Zübeyde'nin Anlatımı
Bir ev sadece eşyaları değil anıları da taşır. Tüm anılarımı bırakarak taşınmıştım. Sadece yan binaya taşındım gibi görünüyordu ama bıraktığım dört duvar benim çocukluğuma bile şahit olmuştu.
Eve tamamıyla taşınmıştım. Tek eksiğim kapı tokmağım ve zilimdi. Her gördüğümde sinir kat sayım artıyordu.
Üç gündür eşyalarımı kıran, nezaketten haberi olmayan yani Bekir denen kişiyi görüyordum ama kendisi hala kırdığı eşyaları telafi etmiyordu.
Bana meydan okumak istiyorsa kabul ediyorum.
Mutfağa girdim ve kek malzemeleri çıkardım. Sekiz daireydik içlerinden Bekir'i çıkardım ve yedi daireye yetecek kadar kek yapacaktım.
Geçen gün camdayken geldiğini görmüştüm ve bir çift laf söylemek için dışarıya çıkmıştım ama çok geçti. Asansöre önceden binmişti. En azından en üst katta oturduğunu fark etmiştim ama sağdaki mi yoksa soldaki dairemi bilmiyordum.
Kek piştikten sonra dilimledim. Güzelce tabakları hazırladıktan sonra tepsiye yerleştim. Evden çıktım.
Karşımdaki dairenin kapısına vurdum. Kapıyı bir kadın açtı elimi uzattım "Merhaba ben karşı komşunuz Zübeyde" dedim.
"Merhaba Gizem bende" diye kadın elimi sıktı.
"Benim taşınma işimde aksaklık çıkmıştı. Bugün halledilecek ses çıkacak hem özür hem de tanışma mahiyetinde hazırladım getirmek istedim" diyerek kek tabaklarından birini uzattım.
"Teşekkür ederiz. Bilerek yapılan bir şey değil özür dilemenize gerek yok. Yardıma ihtiyacınız olursa söyleyin"
Kısa bir konuşma daha yaptık ardından ikinci kata çıktım. Gül yenge ve Raziye yengenin evleri buradaydı. Hem uzun süre burada yaşadığımdan hem de eczacılık yaptığımdan orta yaş üstünü tanıyordum.
Üçüncü kata çıktım ve sağdaki dairenin ziline bastım. Tek tek komşularla tanışmış oluyordum. Kapıyı bir adam açtı.
"Merhaba ben ilk kata yeni taşınan komşunuz Zübeyde" dedim elimi uzatarak.
"Erdinç" dedi elimi sıkarak.
"Taşınma işimde aksaklık çıktı. Bugün halledilecek ses çıkacak özür mahiyetinde getirmek istedim. Kusura bakmayın" dedim ve kek tabaklarından birini uzattım.
"Elinize sağlık. Sorun yok" dedi.
Bu kadar anlayışlı insanların arasında Bekir'in ne işi vardı acaba? Aklıma geldikçe sinirleniyordum.
Karşıdaki daireye geçtim ve kapı açıldıktan sonra kendimi tanıttım.
"Bora" dedi sert bir ses tonu vardı ama yaklaşımı öyle değildi.
Taşınma adı altındaki ses yalanımı söyleyerek keki uzattım.
"Gerek yoktu sağ olun. Bunlar olabilecek durumlar anlayışla karşılıyoruz" dedi.
Ardından arkadan bir adam daha geldi "Kimmiş?" dedi.
"Komşumuz" dedi Bora bey.
"Merhaba yeni taşındım, Zübeyde ben" diye elimi uzattım.
"Caner" dedi elimi sıkarak ve "Üst katta sağ dairede ki komşu oluyorum bende" dedi gülerek.
Yüzümde tebessüm oluştu. Sağ daire onunsa sol daire o adını bile anmak istemediğim kişinindi.
Bir kek tabağını da ona uzattım "Birazdan oluşacak ses için herkese özür maiyetinde getiriyorum. Sizin tabağınızda vereyim" dedim.
Teşekkür faslı geçtikten sonra yukarı kata gidiyormuş gibi yaptım. Kapı kapandıktan sonra ise geri döndüm. Yedinci tabaktaki keki yemeye başladım.
Şimdi ise sadece ses çıkarmak kalmıştı.
Bekir'in Anlatımı
Ters tepki vermiyorum veya çabuk sinirlenmiyorum. Bunlar benim karakterime ters davranışlardı ama evimde huzurlu olmak istemek huysuzluk olarak adlandırılıyordu.
Evden çıktım ve bir aşağı kata arkadaşlarımın yanına indim. Beraber yemek yiyeceğiz diye anlaşmıştık ve Bora'da toplanacaktık.
Kapıyı Bora açtı ve içeriye girdim. Caner ve Erdinç bir köşede oturuyordu. Sadece Yusuf eksikti. Yusuf'un kız arkadaşı Gizem ziyarete gelmişti o yüzden yoktu.
Yanlarına otururken "Gerçekten sese sadece ben mi tahammül edemiyorum" dedim.
"Evet" dedi Erdinç.
"Bekir taktın ama sende yeter oğlum" dedi Bora.
Yine huysuz ben mi olmuştum?
"Acıktım hadi" dedi Caner konuyu kapatarak.
Hepimiz masaya geçtik. Dışarıdan yemek sipariş etmiştik onların poşeti masadaydı ama ben hariç hepsinin önünde kek tabağı vardı.
"Benim tabağım nerde?" diye keklerini gösterdim.
"Sende getirseydin bizim hakkımıza göz dikme" dedi sahte kızgınlıkla Caner.
"Neyi getirseydim?"
"Yeni komşumuz herkese dağıttı ya" dedi Caner.
"Zübeyde mi?" dedim saçma bir soru olmuştu.
"Evet" dedi Caner.
"Herkese?" diye saçma bir soru daha sordum.
"Evet, evet" dedi bıkkınlıkla.
"Bana kimse bir şey getirmedi" dedim.
"Gelmiştir de duymamışsındır" dedi Erdinç.
Erdinç'e ciddi misin bakışları attım "Duymama ihtimalim olabilir mi sence?" dedim.
"Anlayışsız tavırların sonrası kadın seni kale almamış" dedi Bora.
"Anlayışsız değilim sadece akşamları evimde otururken sessizlik istediğimi söylemek istedim" dedim.
"Kapı tokmağını, zili kırarak mı?" dedi Erdinç.
"Yanlışlıkla oldu" dedim. Gerçekten amacım o değildi.
"Yanlışını düzeltmedin" dedi Erdinç ve "Hala ses yapıyor diyerek huysuzluk yapıyorsun. Bilerek yapılan durum değil" diye Bora ekleme yaparak beni haksız çıkarmaya devam ediyorlardı.
"Zamanımız yoktu. Sanki bilmiyorsunuz"
"Bak şimdi kardeşim" dedi ve telefonunu gösterdi "Bu telefon, bununla kapıcıyı arayıp tamir etmesini söyleyebilirdin. Buna zamanın vardı" diye Caner iyice beni sinir etmeye başladı.
"Tamam yeter" dedim. Kendimi haklı çıkaracak durumum yoktu. Biliyordum ve amacım öyle davranmak değildi ama Zübeyde bilerek öyle davranıyordu.
"Kekte güzelmiş" dedi Caner inadına yaptığını biliyordum. Çatalımı uzatacağım an "Veremeyiz. Biz komşumuza saygı duyuyoruz"
Galiba edindiğim düşman komşu ilişkisini düzeltmem gerekiyordu.
Bölüm Sonu
Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce bu düşman komşuluğu düzeltebilecekler mi?
Oy vermeyi yorum yapmayı unutmayın.❤
Sonraki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAVUNMA ATEŞİ
ChickLitElinde olduğunu fark edemediğim çiçeği kulağıma takmıştı. Dikkat ettiğimde yine pembe gül olduğunu gördüm. Bu bana verdiği üçüncü pembe güldü. " Ben seni çok özleyeceğim Atarlım o yüzden sen de beni özle demiştim. Her günüm seni özleyerek geçti, sen...