1.Bölüm - İlk

8.4K 128 10
                                    

İnsanın hayatında en önemli gördüğü şey nedir? İnsan ne uğruna yaşar, kim için? Kendisi için yaşaması gerekirken kimler için yürütür hayatını? Kuşlar kadar özgür olabilmek. Özgürlük, özgür olmak. Bana özgür olmak nedir diye sorsalar şöyle bir cevap verirdim: 'Özgür olmak istediğin her şeyi yapmak değil, istemediğin hiçbir şeyi yapmamaktır.' Eğer hayatta istemediğiniz hiçbir şeyi yapmıyorsanız, özgürsünüz.

Kahvaltıdan sonra mutfağı toplamaya başlamıştım. Kahvaltılıkları tek tek buzdolabı poşetine koyarken bana seslenen annemin sesi kulağıma çalındı. 'Kız, Alin!'

'Efendim anne.'

'Şuraya gel de bana bir yardım ediver.'

Elimdeki tabağı masaya bırakarak salona yürümeye başladım. Evimiz tek katlıydı, müstakildi. Bizim mahallede genellikle evler ya tek katlı olurdu ya da iki-üç katlı. Salonda halıyı sermekle uğraşan anneme baktım. 'Anne neden halıyı değiştiriyorsun şimdi?' Annem elindeki halıyı tutarken yazmasını geriye ittirdi ve bakışlarını yüzüme kaldırdı. 'Kız akşam misafir gelecek, çok konuşma da gel yardım et bana.'

Kaşlarım çatılırken anneme halıyı sermesi için yardım etmeye başladım. 'Kim geliyor anne?'

'Bugün Han gelecekmiş, ben de Meliha teyzenleri yemeğe davet ettim.'

Ahves Han Alakurt. İlerideki çapraz evin sahiplerinin oğlu. Kimsenin ne yaptığını bilmediği, sessiz ama bir o kadar da yırtıcı bir adam. Senelerdir bir gelir bir giderdi. Benden yaşça büyük olduğu için çok hatırlamıyordum onu. Sadece arada sırada karşılaşırdık o kadar. Kimseyle pek konuşmazdı. Küçükken annesinin ölümü ona dünya kadar ağır gelmişti. Babası emekli askerdi. Eşi vefat edince tekrar evlenmiş ve iki çocuk sahibi olmuştu. Belki de ona bu son dokunuş olmuştu çünkü babası evlendikten bir kaç ay sonra gitmişti. Küçük bir çocuktu ama yatılı okumak istemiş ve İstanbul'a gitmişti. Senelerce gelmemişti. Sonra büyüyünce aralıklarla gelmeye başlamıştı. Ama her geldiğinde farklı birisiydi. Şu an ise elinde güç olduğu belli olan, magazinlere çıkan bir iş insanıydı. Ama özgürdü. Benim ve bu mahallenin aksine.

Bizim mahallemizde özgür olmanız pek mümkün değildi çünkü belli kurallar altında yaşanırdı. Bazı sınırlar vardı, aşılmaması gereken. Kızlar üniversite okumasa da olurdu çünkü evde kalırlardı. Kocaya hürmet lazımdı çünkü bir kadının en önemli görevi buydu. Ne olursa olsun herkes ona biçilen kaftana uygun yaşamalıydı.

Akşama kadar annemle evi temizledikten sonra yemek ve tatlı yapmıştık. Abim ve babam bugün eve erken gelmişti. Kendi kendime gelecek olan misafirimizin etkisine güldüm. Olmadığı ortamlarda bile isminin etkisi vardı. Üstümü değiştirdikten sonra sofrayı kurmak için aşağı indim.

'Alin elbise biraz uzun olmamış mı?' Abimin alaylı sesi bakışlarımı ona çevirmeme neden oldu. Aslında elbisem kısa değildi ama onlara göre her şey sınırlarının içinde olmalıydı. 'Aslında kısa değil abi, dizlerimin üstünde.'

'Yine de eve yabancı erkek gelirken ne gerek var böyle giyinmene?'

'Abi böyle giyinmek diyorsun ama bir şey yok ki kıyafetimde.'

'Tamam susun babanız duyacak şimdi huzursuzluk çıkarmayın, misafir gelecek.' Annemin sesi bizi bölerken susarak masayı dizmeye devam ettim. Kapı çalınca saçlarımı geriye atarak kapının oraya geçtim. Babam kapıyı açarken ben de abimin yanında dikiliyordum.

'Hoşgeldiniz.' Babam kapıda Mehmet amcayla tokalaşırken arkasından giren Meliha teyze yine her zamanki gibi gülümsüyordu.

'Hoşbulduk.'

HURDAHAŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin