18-Kırmızı-Beyaz

298 31 24
                                    

Bizi hatırlıyorsunuzdur inş...

Lütfen oy verip yorum yapalım.

İyi okumalar<3

*

Bölüm Şarkısı Ariana Grande-Dangerous Woman

"Somethin' 'bout you
Makes me feel like a dangerous woman"

(Seninle ilgili bir şey, beni tehlikeli bir kadınmışım gibi hissettiriyor...)

Direnmek kelimesi Türkçe kökenlidir. Tirimek'ten gelir. Tirimek; canlı olmak, hayatta kalmak, yaşamak demektir aslen. Yani insan ancak direnirse yaşar. Bir insanın yapabileceği en ulu eylem de direnmektir elbet. Kaderinin karşısında durmak, pes etmemek, kötülüğe ve haksızlığa göz yummamak...Direnmek özgürlük demektir.

Karşımda duran hologram bana bir direniş başlattığını duydum demişti. Bir direniş mi başlatmıştım ben? O kadar güçlü müydüm peki?

Hiçbir zaman haksızlığa susup köşesine çekilen bir karakter olmamıştım. Daha küçücükken kaldığım yurtta üç gün üst üste aynı yemek verildiğinde arkadaşlarımı örgütleyip yurt müdiresine karşı isyan başlatmıştım. Lisede beni zorbalamaktan başka bir halta yaramayan ergen irileriyle ağlaya ağlaya da olsa korkudan ödüm de kopsa tek başıma savaşmıştım. Ya da üniversitede kendi aptal ideolojilerini bize dikte etmeye çalışan profesörün karşısında dimdik durmuştum.

Ben direnirdim bu benim ruhumda vardı. Ancak Ilgı'nın bahsettiği şey ne yurt müdiresine ne aptal zorbalara ne de üniversitedeki hocama direnmeye benziyordu. On bir krallık vardı. Hepsi deli gibi güçlüydü ve eğer Dünya'yı yok etmeyi akıllarına koydularsa benim inatçı kafamdan fazlasına ihtiyaç vardı.

Yine de umutsuz değildim. Onlar on bir krallık birleşiyorsa biz de iki yüzden fazla genç olarak birleşirdik. Onlar halkı susturmaya çalıştıkça biz korkanların da sesi olurduk. Biz Dünya'nın değerini bilebilecek kadar içinde yaşamıştık. Her birimiz için özgürlüğü için başka başka savaşlar verilen dönemlerden gelmeydi elbette padişahım çok yaşa diyerek susmayacaktık.

Karşımdaki kız benden bir cevap beklerken kafamdan binlerce düşünce geçiyordu. Sonunda kendimi toparlayıp odağımı Ilgı'ya verdiğimde aklıma gelen ilk şeyi sordum. "Komüniteler arası bu şekil iletişim kurmanın yasal olduğuna emin misin? Şuan konuştuklarımız bir şekilde öğrenilirse biteriz."

Kız telaşlı sesime karşılık anlayışla baktı. "Hayır, açıkçası tuhaf ama anladığım kadarıyla bu yüzyılda benim geldiğim dönemdeki gibi çok uzak mesafeler arası bu şekil bağlantı kurulamıyor. Yani nasıl geçmişten teknolojik olarak daha gerideler bilmiyorum ama olan bu. Üstelik ışınlanma bile yapılabilen bir zamanda bu kadar ufak bir şeyi başaramamış olmaları şaşkınlık verici." Ilgı gevezeydi. Bunu anlamıştım.

Şaşırdığı şey ise bende bir duygu uyandırmamıştı zira daha geçen gün insanlığın bir süre yapay zekalar tarafından yönetildiğini ardından özgürlüklerini tekrar ele geçirip teknolojiye tamamen küsüldüğünü öğrenmiştim. Ilgı o çağdan daha eski bir dönemden geliyor olmalıydı.

"Bir planın var mı Ezgi?" kızın sorduğu soruyla derin bir çektim. "Düşünüyorum, birleşip bir şekilde herkesi ikna etmemiz gerekiyor ancak birleşirsek güçlü olabiliriz."

"Sen, ben ve Nil kesin olarak beraberiz ayrıca Nil iki komünitenin temsilcisiyle daha konuşmuş onlar kim bilmiyorum ben ilk seni görmek istedim." Başımı ağır ağır salladım.

"Aslında asıl ulaşmamız gereken ağırlık olarak Dünya'nın yok edilmesi gerektiği fikrini savunan kişilerin olduğu komüniteler." Kaşlarını kaldırdı Ilgı. "Yani, mesela?"

Dünyanın Sonuna YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin