24-Kral

287 23 29
                                    

Bölüm Şarkısı: Taylor Swift- King of My Heart (Tam bu çocuklara yazılmış gibi şarkı, bayıldım!)

And all at once, you are the one I have been waiting for
King of my heart, body and soul
And all at once, you're all I want, I'll never let you go
King of my heart, body and soul...

(Ve birden bire sen onca zaman beklediğim o kişisin. Kalbimin, bedenimin ve ruhumun kralı...

Ve birden bire sen istediğim tek kişisin, asla gitmene izin vermeyeceğim. Kalbimin, bedenimin ve ruhumun kralı...)

23.Gün

"Benim aklım almıyor şimdi Kral Takvor iyi miymiş?" kız sessiz olduğunu zannettiği sesiyle konuştuğunda karşısındaki adam iç çekti. "Biz de tam bilmiyoruz ki Ala. Hanımefendi uyanabilirse öğreneceğiz?"

Baş ucumda konuşulanları anlamlandırmaya başlar başlamaz gözlerim hafifçe aralandı. Dün gece gelip üstünkörü yaşadıklarımı anlatmıştım oda arkadaşlarıma ancak o kadar yorgundum ki detaylandıramadan sızıp kalmıştım banyo yaptıktan sonra.

Oldukça meraklı olduklarının farkındaydım ancak nasıl söze başlayacağımı tam olarak bildiklerimin ne kadarını onlara da anlatmam gerektiğini bilmiyordum.

Cam kenarında kollarını önünde birleştirmiş beni izleyen Paul'la göz göz geldim önce. Ardından bakışlarım karşılıklı sandalyelerde oturmuş konuşan Ala ve Tara'yı buldu.

"Ay Ezgi uyanmış!" Ala büyük bir heyecanla konuştuğunda yavaşça gülümseyip yatağımda doğruldum ve birbirine girmiş saçlarımı yatıştırmaya çalıştım. "Günaydın."

"Öğlen oldu canım." Tara'nın imalı lafıyla ofladım. Neden bu kadar uyumuştum bilmiyordum. Dün yaşanılan şeyler ağır gelmişti sanırım bünyeme.

"Aman burada zamanın bir önemi yok sonuçta boş verin." Dalgayla karışık esprime kimse gülmeyince ofladım.

"Ay tamam ya sorun ne soracaksınız hadi!" sonunda pes edip yorganı üzerimden kaldırdığımda ilk hamle Ala'dan geldi tabii ki.

"Yani şimdi otuz gün daha mı buradayız." Omuz silktim. "Volga bir işler karıştırdığı için vakit kazanmaya çalışıyor Arman ve teşkilattakiler yani bizi otuz gün daha burada tutmak için ellerinden geleni yapacaklardır." Garip bir şekilde bu bilgiye odadaki kimse kötü bir tepki vermemişti.

Sadece Ala'nın yüzü düşmüştü onun nedeninin de kardeşini özlemesi olduğunu biliyordum. Onun dışında ne ilk gün ben savaştayım diye tutturan Paul'un ne Serona'yı devirme planları kurduğu için burada zaman kaybetmek istemeyen Tara'nın ne de bu geleceğe gelme işinden ve Arman'dan nefret ettiğini düşünen benden ses çıkıyordu. Buraya alışmıştık ya da göreve kendimizi adamıştık, bilemiyordum.

"Teşkilat dediğin ne oluyor?" Tara'nın sorusuyla Arman'dan duyduklarımı onlara da anlattım. "Kod adı Güneş Yeniden Doğacak. Güvendikleri kral ve kraliçelerle çalışıyorlar. Serona yanlısı Dünya'yı yok etme planı yapan karşıt devrimcileri alt etmek amaçları." Başını ağır ağır salladı Tara.

"Diğerlerine nasıl söyleyeceksin?" Paul'un dediği şeyle iç çektim. "Daha fazla yalan yok. Herkese gerçekleri açıklayacağım. Planlarımız elimizde patladı." Tara eliyle yüzünü sıvazlayıp ofladı. "En azından Kral Takvor iyi taraftaymış değil mi?" sorusuna başımı sallarken gülümsemeden edemedim.

Arman kötü değildi. Arman Serona için değil Dünya'yı kurtarmak için çalışıyordu. Ve dün beni ne pahasına olursa olsun koruyacağını söylemişti. Ona güveniyordum. Artık kafamda hiçbir soru işareti yoktu. 

Dünyanın Sonuna YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin