"Sevgili kadim insan ırkı, Dünyanın Sonuna hoş geldiniz!"
Sarışın kadın oluşturduğumuz çemberin tam ortasında gülümseyerek konuştuğunda denilenlere anlam veremeyerek sağımdaki ve solumdaki gençlere baktım ancak onlar da benim kadar boş gözlerle izliyorlardı olanları.
Yaklaşık yirmi kişi apar topar bu geniş salona getirilmiş ve ardından düzenli bir şekilde sıralanmıştık. Kısa, sarı saçlı baştan aşağı siyahlara bürünmüş bu uzun boylu kadın sonradan çıkagelmiş bizi teker teker süzüp dairenin tam merkezine geçmişti.
Yukarıda tribüne oturan başka kişiler de vardı ve hepsi pür dikkat bizi izliyordu. Tribünün tam ortasındaki gümüş taht gözümü kamaştırsa da orada oturan biri olmadığı için dikkatimi tekrar sarışına vermiştim.
"Aklınızın karıştığını ve burada ne işiniz olduğunu sorguladığınızı biliyorum." Kadın sakin sakin konuşurken gerginlikten yumruklarımı sıkıyordum. Bir anda bilinmezliğin ortasına düşmüştüm adeta.
"Şuanda 5048 yılında APERA komünitesindesiniz." Duyduğum şeyle ağzım şaşkınlıktan bir karış açık kalmıştı. Ne tür bir kamera şakasıydı bu böyle? 5048 yılı derken ne saçmalıyordu bu kadın? Soluma dönüp sarışın, asker çocukla göz göze geldiğimde onun da en az benim kadar şaşkın olduğunu fark ettim. Diğer tarafımdaki Hintli olduğunu zannettiğim esmer kız ise endişeli gözüküyordu.
"Yıllardır insanlığa yuva olmuş Dünya gezegeni ne yazık ki artık yaşanılamayacak durumda." Sarışın kadın dünya dediği an acıklı bir fon müzik çalmaya başlamıştı. Bu saçmalık karşısında kaşlarım çatılırken çenemi zar zor kapalı tutuyordum.
"Dolayısı ile Dünya'yı insan yapımı bir mekanizmayla patlatmak ve yok etmek istiyoruz."
"Eh yok artık ne diyorsun sen ya?" en sonunda dayanamayıp bağırdığımda kadının keskin bakışları beni buldu. "Sorularınızı sonra alacağım." Başka bir şey demeden konuşmaya devam etti. İnanılmaz öfkelenmiştim, birileri beni uyutup hiç bilmediğim saçma sapan bir yere getirmiş bomboş konuşuyordu ve hepimiz bu saçmalığı dinliyorduk.
"Dünya üzerinde şuana kadar yaşanmış her dönemden özel olarak seçilen 220 genci ürettiğimiz bir sistemle kendi zamanlarından alıp 5048 yılına getirmemizin nedeni de bu kararı tek başına veremeyecek olmamız. Bu bizim etik değerlerimize aykırı." Ne etiğinden bahsediyordu bu kadın? Ne geleceği, ne genci, ne seçilmesi...Hiçbir şeyi anlayamıyordum.
"On bir krallığa bölünmüş olarak yönetilen insan ırkının, her krallığına yirmi genç yerleştirildi. Bir ay boyunca burada kalıp durumu inceleyecek ve kendi döneminizin insanlarını temsilen Dünya'nın durumu hakkında yapacağımız seçimde söz hakkına sahip olacaksınız. Unutmayın ki yaşadığınız zamanın insanlarının temsilcisi sizsiniz. Omzunuzda ağır bir yük var. Hep beraber Dünya'ya ne olması gerektiğini kararlaştıracağız."
Kadının dedikleri beynimde yankılanırken olan hiçbir şeye anlam veremiyordum. Ne yani Dünya'yı göz göre göre yok mu etmek istiyorlardı? Bir de bunun için bizden onay mı bekliyorlardı? Ve 21.yüzyılı temsil etmek için beni mi seçmişti bu aptallar? İyi de ben ne yapacaktım ki? Ben kimdim ki? Neler oluyordu şuan?
SELAM! Bu kurgu için inanılmaz heyecanlıyım. Beğeneceğinizden eminim. Konusu da karakterleri de çok içime sindi. Yarın ilk bölümü atacağım. Okuyup yorum yaparsanız beni çok mutlu edersiniz. Cici günler 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünyanın Sonuna Yolculuk
Science Fiction5048 Yılında Dünya yaşanılamaz bir hale gelmiştir. İnsanlığı yöneten on bir kral Dünya'yı tamamen yok etmekle risk alıp gezegeni iyileştirmek konusunda anlaşmazlığa düşünce çareyi yeryüzünde şimdiye kadar yaşamış diğer insanlardan yardım istemekte b...