Bar

165 18 28
                                    

Magnus:Portaldan geçtikten sonra dar bir arada bulmuştuk kendimizi. Jonathan bize yolu gösteriyordu. Dikkat çekmemek için arka kapıdan içeri giriyorduk. Mantıklıydı. Girişin önünde bir portal açılması pek de normal karşılanmazdı ne de olsa.

İçeri girdiğimizde çok fazla kişi olduğunu fark etmiştim. Sanırım oldukça ünlü bir yerdi burası. Diğerlerini takip ederken Alexander'ın elini de tutmayı ihmal etmiyordum.

Boş bir yer bulup hep birlikte oturduk ve içkilerin gelmesini beklemeye başladık. Bu bana şelalenin ordaki kampımızı hatırlatmıştı. Alexander ile ilk öpüşmemi...

Maia'a o an nefret bakışları atmıştım belki ama şuan çok mutluydum. Ve bunu düşünürken Maia'a baktığımda tekrar Louis ile olduğunu fark ettim.

Bu çocuk neden beni bu kadar sinirlendiriyor bilmiyorumdum. Ben bunları düşünürken masa birçok alkol ile doldurulmuştu. Ben hemen kendime bir kadeh hazırlarken Alexander bana kötü kötü bakıyordu.

Çok fazla içki içtiğimi söylüyordu. Ve içmeme çok sıcak bakmıyordu. Ama ben çok seviyordum...

Alexander'a şirin bir bakış atıp içkimi yudumlamaya başladım. Hep birlikte içiyor ve eğleniyorduk. İlerden bize bakan Aldous'u görünce gözlerimi devirmiştim. Bize aklınca bakıcılık mı yapıyor? Sinirlendim ve önüme geri döndüm.

İçeri kapıları adeta çarparak giren 3 kişi yüzünden dikkatim dağılmıştı. Tamamen siyah giyinmişlerdi. Onlara bir süre baktıktan sonra bir terslik olduğunu hissetmiştim. Büyücü hissi miydi bu şimdi?

Etrafa bir süre bakındıktan sonra bir adama uzun bir süre baktılar. Burdan o kişiyi göremiyordum. Ama kesinlikle birazdan hoş şeyler olmayacaktı. Onları izlemeye devam ettim. Ve içeri gelen adamlardan birinin gözünün parladığını görmüştüm.

Tamam kesinlikle birşey olacaktı eminim. Sanırım büyücüler diye düşünmüştüm. Aldous'a baktığımda onun da onlara baktığını fark ettim. Adamlara geri döndüğüm zaman elinden ateş çıktığını fark etmiştim.

Aldous hızla bize doğru gelmeye başlamıştı. "Hemen burdan çıkmamız gerek. Birazdan hoş şeyler olmayacak acele edin. Arka çıkışa. Hemen!!!" demişti. O sırada kimse onu umursamıyordu. Bize biraz baktıktan sonra hemen kaçarak gitmişti.

Olayın şokundan çıkıp hemen bizimkilere dönmüştüm. "Okula dönmemiz için onunla gitmeliyiz biliyorsunuz değil mi? Ve ayrıca şu adamlar olay çıkartacak sanırım hemen gitmeliyiz." demiştim. Ama Alexander hariç kimse beni takmamıştı. Abarttığımı düşünüyorlardı.

Bu kadar içmemeleri lazımdı kesinlikle. Onları zorla çekmeye çalıştım ama gelmiyorlardı. Ne yapacağımı bilmiyordum. Onlara zarar gelmesinden korkuyordum. Kolumda ki izin olduğu kısmın acıdığını fark ettim ve açtığımda tekrar belirginleşmeye başladığını gördüm.

Hayır, hayır, hayır... Bir sen eksiktin. Ne yapcağımı düşünürken barı basan adamların, baktıkları kişiye saldırdığını fark ettim. Ve herkes bağırarak bardan kaçmaya başlamıştı. Kolumdaki iz daha fazla parlamaya başlamıştı.

Alexander koluma baktığı gibi ayağa kalkıp yanıma gelmişti. Diğerleride sonunda az da olsa kendine gelmişti. Koluma bakan Alexander ne olcağını tahmin etmiş olmalıydı. Çünkü bir anda dudaklarıma yapışmıştı ve beni öpüyordu.

Eskiden olsa kesinlikle daha çok heyecanlanırdım kesinlikle. Ama şuan kendimi daha rahatlamış hissediyordum. Daha sakindim. Alexander dudaklarını geri çektikten sonra koluma baktığımda işe yaradığını fark ettim.

Ve hep birlikte çıkışa doğru koşmaya başladık. Alexander elimi tutup beni çekiyordu. Bense hala arkada ki adamlara bakıyordum. Bir anda adamın bana bakmasıyla adeta kanım çekilmişti. Bir süre bizi izledi ve bize doğru yürümeye başlamıştı.

Bizse koşarak kaçmaya çalışıyorduk. Adam hala peşimizdeyken son anda kapıdan çıktık ve arka sokakta ne yapacağımızı bilemeyerek etrafa bakındık.

Kesinlikle burdan gitmemiz lazımdı. Neresi olursa. Keşke okula gidebilsek diye düşünerek portal açmıştım. Portal açılmıştı. Ama her zamankinden daha farklıydı. Açtığım portal siyahtı... O sırada kolumda ki izin de parladığını gördüm.

Herkes şaşkın bir şekilde bakarken başka çaremiz olmadığı için sırayla portala atlamaya başlamıştık. En sona ben ve Alexander kalmıştı. Biz de atlayacağımız sırada adam kapıdan çıktı ve bizi gördü. Biz korkudan hemen atladığımız sırada adam bize garip bir ateş fırlatmıştı.

Atladıktan sonra portal peşimizden kapanmıştı. Etrafa bakındığımda bara gittiğimiz arka bahçede olduğumuzu fark ettim. Ve şaşkınlıkla diğerlerine bakıyordum. O esnada yanımda yere eğilen Alexander'ı görmemle dona kalmıştım.

Omzundan yaralanmıştı ve durumu hiç iyi gözükmüyordu. Şokdan kurtulup hızla yanına eğildim ve aklıma ilk gelen iyileştirme büyüsünü yapmaya başladım. Aynı zamanda da onun elini tutuyordum. O ise acıyla bağırıyordu.

Biraz daha müdahale ettikten sonra Jonathan portal açıp herkesi odalarına götürüyordu. Bana yardım edip Alexander'ı da birlikte benim odama götürmüştük. Oda büyü konusunda bana yardım ediyordu. Ne kadar uğraşsak da izi yok edemiyorduk. Ama kanama durmuştu ve ben çok korkuyordum.

Alexander yatağımda uyurken Jonathan Asmodeus'a bildirmemiz gerektiğini söyledi. Babama hemen bir mektup yolladım ve kısa zamanda geri dönüş almıştım. Yarın sabah gelebileceğini söylemişti. Biraz sinir olsamda sakin olmaya çalıştım. Jonathan da gittikten sonra Alexander'ın başında beklemeye başladım.

*Bir süre yazamadıktan sonra güzel bir kaos iyi olur diye düşündüm. Aklımda o kadar çok olay oluştu ki bunu yazarken yavaş yavaş hepsini yapıcam sanırım. Ve 2.000 okumaya ulaşmışım çok mutlu oldum destek olan herkese çok teşekkür ederim. 💜💜*

Down World Waterfall (Malec) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin