibi bir yerlere gitmek için kapıyı kullanabiliriz değil mi?" dedi ve kapının kolunu tutup bize bir bakış daha atıp kapıyı açtı.

Bizde tam peşine gidecektik ki Izzy kapıdan geri dönüp kapıyı hemen geri kapattı. Ona ne oluyor bakışları atarken o hemen bileğindeki yılanı ortaya çıkardı. Tehlikeli bir şey olduğunu anladık ve bizde güçlerimizi hazırda tuttuk.

Bir anda odanın sarsıldığını hissettik. Deprem mi oluyordu? Yoksa saldırı yüzünden mi? Ne olduğunu anlamamıştık ama oda sanki havaya yükseliyordu.

Sarsıntı durduktan sonra hemen cama doğru gittim ve dışarı baktım. Biz neredeydik? Burası okul değildi. Konumumuz mu değişmişti? Hemen kapıya doğru koştum ve dışarı çıktım.

Tek değişen yer konum değildi sanırım. Koridorda değişmişti. Ama odalar onlar aynıydı. Sanırım bir çeşit kaçış kapsülü gibiydi. Kapsül odalar mıydı? Ne olduğu şuan umrumda değildi. Magnus'ı bulmam lazımdı.

Odasına doğru hızla koşmaya başladım. Kapıyı hızla açtığımda karşımda başka bir adamı gördüm. Magnus'ı içerde göremeyince hemen adamın üstüne atladım ve onu yere düşürdüm.

Büyümle onu bağlayıp etkisiz hale getirdikten sonra Magnus'ın nerede olduğunu sordum ama o pislik sadece gülüyordu. Bu adam... Evet onu hatırlamıştım. Ne kadar sarhoş da olsam hatırlamıştım. Barda Magnus'ın gördüğü adamlardan biriydi bu.

Artık kontrolümü kaybetmiştim ve adama sürekli yumruk geçirip duruyordum. Arkamdaki elin beni geriye çekmesiyle arkamı döndüm. Jonathan beni çekmişti. Sinirle adamın üstüne giderken beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı.

Dışardan gelen sesle dikkatim dağıldı. "Tüm öğrenciler derhal koridora. Tehlike geçti. Bu otomatik bir kurtarma operasyonudur. Lütfen herkes koridora." demişti. Belki Magnus dışardadır diye hemen dışarı koştum.

Etrafa yavaş yavaş dağılan insanlara baktım her yerde onu arıyordum ama yoktu. Ana kapıdan gelen profesörü görmemle hemen yanına koştum. Magnus'ın kayıp olduğunu, onu görüp görmediğini sordum. Kayıtlara bakacağını ama şuan burada ki öğrencilerle ilgileneceğini söyledi.

Ona Magnus'ın odasında bulduğumuz adamı anlattım ve hemen odaya geri gittik.

Profesörün yaptığı büyü sayesinde Magnus'ı kaçırdıklarını öğrenmiştik. Ve hepsi benim suçumdu. Onu orada bırakmasaydım hiçbir şey olmayacaktı. Kendimden tekrar tekrar nefret ediyordum.

Down World Waterfall (Malec) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin